İSTANBUL - Colemêrg'e kayyım atanmasına tepki gösteren İstanbul’da yaşayan yurttaşlar, demokratik bir ülke için kayyıma karşı mücadele edeceklerini dile getirdi.
İçişleri Bakanlığı tarafından Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış'ın görevden alınarak yerine kayyım atanmasına yönelik tepkileri, ülkenin her tarafından ve her kesiminden gelmeye devam ediyor. İstanbul'un Kadıköy ilçesinde kayyıma tepki gösteren yurttaşlar, kayyımın bir "işgal" politikası olduğunu belirterek, herkesin bu uygulamaya karşı çıkması gerektiğini vurguladı.
Ali Açıkgöz adlı yurttaş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile görüşlerinin uyuşmadığını ancak kayyım politikasını kesinlikle kabul etmediğini söyleyerek, "Bugün bütün siyasi kaygıları bir kenara bırakarak Kürt halkının yanında olmalıyız. Çünkü vicdani ve ahlakı olan her insanın buna tepki göstermesi gerekiyor" dedi.
Söz konusu durumda halkın iradesinin söz konusu olduğunu, halk kime isterse ona oy verebileceğini, ama halkın tercih ettiğini zorla değiştirmeye kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Açıkgöz, "Bunun her yerde adı ahlaksızlıktır. Bu Kürt halkına karşı bir meydan okumadır. Bu Hakkâri’ye özgü bir şey değil, bunun arkasının geleceğini biliyoruz. Tabi ki Kürt halkı nasıl ki yüz yıldır dimdik ayakta durduysa yine duracaktır ve direnecektir. Ama kayyım meselesi sadece Kürt halkının değil, bütün halklar ezilen halkların sorunudur. Bu nedenle Türk, Arap, Fars, Çerkez demeden bu sistemden zarar gören herkes mutlaka birleşmeli ve buna karşı durmalıdır" ifadelerini kullandı.
'KAYYIM REJİMİNİ KABUL ETMİYORUZ'
Stilist ve moda işiyle uğraşan Gülşen Şahin (61) "Bu kayyum rejimini kesinlikle reddediyoruz. Biz halk olarak bunu kabul etmiyoruz. Halkın oyları gasp edilemez. Bir halkın seçtiği iradesine el konulamaz. Benim seçtiğim kişinin yalan dolanlarla tutuklanıp, oyumun gasp edilmesini reddediyorum. Bu kayyum rejimi bir an önce yıkılmalı ve barışçıl, demokratik ve yeniden yaşanılan bir ülke inşa edilmelidir" temennisini dile getirdi.
'ZORBALIK VE İŞGAL POLİTİKASIDIR'
Herkesi kayyım sistemine karşı çıkmaya çağıran Şahin, AKP iktidarının kayyım politikasıyla kendini güçlü göstermeye çalıştığını; ama bunun güç değil, zorbalık ve işgal olduğunu ifade etti. Şahin, "Kesinlikle kabul edilemez, Kürt halkı kesinlikle iradesini teslim etmez, çünkü örgütlü bir halktır. Bizler de bu haklı mücadelenin yanındayız" diye konuştu.
Önceki dönem atanan kayyımların ilk önce kadın kazanımlarına saldırdığını hatırlatan Tuba Yılmaz, "Diyarbakır, Mardin ve Van gibi yerlere atanan kayyumlar öncelikle belediyelerin kadın sığınma merkezlerini kapattı daha sonra Kürdistan'daki derneklerin kapatıldığını biliyoruz. Şimdi uygulanmak istenen de bu sömürgeci zihniyetin bir uzantısıdır. Biz kadınlar ve feministler kadın düşmanı kayyım zihniyete karşı mücadele edeceğiz" diye belirtti.
