İSTANBUL - Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, “Kayyıma geçit yok” mitingine çağrı yaparak, “Gün, Hakkâri’den İstanbul'a; ezilenlerin ve sömürülenlerin birleşik mücadelesini büyütmenin günü” dedi.
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına karşı 29 Haziran’da Kartal Meydanı’nda "Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin Kayyuma Geçit Vermeyeceğiz" şiarıyla düzenleyecekleri mitinge basın toplantısı düzenledi. Beyoğlu ilçesinde bir otelde düzenlenen toplantıda "Emeğimiz ve özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz" pankartı asıldı. Sendika, siyasi parti, kurum ve kuruluş temsilcilerinin katıldığı toplantıda, mitinge dair detaylar açıklandı.
Basın metnini okuyan Demokrasi İçin Birlik (DİB) Koordinasyon Kurulu üyesi Ayşegül Devecioğlu, Türkiye’de siyasi istikrarsızlığın, yoksulluğun, eşitsizliğin ile hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinin en temel nedenlerinden birinin kapitalist-emperyalist sisteme ve sermayeye bağımlılık olduğunu dile getirdi.
‘TÜM EZİLENLERE SAVAŞ AÇILDI’
AKP-MHP’nin kapitalist düzenin emrinde olduğuna vurgu yapan Devecioğlu, bu düzenin tüm ezilenlere amansız bir savaş açtığını belirtti. 31 Mart yerel seçimlerinde AKP-MHP rejiminin yenilgiyle çıktığının altını çizen Devecioğlu, “31 Mart yerel seçimlerinden yenilgiyle çıkan AKP-MHP rejimi, toplumun tüm ezilen ve ötekileştirilen kesimlerine ezilen halklar ve inançlara, emekçilere, emeklilere, kadınlara, gençlere, çocuklara, LGBTİ+’lara ve doğaya yönelttiği saldırılarla durumu kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır” dedi.
GEZİ VE KOBANÊ DAVALARI
Devecioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayat pahalılığı diye tanımlanan açık sermaye-iktidar saldırısının altında inim inim inleyen milyonların kabaran öfkesinden duydukları korkuyla Taksim’i 1 Mayıs’a kapatmış, kararı protesto edenleri tutuklamış; Gezi ve Kobanê Kumpas davalarıyla halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesini şiddet kullanarak engellemek istemişlerdir. Rejim, halktan alıp sermayeye vermek diye özetlenebilecek ‘Mehmet Şimşek Programıyla’ rıza üretemeyeceğini çok iyi bildiğinden toplumu gerici eğitim müfredatıyla, her alandaki yasak ve baskılarla ve kayyum politikalarıyla kuşatmaya ve sindirmeye çalışmaktadır.
KAYYUM DARBESİ
Filistin’deki soykırımı karşısındaki iki yüzlüğünde de görüldüğü üzere emperyalizme katıksız sadakat karşılığında iktidarın içerde rejimini tahkim etme çabasının son hamlesi, Hakkâri belediyesine yönelik kayyum darbesidir. Halk tarafından seçilmiş belediye eş başkanı Mehmet Sıddık Akış’ı yargıyı araçsallaştırarak tutuklamak, Batı belediyelerinde uygulandığı gibi belediye meclisi içinden vekil seçmek yerine kayyum atamak, halkın demokratik iradesini tanımamaktır. AKP-MHP ittifakı, kayyum rejimiyle halkın demokratik iradesini kırarak, Türkiye’deki bütün ezilenlerin ve muhalefetin de demokratik mücadele iradesini kırmaya ve kirli rejimine payanda etmeye çalışmaktadır. O nedenle kayyum demek gasp demektir, kayyum demek talan demektir, kayyum demek yolsuzluk, hırsızlık, halk iradesini tanımamak demektir. Kayyım aynı zamanda iktidarın çözümsüzlük ve savaş politikalarıyla ülkenin refah ve barış içinde yaşama umuduna vurduğu bir darbedir.
KAYYUMUN MEŞRUİYETİ YOKTUR
Adil olmayanın meşruiyeti de yoktur. Dolayısıyla Hakkâri kayyumunun toplum nezdinde de hiçbir meşruiyeti yoktur. 12 Eylül darbe anayasasını bile rafa kaldıran iktidar bloğu, ‘Yeni Anayasa, Yumuşama’ adı altında Batıda süreci ‘idare ederken’, üçüncü kayyum dönemiyle Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tümden ortadan kaldıran bir ‘Kürt normali’ yaratmak istemektedir. Yerel seçim sonuçlarını ‘saygıyla’ karşıladıklarını belirtenler, söz konusu DEM Parti olduğunda hayasızca seçmen iradesini yok saymaktadır. Kendi hukukuna göre bile meşru ve yasal olmayan bu saldırılara karşı hep direndik, direnmeye devam edeceğiz!
