ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer tutsaklar üzerindeki mutlak iletişimsizlik halinin son bulması için Adalet Bakanlığı’na yapılan başvurulara dair girişimlerde bulunulmasını talep eden ÖHD, Ankara Barosu’na başvuruda bulunacak.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 39 aydır haber alınamıyor. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi, tecride ilişkin bin 330 avukatın Adalet Bakanlığı’na yaptığı başvurunun akıbetinin sorulması ve girişimlerde bulunulması amacıyla yarın Ankara Barosu’na dilekçeyle başvuruda bulunacak.
Daha önce Amed, Mersin ve Riha barolarına başvuru yapılmıştı. Cuma günü ÖHD Wan Şubesi aynı taleple Wan Barosu’na başvuruda bulunacak.
İNCOMMUNİCADO TUTUKLULUK HALİ
ÖHD tarafından hazırlanan dilekçede, İmralı Cezaevi’nde tutulan tutsaklardan hiçbir şekilde haber alınamaması ve avukatlık faaliyetlerinin engellenmesi nedeniyle; bahse konu cezaevinde yerinde inceleme yapılması ve “incommunicado” tutukluluk haline derhal son verilerek tutsakların avukatlarıyla görüştürülmesi talebi yer aldı.
İmralı Ada Cezaevi’nin tek kişilik ve tek hücreli olarak inşa edilmiş bir cezaevi olduğu, Öcalan’a özgü tasarlanıp uygulanan İmralı Tecrit Sistemi’nin sonrasında sevki yapılan diğer tutsaklara da tabi tutulduğu hatırlatılan dilekçede, “Mart 2015 tarihinde Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın her yönüyle Öcalan’a özgü uygulamaya konulan mutlak tecrit ve haber alamama politikasına tabi tutuldukları ve 39 aydır kendilerinden haber alınamıyor” denildi.
Dilekçede başvurunun gerekçeleri şu şekilde sıralandı:
“* 14.03.2021 tarihinde gece saatlerinde birtakım internet sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında Sayın Abdullah Öcalan’ın vücut bütünlüğüne ve yaşamına dair ciddi iddialarda bulunulması üzerine İmralı Cezaevinde bulunan mahpusların aileleri, telefon görüşme haklarını kullanmak üzere savcılıklara çağırılmışlardır. 25.03.2021 tarihinde savcılıklarda gerçekleşmesi planlanan görüşmelerde; Sayın Öcalan’ın kardeşi ile yapmakta olduğu görüşme, çok kısa süre sonra bilmediğimiz bir sebeple kesintiye uğramış ve görüşmeye devam edilememiştir. Sayın Hamili Yıldırım’ın da görüşmesi oldukça kısa sürmüş ancak Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş’ın görüşmesi, savcılıklar tarafından tecrit koşullarına karşı protesto olarak görüşe çıkmadıkları beyan edilerek gerçekleşmemiştir.
* Sayın Öcalan görüşmenin yapılabildiği kısa zaman aralığında mevcut izolasyon halinin kabul edilemez olduğunu belirtmiş hukuka aykırı bu duruma karşı başta avukatlarıyla görüşme hakkı olmak üzere yasalara uygun hareket edilmesini talep etmiştir. Görüşmeye devam edilemediği için tutulma koşulları, sağlık durumları hakkında bilgi almak mümkün olmamıştır. Diğer mahpuslar hakkında öne sürülen süre gelen yasaya aykırı infaz koşullarını protesto mahiyetinde tutum içinde bulundukları iddiası, dış dünya ile bağları tamamen koparılmış olan mahpusların yaşam koşulları ve bahse konu diğer hususlar hakkında derin kaygılara sebep olmuştur.
KAYGILAR BÜYÜYOR
* Bu haklı endişe haline rağmen 25 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen bu ilişkilenme hali aynı zamanda mahpuslarla son temas tarihi olmaktadır. Aradan geçen otuz sekiz aylık süreye rağmen mahpusların durumu hakkında bilgi edinmek mümkün olmamıştır. Bu süre zarfında mahpuslarla fiziki temas kurulamadığı gibi telefon ya da mektup yoluyla da iletişim kurmalarına müsaade edilmemiştir. Bu husus mahpusların mevcut durumları hakkında oluşan kaygıların büyüyerek devam etmesine neden olmaktadır.
