ANKARA - DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Colemêrg Belediyesi'ne kayyım atama kararı geri alınıncaya kadar kesintisiz mücadele edeceklerini vurguladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gündemdeki gelişmelere dair Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Koçyiğit, 13 Haziran’da Colemêrg'de, 14 Haziran'da ise Mersin'de mitingler gerçekleştireceklerini aktardı. Koçyiğit, "Bu konuda kayyım atama kararı geri alınıncaya kadar ve orada bulunan belediye meclis üyeleri kendi içlerinden seçtikleri Viyan Tekçe arkadaşımızın belediye eş başkanvekili olarak atanıncaya kadar bu mücadelemizi kesintisiz yürüteceğiz" dedi.
'YENİ ŞAFAK OPERASYONUN MERKEZİNDE YER ALIYOR'
AKP-MHP ittifakının kayyım meselesini tırmandırmaya çalıştığını vurgulayan Koçyiğit, Amed Belediyesi'ni hedef gösteren Yeni Şafak gazetesinde çıkan haberi "MİT raporu" olarak nitelendirerek, "Dün yandaş gazetesinin yazdığı haberlere yakından baktığımızda; rant muslukları kesildiğinde nasıl iftiraya başvurduklarını, nasıl algı ve manipülasyonlarla kayyıma ortam hazırlamaya çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Yeni Şafak'ta çıkan haberin kendisi bir haber olmanın ötesinde olsa olsa bir MİT raporudur. Bu mesnetsiz iddiaların her birine karşı hem kurumsal olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyemiz hem de adı zikredilen her bir arkadaşımız suç duyurusunda bulunacaktır" diye konuştu.
TETWAN BELEDİYESİ SORUŞTURMASI
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirdiği için Tetwan Belediye Eş Başkanı Mümin Erol hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlatan Koçyiğit, "Bir siyasi rakibinin fotoğrafını indirmek, sarayın kanunlarında mı suç? Büyük ihtimalle öyle. Çünkü hiçbir kanunda Erdoğan'ın fotoğrafının siyasi rakipleri tarafından indirilmesinin suç olduğu yazmıyor. Hiçbir DEM Partili siyasetçi Erdoğan'ın fotoğrafını asmak zorunda değildir. Tek başına bu örnek kayyım gerekçesi yapılan dosyaların nasıl zorlama nasıl uydurma ve suçlamalarla tezgahlandığına iyi bir örnektir. Bugün aldığımız bir haber Mümin Erol eş başkanımızın ifadeye çağrıldığıdır. Yani olmayan bir suçtan algı yarattılar soruşturma başlattılar. Şimdi de olmayan suçtan da belediye eş başkanımızın ifadesini aldılar. Tam bir akıl tutulması" ifadelerini kullandı.
'TARIM KRİZİNİN SEBEBİ KÜRT SORUNU'
Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklı ilan edilen yayla mera yasaklarıyla bu alanların atıl durumda olduğunu, bu durumun çiftçileri olumsuz etkilediğini ifade eden Koçyiğit, "AKP’nin çiftçinin dertlerini önemsemediği, 6 Haziran'da yaptığı hububat taban fiyatı açıklamasında da açık ve net bir şekilde görülüyor. Neydi? Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmeklik buğdayın kilogram fiyatını 9.25 lira, durum buğdayının fiyatını kilogram fiyatını ise 10 lira, arpanın kilogram fiyatını ise 7.25 lira olarak açıkladı. Bütün bunlar neyi gösteriyor? Tam anlamıyla üreticiyi üretimden ellerini çektirecekleri bir tablonun açığa çıktığını açık ve net görüyoruz" diye konuştu.
'ÇİFTÇİLER BU KOŞULLARDA ÜRETİME DEVAM EDEMEZ'
Resmi enflasyonun bile yüzde 75’lerde olduğunu, yakıt fiyatlarının son bir yılda yüzde 104 arttığını işaret eden Koçyiğit, bu ortamda çiftçiye yapılan bu sembolik zamların akılla bir alakası olmadığını belirtti. Koçyiğit, "Türkiye çiftçilerinin borçları 700 milyara yaklaşmış durumdadır. Yine son yıllarda çiftçi sayısı hızla gerilemiş 2 milyon 177 binlere kadar düştüğünü görüyoruz. Bunun nedeni çiftçilerin yüksek girdi maliyetleri ile baş edememeleri ve artan borçlarını ödeyememeleridir. Çiftçilerin destekleneceği bir destek paketi hızlı bir şekilde açıklanmalı" şeklinde konuştu.
'TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ'
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni de eleştiren Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: "AKP iktidara geldiğinden beri 8 bakan değiştirdi ve 17 kez de eğitim reformu yapacağını ifade etti. Her gelen bakan süreci kendisiyle başlattı, çok şaşaalı güzel sözler söyledi ama eğitimdeki sorunlar gittikçe derinleşti, kangrenleşti. Bu anlamıyla özellikle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla hazırlanan müfredat, tam olarak mevcut AKP-MHP İttifakının ve itaati merkeze alan yeni bir nesil yetiştirme projesi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. DEM Parti olarak bu programı, bu müfredatı reddediyoruz."
ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER
Türkiye'de bir milyon öğretmenin atamayı beklediğini, bu öğretmenlerin ve çalışan öğretmenlerin yoksulluk girdabıyla ve mobbingle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Koçyiğit, "Tek bir çözüm üreten yok. Meclis’in önüne gelen, ücretli olarak bu alanda çalışan özellikle dershanelerde ve özel okullarda çalışan öğretmenlerin taban maaş uygulamasının olmamış olması, çoğunun ya asgari ücretle ya da asgari ücretin altında maaşlarla çalıştırılmaya zorlanmaları tam bir gaspıdır" dedi.
ANADİLDE EĞİTİM
Anadilde eğitim ve zorunlu din dersi üzerinden eleştirilerini sürdüren Koçyiğit, "Yüzyıllık asimilasyon süreci varken; hala bu ülkede Kürtler başta olmak üzere dünya kadar halk kendi anadilinde eğitim alamıyor, Aleviler zorunlu din derslerinde asimile edilmeye devam ediliyor. Laik, bilimsel eğitimden zaten artık bahsedemiyoruz" diye belirtti.
'11 HAZİRAN’DA OKUL BOYKUTU VAR'
Eğitimdeki olumsuzluklara karşı eleştirilerini sürdüren Koçyiğit, "Bütün bunlara karşı demokratik kamuoyu ve eğitim örgütlerinin yan yana gelerek Müfredata Hayır Platformunu kurdular. 11 Haziran Salı günü büyük bir okul boykotunu örgütlediler. Biz de buradan bütün halklarımıza ve çocuklara çağrı yapmak istiyoruz. İrademe, öğrencime, anadilime, bedenime, eğitim hakkıma sahip çıkıyorum diyerek bu boykota bütün öğrencileri katılmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'KADINI SADECE ANNE OLARAK GÖRÜYORLAR'
Açıklanan doğurganlık istatistiklerinden doğum oranın düştüğüne dikkati çeken Koçyiğit, AKP ve MHP'nin bu durumu varoluşsal bir tehdit olarak algılayıp çocuk yapılması üzerinden yeni bir dönem başlattığını ifade ederek şöyle devam etti: "Uzun yıllardır ulus devletler kadınlara ulusun anneleri rolünü biçmiştir. İki temel amacı vardır doğurganlığı artırmak birisi kapitalizme ucuz işçi yetiştirmek diğeri de aslında militarizme savaşlar için asker yetiştirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu iki hedef nedeniyle her seferinde kadın bedenine müdahale edildiğini kadının eve aileye hapsedilmeye çalışıldığını çok iyi biliyoruz. Bu anlamıyla özellikle Türkiye’deki dönüşümün buna uygun olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Bu hedeflere ulaşmak için çalışma yaşamından medeni kanuna kadar büyük bir değişim ve dönüşümü AKP yapmak istiyor. Söz de doğum sonrası izni artırmaya çalışıyorlar, ama bunu iyi biliyoruz ki bu anne ve çocuk arasındaki süreci iyileştirmek kadını gözeten bir yerden değil. Yine uzaktan ve esnek çalışmayı getiriyorlar. Bununla kadınları yeniden iş hayatının dışına atıyorlar.
KADIN MÜCADELESİNİ ZAMAN DEVAM ETTİRECEĞİZ
Ben küçük bir istatistik paylaşarak bu meselenin ne kadar acı olduğunu göstermek istiyorum. 2021 yılında 117’sii 15 yaşından küçük olmak üzere 7 bin kız çocuğu bu ülkede doğum yaptı. 2022’de yaklaşık 32 bin çocuk istismara maruz kaldı. 2023’te ise 40 bin 713 yeni dosya açıldı. Peki bütün bunların olduğu ülkede Aile Bakanlığı buna dair tek bir şey yapıyor mu? Hayır yapmıyor. Ya da 2024’ün ilk 2 ayında 74 kadın 24 Şubat’ta ise aynı günde 7 kadın katledildi. 2023’te en az 33 kadın yine erkekler tarafından katledildi. Peki AKP iktidarı ya da aile bakanlığı bütün bunlara tek bir söz kuruyor mu? Hayır! Bütün bunları engelleyici hiçbir tedbir almıyor. Ama onun yerine kadınların ve LGBTİ’lerin haklarını tırpanlamaya onları aile içerisinde tanımlayıp onları aileye mahkûm etmeye devam ediyor. Biz buradan söyleyelim; kadın özgürlük mücadelemizi ne olursa olsun her zeminde devam ettireceğiz.
TAHİR ELÇİ DURUŞMASINA ÇAĞRI
Ayın 12’sinde Diyarbakır'da faili meçhul bırakılmaya çalışılan Tahir Elçi’nin karar duruşması var. Biz bir kez daha Türkiye’deki vicdan sahibi herkesi, bu ülkede hukuktan yana olan herkesi bu cinayetin karanlıkta kalmaması ve bir dönemin aydınlatılması için orada olmaya ve dayanışmaya çağırıyoruz."