RIHA - Meclis’e gelmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nde yer alan “kadının soyadı” düzenlemesine tepki gösteren DEM Parti Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, “Yasal olarak kazanılmış haklar düzenlemelerle gasp ediliyor” dedi.
Ceza İnfaz Sistemi'nde düzenlemeler öngören 9. Yargı Paketi'ne dönük tepkiler ve geri çekilmesi çağrıları devam ediyor. Tepkiler üzerine "etki ajanlığı" düzenlemesi paketten çıkarılırken, tepkilerin odağındaki bir diğer düzenleme ise kadınların soyadı hakkına ilişkin değişiklik. Medeni Kanunu’nun 187’nci maddesinde yer alan “Kadının soyadı” düzenlemesinde yapılacak değişiklik ile Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen kadınlar evlendikten sonra bekarlık soyadlarını tek başına kullanamayacak.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 22 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile Medeni Kanunu'nun "Evlenen kadının kocasının soyadını alacağı, ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamayacağı"nı öngören 187. maddesinin birinci cümlesini iptal ederek, TBMM’ye “kadın erkek eşitliğine uygun yeni bir düzenleme" yapılması için 9 ay süre verdi. Ancak Meclis 28 Ocak’ta dolan süreye rağmen herhangi bir düzenlemeye gitmediği gibi konuyla ilgili düzenleme 9’uncu Yargı Paketi’nde yer aldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, önümüzdeki hafta Meclis’e gelmesi beklenen yargı paketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HEDEF KAZANILMIŞ HAKLAR
AYM’nin iptal kararının kazanılmış bir hak olduğunu belirten Özbingöl, “Bu hak yasal düzenlemeye geçirilmesi gerekirken, bugün o yapılmıyor. Eski kanun maddesi yeni bir kanun maddesiymiş gibi, üstelik iptal kararı doğrultusunda hiç bir düzenleme yapılmaksızın yeni bir düzenlemeymiş gibi karşımıza çıkarılıyor. Ön görülen değişiklik kanuna uygun bir yönetmelik değil. AYM’nin iptal gerekçesi ortadan kaldırılmak isteniyor. Yasal olarak kazanılmış hakların yasal düzenlemelerle gasp edilmesi tutumunu kabul etmiyoruz” diye belirtti.
İTİRAZLAR BÜYÜTÜLMELİ
Özbingöl, devamında ise şöyle dedi: “Beklentimiz, yeni yasal düzenlemeler yapılırken, eski düzenlemeleri aşan, toplumsal ihtiyaçlara ve taleplere cevap verebilecek şekilde daha ilerici, demokratik, eşitlikçi, kadını hem yurttaş hem de birey olarak güçlendiren düzenlemelerin yapılmasıdır. Ancak son süreçte yaşadıklarımız özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ve sonrasındaki birçok yasal düzenlemede bu tavırla hareket edilmediğini görüyoruz. Yapılan yasal düzenlemeler kadın düşmanı ve kadını yok sayan siyasi politik yaklaşım temelinde karışımıza çıkıyor. Kadını ve kadının varlığını esas alan, bir siyaset oluşturmak gerekiyor. Kadının karar mekanizmaların karar mekanizmalarına dönüşmeleri gerekiyor. Ancak son tabloda kadının irade olarak kabul edilmediğini görüyoruz. Bu yönüyle önemli bir itiraz, kadın dayanışmasını geliştirmek gerekiyor. Tüm toplumsal yapıların seslerini yükseltmeleri, kadınların dayanışma ağlarını büyütmesi gerekiyor. Bu sürecin kadının varlığına yönelik olduğunu idrak edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kadınla ilgili olanın politik olduğunu biliyoruz.”
MA / Ceylan Şahinli