ANKARA - Mutlak tecrit altındaki PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için bakanlığa başvuran DEM Parti Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, “Normalleşme İmralı’dan başlamalı. Öbür türlü sorunlar sadece ötelenmiş olur” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Türkiye'ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihli uluslararası komplodan bu yana İmralı’da bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne tecrit altında tutuluyor. PKK lideri Öcalan, 2019’da avukatları ile 5 defa görüştürüldü. Bu tarihten sonra avukatların adaya gitmesine izin verilmedi. Abdullah Öcalan, en son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de telefon üzerinden görüşme sağlayabildi. Söz konusu tarihten bu yana Öcalan'dan haber alınamıyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eş Sözcüleri Öztürk Türkdoğan ve Sevda Çelik Özbingöl, kendisinden 39 aydır haber alınamayan PKK lideri Öcalan ile görüşmek için 30 Mayıs'ta Adalet Bakanlığı’na görüşme başvurusu yaptı. Yapılan başvuruya halen bir yanıt verilmemiş değil.
Öztürk Türkdoğan, yaptıkları başvuruyu ve Abdullah Öcalan’a dönük tecridi değerlendirdi.
'BU FIRSAT KAÇMAMALI'
Kürtlerin Abdullah Öcalan’ı “önder” olarak gördüğünü söyleyen Türkdoğan, "Türkiye, Suriye, İran, Irak’ta yaşayan Kürtler, yine diasporada yaşayan Kürtler bakımından lider konumunda olan, önder konumunda olan bir kişidir. Yani bir kişi tarihsel olarak bu kadar önemli bir liderlik konumuna gelmişse, o halde bu tarihsel sorun (Kürt sorunu) önce bu kişiyle çözülebilir” dedi.
Geçmiş dönemlerde Abdullah Öcalan ile devlet arasında yapılan görüşmeleri hatırlatan Türkdoğan, devletin Abdullah Öcalan’a yaklaşımının Kürt sorununa yönelik yaklaşımıyla eş değer olduğunu ifade etti. Türkdoğan, "Türkiye’deki devlet yetkililerine şunu hatırlatmak gerekir; Bakın dünyada benzer sorunlar oldu. Bu sorunlar kararlı ve güçlü liderler tarafından çözüldü. O nedenle tarihsel olarak hala ciddi bir şansımız var. Bakın hem Kürtler hem de başka kesimler, Öcalan’ın çözüm noktasındaki iradesini tanıyacağını defalarca belirtti. Türkiye’de de tek kişiye dayalı bir başkanlık modeli var ve Sayın Erdoğan Türkiye’yi yöneten güçlü bir siyasi lider. Bu fırsatın kaçmaması gerekir. Ben Sayın Öcalan’ın lider pozisyonu nedeniyle bu muameleye uğramasını çok büyük bir haksızlık olarak değerlendiriyorum” şeklinde konuştu.
'SİSTEMATİK HUKUK İHLALİ VAR'
Sıkıyönetim ve darbe süreçlerinde de tutsakların görüşme haklarının engellenmediğine dikkati çeken Türkdoğan, "Tecridi kılıfına dahi uyduramıyorlar. O verilen disiplin cezaları yine onlara karşı yapılan itirazların reddedilmesi hepsi yasaya aykırı. 39 ay devam eden bir disiplin cezası olur mu? Sistematik ağır bir hukuk ihlali var burada” diye kaydetti.
"Hiçbir şekilde avukatları ile görüştürmeyen birine nasıl avukat görüş yasağı verilir?" diye soran Türkdoğan, "Diyelim ki avukatınız ile görüştünüz ve orada aykırı davrandınız. Oraya dayanarak bir defaya mahsus avukat görüş yasağı verilir. