İSTANBUL - DEM Partili Musa Piroğlu, kayyıma karşı toplumsal mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak ise, CHP’nin iktidarın politikalarına sessiz kalmaması gerektiğini belirtti.
İçişleri Bakanlığı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Colemêrg Belediyesi'ne 2 Haziran'da 3'üncü kez kayyım atadı. Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış gözaltına alındıktan sonra görevden uzaklaştırıldı. Yerine ise belediyeyi 315 milyon TL borçlandıran Vali Ali Çelik atandı.
DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, Colemêrg'deki irade gaspını değerlendirdi.
'31 MART’IN AĞIR YENİLGİSİ’
AKP'nin Wan’dan sonra Colemêrg’de de benzer bir senaryoyu devreye soktuğunu belirten Piroğlu, Wan’da ortaya çıkan itirazın iktidarın politik zeminini daralttığını vurguladı. Piroğlu, "Bu nedenle şimdi mahkeme süreçlerini ve kararlarını kayyıma zemin yapmaya çalışıyorlar. Tamamen siyasal iktidarın emrinde çalışan, yargı süreci açılmış davaları hızlandırıp seçilmiş belediye eşbaşkanlarının görevden alınmasının zemini yaratılıyor. Dün İçişleri Bakanı marifetiyle ortaya konulan halk iradesinin gaspı, bugün mahkeme kararları üzerinden yapılmak isteniyor. Bu siyaset Kürt halkına karşı düşmanlığın ve öç alma politikasının yansımasıdır. Diğer yandan 31 Mart seçimlerinde aldığı ağır darbenin hesabını bütün ülke halklarına çıkarılmasının önemli köşe taşlarından biridir” dedi.
'DEVLETİN KURULUŞ PARADİGMASI DEĞİŞMELİ'
Piroğlu, "Sadece Hakkari halkının değil, İstanbul, Ankara ve iktidarın elinden alınmış bütün şehirlerin halklarının iradesi çalınmak isteniyor. Kayyum siyaseti ile diz çöktürülmek istenilen Kürt halkı kadar Türkiye halklarıdır da” diye kaydetti. Piroğlu, iktidardan gelen “normalleşme" açıklamalarına işaret ederek, "Türkiye'nin normalinin Kürt ve tüm ötekileştirilmiş kimliklerin yok sayılması anlamına geldiğini kabul etmek gerekir. Bu iktidar, devletin kuruluş paradigmasını kendi varlığını devam ettirmek için radikalleştirmiş ve saldırgan bir şovenizmle Kürt halkına karşı mücadele geliştirmiştir. Bu iktidar bloğu dağılmadan, bu savaş siyasetinin sona erme koşulu yoktur. Onların normalleşme dediği şey, baskı ve sömürü politikalarının farklı yönetimler adı altında devam etmesinden başka bir şey değildir. Bizim beklentimiz devletin normalleşmesi değil, devletin kuruluş paradigmasının değiştirilmesi olmalıdır" şeklinde konuştu.
TOPLUMSAL MÜCADELEYİ YÜKSELTME ÇAĞRISI
Kayyım ve tüm baskılara karşı mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Piroğlu, "Kabul etmek gerekir ki emek ve barış güçleri harekete geçmediği sürece, halk kitleleri kendi kaderlerine sahip çıkmadığı sürece, onlardan yana bir normalleşme hiçbir zaman olmayacaktır. Yapmamız gereken Türkiye halklarının ve emekçi sınıflarının taleplerini iktidara taşıyacak toplumsal mücadeleyi yükseltmek olmalıdır" diye kaydetti.
ÇAKMAK: SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA MÜDAHALE
ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak ise, doğrudan kayyım atama yoluna gidilmesinin seçme ve seçilme hakkına doğrudan bir müdahale olduğunu söyledi. Çakmak, "Demokrasinin en büyük gereklerinden biri olan millet iradesinin gasp edilmesi olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle bu kanuni madde aslında anayasaya aykırılık teşkil etmekte. Ama gelin görün ki bunu umursayan, bunu göz önünde bulunduran kimse yok” ifadelerini kullandı.
Wan'daki direnişin AKP’ye geri adım attırdığını ancak kayyım fikrinin halen iktidarda devam ettiğini söyleyen Çakmak, AKP’nin iktidarını devam ettirmek için çabaladığını ifade etti. Colemêrg’e kayyım atanmasının Ortadoğu’daki dengelerle de ilgili olduğuna dikkati çeken Çakmak, şunları söyledi: "İktidar, Ortadoğu’daki dengeleri de gözeten bir hamle olarak kayyımı atadı. Rojava’da gerçekleştirilmek istenen seçimlere yönelik bir mesaj da içermekte. Bu kayyım, Kürtlerin nerede olursa olsun elde ettiği kazanımları yok etmek için çaba sarf edecekleri anlamını içeriyor. Diğer yönü ise iç siyaset; 'Kürtlerin örgütlenmelerini, Kürtlerin demokratik haklarını kazanmalarının önünü ne şekilde kesebilirimin' refleksidir.”
'NORMALLEŞME ADIMLARI YOK’
Çakmak da “normalleşme” açıklamalarına işaret ederek, özellikle ana muhalefet partisi CHP'nin iktidarın politikalarına “normalleşme” adı altında sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı. Çakmak, “İktidarın normalleşme kavramını kullandığı zemin tamamen ana muhalefetin tepkilerini azaltmaya yöneliktir. Kürt hareketine ve Kürt siyasal hareketin taleplerine yönelik bir normalleşme, bir demokratikleşme adımını atma niyetinde olmadığını da görmekteyiz. Bu ülkenin temel sorunu çözülmeden, hiçbir sorunu kalıcı olarak çözülmez" dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu