ANKARA/ İSTANBUL – Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri ile İşçi ve Emekçi Birliği'nin yaptığı açıklamada “Kayyımlara, saldırılara karşı yapılması gereken 15-16 Haziran ruhunu kuşanarak fiili meşru mücadeleyi her alanda büyütmektir” denildi.
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin yıl dönümü dolayısıyla Madenci Anıtı önünde açıklama yapacak. Madenci Anıtı önünde yapılan açıklamada, “15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor” pankartı ve “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” dövizleri taşınırken sık sık, “Bijî biratîya gelan yekitîya karkeran”, “Kahrolsun sendika bürokratları” sloganları atıldı. Açıklamayı platform adına Songül Doğan yaptı.
SÜREÇ ANLATILDI
Doğan, 15-16 Haziran eylemlerinin sadece iki günlük bir eylem olmadığını belirterek işçi sınıfının DİSK çatısı altında birleşmesinin sermayeyi ve Türk-İş bürokratlarını endişelendirdiğini kaydetti. Doğan, “1970 yılında CHP'li ve AP'li milletvekilleri 274 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 Sayılı Grev ve Lokavt Kanunun'da değişiklik yapılması için ayrı ayrı taslaklar hazırlar. Bu taslaklar komisyonda birleştirilerek tek bir taslak haline getirilir ve meclise sunulur. Hazırlanan tasarı getirdiği ülke barajı, noter şartı, Uluslararası sendikal hareketle ilgili kısıtlamalar gibi başlıklarla DİSK'in fiilen etkisizleştirilmesini hedefler” diye belirtti.
Tasarının Meclis’te kabul edilmesinin üzerine 150 bine yakın işçinin katıldığı eylemin büyümesini engellemek için devletin müdahalelerde bulunduğunu belirten Doğan, “Kadıköy'de polis işçilerin üzerine ateş açarak 3 işçiyi katleder. İşçi sınıfının eylemi karşısında İstanbul'da sıkıyönetim ilan edilir. Olayların gelişimi DİSK yöneticilerini korkutur ve yaptıkları çağrı ile eylemlere son verilmesini isterler. 17 Haziran'da yürüyüşler olmasa da işçiler eylemlere devam eder. Bazı fabrikalarda tüm tehdit ve baskılara rağmen işçiler günlerce işbaşı yapmamıştır. Sendika bürakratlarının korkularına eylemi geri çekme çabalarına rağmen işçi sınıfının saldırı yasasına karşı eylemli tepkisi sonucu Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etmek zorunda kalır” dedi.
‘YAPILMASI GERKEN MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK’
Doğan son olarak şunları söyledi: “Sosyal yıkım saldırılarını gün geçtikçe arttırması, işçi sınıfının elinde kalan kırıntı düzeyindeki hakları ortadan kaldırmaya çalışması, Taksim 1 Mayıs'ı sonrası estirilen tutuklama terörü, Filistin halkının sözde yanında yer alıyorken iki yüzlüce Siyonist İsrail devleti ile tüm ilişkilerin sürdürülmesi ve Kürt halkının iradesi yok sayılarak Hakkari belediyesine kayyum atanması bu düşmanlığının sonucudur. Bugün sosyal yıkım saldırılarına, düşük ücretlere, hayat pahalılığına, kayyumlara, tutuklama saldırılarına karşı yapılması gereken de 15-16 Haziran ruhunu kuşanarak fiili meşru mücadeleyi her alanda büyütmektir.”
İSTANBUL
İşçi ve Emekçi Birliği(İEB) 15-16 Haziran direnişinin 54’üncü yıldönümüne ilişkin “Yeni 15 Haziranlar yaratmak için mücadeleye” şiarıyla Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir AVM’nin önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Yeni 15-16 Haziranlar yaratmak için mücadeleye” pankartı açılırken, sık sık “İnsanca yaşamak istiyoruz” , “Direne Direne kazanacağız”, “ Baskılar bizi yıldıramaz” sloganı atıldı.
Açıklamayı yapan Meliha Kayacı, iktidarın 31 Mart yerel seçimden sonra Kürtlere, işçilere ve ezilenlere saldırdığını dile getirerek, “İçeride kağıt üzerinde kalan hukuk uygulanmazken, dışarıda savaş yürütülürken iktidar saldırganlıkta sınır tanınmıyor. Kobanê kumpas davasında ceza yağdırıldı. Kayyım uygulaması yeniden devreye sokuldu. Gözaltı, tutuklama terörü hız kesmeden devam ediyor. Burjuva klikler arasında yumuşamanın işçilere, emekçilere, ezilenlere bir faydası yoktur! İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, ezilenler, yaşam alanlarını savunanlar için değişen bir şey olmayacaktır” dedi.
‘YOKSULUĞUN SEBEBİ AKP’
Yoksulluğun sorumlusunun iktidar olduğunu ifade eden Kayacı, “Orta Vadeli Program, yeni ekonomi programı; sermayenin çıkarlarını gözeten, kemer sıkmayı işçilere, emekçilere dayatan, kendilerinin neden olduğu krizin yükünü işçilerin emekçilerin sırtına yıkma programıdır. Bu programda işçilere emekçilere biçilen rol alım güçlerinin daha da düşmesi, kazanılmış hakların gasp edilmesi, daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizliktir. Sermaye büyürken, şirketler, holdingler, bankalar kârlarını katlarken; bizler işçiler, emekçiler yoksullaşıyoruz” diye konuştu.
Tüm sorunların kaynağının kapitalist düzen olduğunu belirten Kayacı, işçi ve emekçileri mücadeleye davet ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu düzende çıkarları birbiri ile çatışan iki temel sınıf vardır. Bir tarafta üretilen tüm zenginliklere el koyan sermaye sınıfı, diğer tarafta ise tüm zenginlikleri yaratan işçi sınıfı yer alıyor. Sermaye sınıfının emeğin üzerindeki tahakkümüne son vermenin yolu ise işçi ve emekçilerin bir sınıf olarak mücadeleye atılmasıyla mümkündür. Fabrikalarda ve hayatın olduğu her yerde sömüren sınıfın karşısına işçi sınıfı olarak çıktığımızda hak ettiğimizi alabilir, sömürüye son verebiliriz. İşçi ve emekçileri, ezilen ve sömürülen kesimleri kapitalist sömürü düzenine karşı şanlı 15-16 Haziran direnişi ruhuyla örgütlenmeye, mücadeleye davet ediyoruz.”