ANKARA - İdare ve Gözlem Kurulu sonrası Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde hiçbir tutsak "koşullu salıverme" hakkından yararlanamadı. Avukat Sinem Coşkun, kararlara imza atanların suç işlediğini söyledi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 30 yıllık tutuklu Nuriye Adet’in tahliyesi, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 6 ay daha ertelendi. Adet'in tahliyesinin ertelenmesine, kurulun sorduğu "Abdullah Öcalan hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna verdiği "Kürt, Arap ve Ortadoğu halklarını PKK lideri Abdullah Öcalan'ı önder olarak görüyor. Kürt halkın lider olarak gördüğü Abdullah Öcalan’ı ben de lider olarak görüyorum" yanıt gerekçe gösterildi.
Adet'in tahliyesinin ertelenmesiyle birlikte gözler bir kez daha cezaevlerindeki İdare Gözlem Kurullarına çevrildi. Kurullar, 1 Ocak 2021'de "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik"'in yürürlüğe girmesiyle birlikte kuruldu. Kurul üyeleri, cezaevi savcısı, cezaevi müdürü, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, bir psikolog ve psiko-sosyal yardım servisinde görevli diğer unvandan bir personel, öğretmen, başgardiyan ile teknik personellerden oluşuyor. Söz konusu kurul, hakkında verilen cezalar kesinleşen tutsakların "iyi halli" olup olmadığına dair rapor hazırlıyor. Bu rapor doğrultusunda tutsağın koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik haklarından yararlanıp yararlanmayacağına karar veriliyor.
Kurulların oluşturulmasının ardından birçok tutsağın tahliyesi, "elektrik ve suyu fazla kullanmak", "kurula çıkmamak", "pişman olmamak" ve "kütüphaneden kitap almamak", "kapıyı dövmek" gibi gerekçelerle 3'er ya da 6'şar ay ertelendi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde de 1 Ocak 2021'den bu yana, "koşullu salıverilme" hakkı elde eden hiçbir tutsağın tahliyesi gerçekleşmedi.
Tahliyesi engellenen tutsaklardan biri olan Adet'in avukatı Sinem Coşkun, müvekkiline dair kararları "skandal" olarak nitelendirdi. Coşkun, "Bir hukuki garabet var önümüzde. Çünkü bir mahkemeye tanınan bir yetkiyi bir kurul kullanmakta ve şartlı tahliyenizi engellemekte. Bu durum Nuriye ve diğer şartlı tahliye hakkı yok edilen kadınlar için bir 'yeniden yargılama' ama bir yargılama makamı tarafından yapılan bir yargılama değil. Skandal bir rejim" dedi.
'CEZALANDIRMA SOPASI OLARAK KULLANILIYOR'
İdare ve Gözlem Kurullarının kendilerini mahkeme yerine koyarak, tahliyeleri ertelemesini "suç" olarak tanımlayan Coşkun, İdare ve Gözlem Kurullarının "iyi halli" tanımlarının da keyfi olduğunu belirtti. İdare ve Gözlem Kurullarının hak ihlallerinin yeni rejimi olarak niteleyen Coşkun, "İnsan onuruna aykırı ve aşağılayıcı muameleye girecek olan uygulamaların tamamının önünü açan uygulamalar. Özellikle belirli politik tutsaklara yönelik hiçbir istisna olmadığını görüyoruz. Bu toplumsal kesimleri, Kürt halkını cezalandırmanın bir aracı, bir sopası olarak kullanılıyor" ifadelerini kullandı.
'İŞLEM YAPAN KİŞİLER DE SUÇ İŞLİYOR'
İdare ve Gözlem Kurullarındaki karar alıcılarını öğrenme sürecinde karşılaştıkları zorluklara işaret eden Coşkun, "Biz verilen kararlarda imzaları daha yeni gördük. İsim olarak merak etmiyoruz, ama kurulun kaç kişiden oluştuğu, böyle bir kurul olup olmadığını daha bu ayki bize tebliğ edilen son kararlarda görüyoruz. Düşünün; bunun için bir buçuk yıl boyunca hukuki mücadele verdik. Çok istisnai bir hukuk rejimi yaratılmaya çalışılıyor. Ama bu hiçbir hukuk ilkesine uluslararası yasaların tanıdığı güvencelerin hiçbirine sığmayacak bir pozisyon" diye konuştu. Bu kurulları istisna olarak değerlendiren Coşkun, bu kurulların, bu kurulların adına işlem yapanların suç işlediklerini düşündüklerini kaydetti.
'BU CEZAEVİNDE ZAMANINDA TAHLİYE YOK'
Coşkun, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi İdare Gözlem Kurulu'nun, bu kurulların kurulmasına onay veren "Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik"'in yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2021'den beri hiçbir tutsağı zamanında tahliye etmediğini ifade etti. Bu nedenle söz konusu cezaevini "pilot bölge" olarak değerlendiren Coşkun, "Bugüne kadar koşullu salıverme hakkından faydalanarak bırakılan hiç kimse yok. Kadın Cezaevi özelinde de bu durum öyle. İtiraz ettiğimiz yargısal makamlardan da lehimize çıkan hiçbir sonuç yok. Örneğin; Sincan Kadın Cezaevi'ndeyseniz 6 buçuk yıl ceza almışsanız 6 buçuk yılın tamamını yattıktan sonra tahliye oluyorsunuz. Dolayısıyla sizin yargılamanızı yapan asıl mahkemenin kararını da kısmen ortadan kaldıran infaz rejimine imza atan bir kurul. O yüzden Sincan'ı bir pilot bölge olarak ve bu İdari Kurul'u da yeni bir 'ağır ceza mahkemesi' olarak değerlendirmemiz mümkün" şeklinde konuştu.
'KADIN TUTSAKLARI TERBİYE ETME MEKANİZMASI'
Sincan Cezaevi'nden zamanında tahliyelerin yapılmamasını, "kadın cezaevi olmasına" dikkati çeken Coşkun, şunları söyledi: "Sincan Kadın Cezaevi’nin istisnasız tahliye etmemesini bir kadın cezaevi olmasına da bağlamaktayız. Burayı politik kadınları terbiye etme merkezi olarak değerlendiriyoruz. Şundan dolayı söylüyoruz: Yazılan kararlar keyfi ve küçük düşürücü kavram ve ifadelerle yazılmakta. Mesela müvekkilin ismi başka bir adli erkeğin ismi olarak geçiyor, müvekkilin kararında bazen taraf olarak yanlış cezaevi giriliyor. Yani hiç önemsenmiyor, kişiye özgü bir değerlendirme dahi yok. Toplu olarak buradaki kadın tutsakları bir terbiye etme mekanizması ve bir geri adım attırma merkezi olarak kendilerince 'yeni bir uygulama', 'yeni bir pilot merkez' olarak seçtiklerini söyleyebiliriz. İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemelerinin de bu kararları hiçbir şekilde yargısal takibe tabii tutmadan onaylamasından da bunu görüyoruz."
MA / Hivda Çelebi