ŞIRNEX - Türkiye Barolar Birliği'nin İmralı tecridine karşı adım atması gerektiğini belirten ÖHD'li Azat Bayram, tecride karşı panzehirin ortak hukuk mücadelesi olduğunu vurguladı.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan, 25 Mart 2021 tarihinde kardeşiyle yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. Avukat ve aile görüş başvuruları ise, "disiplin cezaları" gerekçesiyle engelleniyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Azat Bayram, İmralı tecridini değerlendirdi.
'DİSİPLİN CEZASINA RAĞMEN GÖRÜŞ KISITLANAMAZ'
Herhangi bir disiplin cezasına rağmen bir tutsağın avukatlarıyla görüşmesine kısıtlama kararı getirilemeyeceğini vurgulayan Av. Bayram, "Bu kanunla, mevzuatla korunmuş bir hak. Aile ile kısıtlanabilir, veya telefon görüşü kısıtlanabilir ama avukat görüşü kısıtlanamaz. Çünkü şayet bir disiplin cezası varsa disiplin cezasına karşılık verebileceğin refleks şudur; avukat müvekkiliyle görüşür müvekkil ile bir istişare yapar ve der ki 'şu olay şu vakitte gerçekleşti bundan kaynaklı ilgili kurumlar itirazlarımızı yapmaya başlayalım.' Yani bu uygun ortam bile Adalet Bakanlığı tarafından sağlanmamaktadır. Şimdi yıllara yayılan ağır tecridi göz önünde bulundurduğumuz zaman olay bambaşka bir evreye evriliyor. Bu hayatın her alanına sirayet ediyor" diye konuştu.
'TECRİT HUKUKSUZLUĞUN KENDİSİDİR'
Tecridin sadece İmralı ile sınırlı olmadığını kaydeden Bayram, "Kayıp yakınları 1000'inci haftasında çocuklarından ve yakınlarından haber almak istiyorlar. Ancak etrafları binlerce polis ile çevrili. Bu aslında başlı başına bir tecrit durumu. Tecridin sirayet ettiği konum itibariyle söylüyorum. DEM Parti ve tabanı bir bütünen tecrit edildi. Herhangi bir açıklamaya dahi izin verilmiyor. Kayyum siyaseti de bu tecridin bir parçası. İktidar toplumun bir bölümünü ötekileştirmeye başladı. 2015'ten sürekli görüşme yapılmama durumunu deniz aracının olmamasına bağlıyorlardı. Koster bozuk gerekçesiyle bunu aylarca, yıllarca sekteye uğrattılar. Şimdi de disiplin soruşturası var ama soruşturmanın ayrıntısını kimse öğrenemiyor. Şimdi biz bunun hukuki boyutunu nasıl takip edeceğiz? Tecrit hukuksuzluğun kendisidir" ifadelerini kullandı.
'PANZEHİR ORTAK HUKUK MÜCADELESİDİR'
İktidarın tecritle hukukun ilkelerini ayaklar altına alındığını söyleyen Bayram, "Toplumun tamamı tecrit altına alınmaya çalışılıyor. Bu sadece İmralı değil toplumun tamamına yayıldı. Bu ciddi ötekileştirici, ayrıştırıcı politikalardan ötürüdür. Toplum kuruluşları, dernekler, uluslararası hukuk mekanizmaları, hak savunuculuğu yürüten bireylerin bir araya gelmesiyle iktidarın bu hukuk tanımazlığı sonlandırılabilir. Baroların da bu noktada artık ciddi bir şekilde misyonunu yerine getirmesi gerekiyor. Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) artık adım atması gerekiyor. TBB'nin de Adalet Bakanlığı'na gereken başvuruları yapması gerekiyor. Bunun panzehiri ortak hukuk mücadelesidir" şeklinde konuştu.
PKK Lideri Öcalan'ın her bir sözünün olumlu bir etki yarattığını dile getiren Bayram, "Bunu 2014-2015 sürecinde gözlemleyebildik. İnsanların nasıl olumlu tepki verdiğini ve barış istediğini hep birlikte gördük" dedi.
'CPT SINIFTA KALDI'
Avrupa İşkencenin Önlenme Komitesi'nin (CPT) İmralı raporlarını açıklamamasını da değerlendiren Bayram, "CPT, kötü muamele ve işkenceye karşı mücadele eden bir uluslararası mekanizma. Ve ciddi anlamda sağlıklı adımlar atmış bir kurum. Ancak iş İmralı adasına geldiği zaman topu kendisinden atmaya çalışıyor ve bir bütünen kaçmaya çalışıyor. İmralı'da Sayın Öcalan ile görüştü mü görüşmedi mi bunun bile ayrıntısını vermiyor. Bu sefer de artık CPT'nin meşruiyetini tartışmaya başlıyoruz. CPT görevini aksattığı için, uluslararası mekanizma konumunu yerle yeksan ediyor. Son süreçte CPT'nin sınıfta kaldığını söyleyebiliriz."