SESSİZ KALMAYACAĞIZ
Kürt halkının siyasal değerlerini ve kazanımlarını tecrit ve tasfiye etmek isteyen sivil görünümlü darbeci anlayışa; Türkiye halklarının insanca yaşam hakkını elinden almak isteyen soyguncu, talancı zihniyete ve saldırılarına karşı sessiz kalmadık, kalmayacağız. Halkın siyasi iradesine ipotek koymak isteyenleri, dün Van’da olduğu gibi Hakkâri belediyesinden de direnerek, birleşerek, ortaklaşarak çıkaracağız! İrade bizim, hayat bizim, direniş bizim… Emeğimize ve özgürlüğümüze göz dikenlere, kayyum darbesiyle halk iradesini yok sayanlara geçit vermeyeceğiz.
BÜYÜK MİTİNG 29 HAZİRAN’DA
Gün karanlığa karşı aydınlığı, kötülüğe karşı iyiliği örgütleme ve ayağa kaldırma günü. Gün, Hakkâri’den İstanbul'a; ezilenlerin ve sömürülenlerin birleşik mücadelesini büyütmenin günü. Bu duygu ve düşüncelerle; bütün halkları, emekçileri, 29 Haziran Cumartesi günü saat 19.00’da Kartal Meydanı’nda ‘Emeğimiz ve Özgürlüğümüz için Kayyumlara Geçit Vermeyeceğiz!’ şiarıyla gerçekleştireceğimiz mitinge davet ediyoruz.”
Ardından toplantıya katılan siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri söz aldı.
CHP: ORTKA MÜCADELE EDECEĞİZ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkan Yardımcısı Ali Ekber Cömert, CHP olarak kayyım politikalarına karşı olduklarını ve kayyıma karşı bütün ortak platformlarda ortak mücadele yürütmeye devam edeceklerini dile getirdi.
EMEP: TOPYEKUN DİRENMELİYİZ
Emek Partisi (EMEP) İl Yöneticisi Levent Gökçe, iktidarın baskıcı ve kayyım zihniyetine karşı dayanışmayı büyüteceklerini söyledi. Gökçe, iktidarın saldırılarına karşı topyekun bir direnişin gerektiğini belirtti.
TİP: KAYYIMA KARŞI KÜRTLERİN YANINDAYIZ
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İl Yöneticisi Ali Burak Yılmaz, “Emekçilerin kazanımlarına karşı, Kobanê kumpas davasına karşı, kayyımlara karşı her zaman Kürtlerin, DEM Parti’nin yanındayız” diyerek, herkesi mitinge davet etti.
BDSP: BİRLEŞİK MÜCADELE YÜRÜTMELİYİZ
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) İpek Bozkurt, “Kayyım saldırısı tek adam rejiminin topyekun bir saldırısıdır. Bu saldırı imha ve inkar saldırısı olarak değerlendirilmelidir. Bizlerin en başta emekçi kadınların, gençlerin kazanımlarına saldırı olarak değerlendirilmelidir. Tek adam rejimi boyun eğmememizi bekliyor. Ama buna karşı her alanda mücadelemizi büyüteceğiz. Kazanım için birleşik mücadele önemlidir. Bu yüzden bugün burada birleşerek mücadele etmeliyiz. Kayyım saldırısına karşı da birleşik bir mücadele yürütmeliyiz.”
DEM PARTİ: MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, “Kayyım politikası bir özgürlük ve demokrasi sorunudur” dedi. Kalmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kayyım demokrasi, emek, kadın düşmanlığı sorunu olarak ele alınmalıdır. AKP’nin yaratmış olduğu kayyım politikasına karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bu yüzden İstanbul’da yükselteceğimiz ses çok önemlidir. O yüzden herkesi Kartal’daki mitinge davet ediyoru.”
Sömürüsüz bir yaşam için mücadele ettiklerini belirten SODAP Yürütme Kurulu üyesi Fatma İnci, AKP’nin seçimlerdeki gerilemesini büyütmek için herkesi düzenlenecek mitinge katılmaya çağırdı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Tanya Kara, kayyım politikasının AKP-MHP iktidarının Kürtlere karşı yürüttüğü savaşın bir parçası olduğunu ifade etti. Wan’daki irade gaspına karşı gösterilen tepkinin bugün de sürdürülmesi gerektiğini belirten Kara, İstanbul ve İzmir’den yükseltilecek ses içe saldırılara yanıt verilebileceğini söyledi.
‘MÜCADELE EDECEĞİZ’
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, 12 Eylül sonrası DİSK’in de kayyımlarla yönetildiğini belirterek, kayyım uygulamalarının halen devam ettiğini söyledi. Arslanoğlu, “Bu ülkede gerçek anlamda demokrasi hakim kılınıncaya kadar bütün yoldaşlarımızla omuz omuza mücadele edeceğiz” dedi.