BAŞVURULARA OLUMLU CEVAP YOK!
* Söz konusu kaygıların giderilmesi ve mahpuslar üzerinde sistematik bir şekilde sürdürülen mutlak tecrit uygulamalarının son bulması için İnfaz Hakimliğine yapılan başvuruların yanı sıra aile ve avukat ziyaretlerinin sağlanması talebiyle gerek Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gerekse de savcılık kanalıyla ceza infaz kurumu müdürlüğüne avukat ve aileleri tarafından periyodik başvurularda bulunulmaktadır. Fakat yapılan başvurulara bugüne kadar herhangi bir olumlu cevap verilmemiştir.
‘CEZALARIN İNFAZI DENETLENEMEMEKTE’
* Mahpuslara yönelik üç ayda bir yinelenerek devam ettirilen disiplin cezaları gerekçe gösterilerek aile görüşmelerini engelleme uygulaması, kesintisiz bir şekilde devam ettirilmektedir. Halihazırda tarih ve numarası yasal temsilcilerine (avukatlarına) bildirilmeyen disiplin cezalarının infazının takibi de denetlenememekte, yalnızca tahminlere bırakılmaktadır.
* Olmayan, gerçekleşmeyen aile ve vasi ziyaretine, ilgisi olmayan bahaneler (spor aktivitesinde volta atmak gibi) uydurularak, illiyet bağından yoksun, yasal ve maddi temeli olmayan yasaklamalar getirilmektedir. Spor aktivitesinde iddia edilen bir ‘disiplinsizlik’ olması halinde spor faaliyeti kısıtlanabilecekken bununla alakası olmayan aile ve vasi ziyaretlerinin yasaklanmasına gerekçe yapılması yasa dışıdır.
* Bursa İnfaz Hakimliği tarafından sistematik olarak alınan 6 aylık avukat görüş yasağı kararlarına karşı mahpusların avukatlarıyla görüşmelerinin sağlanmasına yönelik talep ve şikâyetlerle birlikte yasak kararlarının esasları ve dayanaklarının avukatlara tebliğ edilmesi, UYAP kayıtlarının yapılması avukatları tarafından talep edilmektedir. Ancak bu talepler de reddedilmektedir. Yine gizli yürütülen, yasal denetime kapalı, yasal dayanaklardan yoksun, tutulma koşullarının insanlık dışı biçimlerde seyretmesine yol açan, öngörülemez, genel ve soyut güvenlik gerekçesine dayalı avukat görüş yasaklarına karşı Anayasa Mahkemesine başvurular yapılmaktadır.
‘AYM BAŞVURULARA DAİR HİÇBİR KARAR VERMEDİ’
* 2015 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi’ ne mahpuslar adına onlarca başvuru yapılmıştır. Tüm başvurular zamana yaydırılarak etkisizleştirilmektedir. Özellikle haber alamama (Incommunicado tutulma) halinin kaldırılmasını amaçlayan ziyaret yasakları, aldatıcı ve inandırıcı olmayan disiplin cezaları, yasal ve maddi temeli olmayan avukat ve telefon yasaklamalarına karşı 9 yıla yayılmış şekilde yapılan onlarca başvuru bulunmasına rağmen Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili bugüne kadar hiçbir karar vermemiştir.
* Hukuki ve kanuni olmayan yasak ve kısıtlama kararları ile yaratılan haber alamama durumuna karşı Türkiye’de 29 farklı baroya kayıtlı 775 avukat, 10 Haziran-17 Haziran 2022 tarihleri arasında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına ve İmralı Cezaevi İdaresine başvurarak avukat ziyaretlerinin bir an önce gerçekleştirilmesine yönelik talepte bulunmuşlardır. İçlerinde baro başkanlarının da bulunduğu yüzlerce avukatın bu başvurusuna herhangi bir şekilde yanıt verilmemiştir. Bunun üzerine 22 Ocak 2024 Tarihinde kesintisiz tecrit uygulanmasının sonlandırılması talebiyle Türkiye’de 35 farklı baroya kayıtlı 1330 avukat, İmralı Cezaevindeki mahpuslar ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvuruda bulunmuştur. Ancak bu başvuruya da bugüne kadar herhangi bir yanıt verilmemiştir.
HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN İDARE VE YARGI KARARLARI
* Mahpuslar, fiili olarak ya da hukuki dayanaktan yoksun idare ve yargı kararlarıyla dış dünya ile temaslarını sağlayacak araçlardan (avukat ve aile ziyaretleri, telefon ve yazışma hakkı) tamamen yoksun olup, dış dünya ile temaslarını sağlayacak mekanizmaların bir bütün olarak, aynı anda ve sürekli olarak engellenmesi ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğu gibi insanlık dışı ve kötü muamele yasağının ihlalini oluşturmaktadır.
CPT RAPORU
* CPT, İmralı Cezaevini konu alan 2019 tarihli ziyaretine dair yayınladığı raporda; başvurucuların dış dünyayla temaslarında tam bir yasak halinin uygulanmasını, tutukluların hiç kimse ile görüştürülmediği bir tür hücre hapsi (Incommunicado) olarak değerlendirmiş, böyle bir durumun kabul edilemez olduğunu, ilgili uluslararası insan hakları belgelerine ve standartlarına aykırılığını belirtmiştir.
BM’NİN ‘ERİŞİM SAĞLANSIN’ TALEBİ HATIRLATILDI
* Sayın Öcalan ve diğer mahpuslardan haber alınamamış olması hiçbir yasa maddesi ve hukuk ile izah edilememektedir. Dünyadan, toplumdan tüm bağlarının koparılması, hukuki korumadan yoksun olmaları ve denetimsiz, belirsiz ve öngörülemez koşullar altında tutulmaları; işkence anlamına gelen insanlık dışı bir uygulamadır. Bundan dolayı İmralı’daki mutlak iletişimsizlik halinin son bulması amacıyla Avukatları tarafından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesine tedbir talebiyle birlikte başvuru yapılmıştır. Komite de öncelikli olarak tedbir talebini kabul etmiş ve Eylül 2022 tarihinde Hükümete; “Başvurucuların maruz kaldıkları incommunicado tutukluluk haline son verilmesi ve başvurucuların kendi seçecekleri bir avukata derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişim sağlanması” talebinde bulunmuştur. Bu karara uyulmaması nedeniyle Ocak 2023 tarihinde Hükümete acil talep yeniden hatırlatılmıştır. Başvurunun esası ile ilgili süreç devam etmekte ise de verilen tedbir kararı İmralı’daki koşulların işkence yasağına aykırı olduğunu ve bu koşullara derhal son verilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Gerek Türkiye Cumhuriyeti’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerde gerekse de Türkiye Cumhuriyeti ulusal mevzuatında mahpusların mutlak iletişimsizlik koşullarında tutulmalarına dayanak oluşturan bir düzenleme bulunmamaktadır. Anayasa ve yasal düzenlemelerle birlikte uluslararası negatif ve pozitif bütün yükümlülüklerin ihlali anlamına gelen haber alamama halini ısrarla sürdüren İmralı Tecrit Sistemi uygulayıcıları tarafından, görevi kötüye kullanma, hakkın kullanımını engelleme, işkence yasağını ihlal suçları işlenmektedir.
Mahpusların dış dünyadan tam bir izolasyon halinde tutuluyor olmaları, otuz sekiz aydır kendilerinden hiçbir haber alınamıyor oluşu sağlık durumları ve tutulma koşulları konusunda derin endişeler yaratmaktadır.”
FİZİKİ TEMAS SAĞLANSIN TALEBİ
ÖHD, tüm bu nedenlerle, Adalet Bakanlığı’na yapılan ve dilekçenin ekinde sunulan 22 Ocak 2024 tarihli başvurunun gereğinin yerine getirilmesi ve avukatlık mesleğinin ifa edilebilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı nezdinde başvuru ve girişimlerde bulunulmasını, İmralı Yüksek Güvenlikli kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun ziyaret edilerek yerinde incelemelerde bulunulmasını, 39 aydır kendilerinden haber alınamayan tutsaklar ile herhangi bir kısıtlama olmaksızın avukat ve aile ziyareti kapsamında fiziki temasın sağlanması için gereken girişimlerde bulunulmasını talep edecek.”
MA / Fırat Can Arslan