'GENÇLER KAYYUM SİSTEMİNE KARŞI BİRLEŞMELİ'
Üniversite öğrencisi Adnan Özcan, kayyım siyasetinin bütün Türkiye halklarına, emekçilere ve ezilenlere karşı uygulandığını söyleyerek, kayyım politikasının çözüm olmadığının altını çizdi. Birlikte mücadelenin önemine işaret eden Özcan, "Biz gençler olarak Kürdistan’daki halkı sahiplenme düzeyini yakalayacak bir biçimde işçiler, emekçiler, ezilenler olarak kayyum siyasetine karşı birleşmek durumundayız. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde kuşkusuz yaptıkları saldırının bir hükmü kalmayacaktır. Kayyımlar bizim için hükümsüzdür. Kürt halkının şuan içerisinde bulunduğu mücadele ve kayyım siyasetinin boşa düşürülmesi için herkesi mücadeleye ortak olmaya çağırıyoruz" şeklinde konuştu.
'TOPLUMUN İRADESİNE VURULMUŞ DARBEDİR'
Demokrasinin esasının seçme ve seçilmeye dayalı olduğunu belirten Sevgi İnce, bu hakkın kul olmaktan özgür olma bilince erişmek olduğunu dile getirdi. Seçme ve seçilme hakkının anayasa ve yasalarla düzenlediğine işaret eden İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dolayısıyla kayyım rejimi de bu demokratik ve özgür yurttaş olmaya dönük bir darbe niteliği taşır. En temel hak olan seçme ve seçilme ve yasalara uygun bir şekilde yöntemleri de belirlenmiştir. Bu yöntemlerle seçilmiş kişilerin yasadışı bir şekilde iradelerine el konulması aynı zamanda seçmenlerin iradelerine de el konulmuş demektir. Biz de özgür yurttaşlar olarak bunu kabul etmiyoruz. Kulluktan özgür bireye ulaşmanın yol ve yöntemi budur. Biz bu kayyımları özgür bireyin özgür iradesine vurulmuş bir darbe olduğu için kabul etmiyoruz. Özgür bireye ve özgür toplumun iradesine vurulmuş bir darbedir."
'DEMOKRASİ RİSK ALTINDA'
Kayyım atamanın bir rejim haline geldiğine işaret eden İnci, sözlerine şöyle devam etti: "Bu sadece belediyeye atılan bir kayyım değil, bugün Boğaziçi Üniversitesi'ne atanmış olan rektörden, herhangi bir sektörden atanmış bir patrondan ya da aile içinde bütün yetkinin bir kocaya indirgenmesine kadar bir sistemdir. Dolayısıyla bugün herkesin özgün olarak belediyelerine sahip çıkması, seçilmiş iradelerine sahip çıkması aynı zamanda kendi yaşamlarına sahip çıkması için direnmesi gerekiyor. Bugün buna karşı durulmazsa İstanbul'da böyle bir risk altında olur. Bireyin seçim sürecine katılma biçimi risk altındadır. Dolayısıyla demokrasi, cumhuriyet risk altında. Bu yüzden herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Örgütlü örgütsüz herkesin bu gidişata dur demesi gerekiyor. Her yeri direniş ve eylem alanına çevirmesi gerekiyor."
'BU ZİHNİYETİ LANETLİYORUM'
Kayyım zihniyetini ve politikasını reddettiğini belirten Fatoş Ekinci, şunları söyledi: "Kayyım lanetliyorum, Kürt halkını yıldırmak için yapılıyor, ama Kürt halkı asla yılmayacak. Belediyemizi de bırakmayacağız. Erdoğan bizim seçtiğimiz istemiyorsa biz de onun seçtiğini istemiyoruz. Erdoğan her gün TV programlarında 'Benim Kürt vatandaşım' diyor, bu nasıl vatandaşlık hukukudur? Erdoğan'a seslenmek istiyorum: Eğer biz bu ülkenin vatandaşıysak sandıkta oy kullanıyorsak, bizim seçtiğimiz kişiye neden kayyım atıyorsun. Bu zihniyeti lanetliyorum kabul etmiyorum."
MA / Esra Solin Dal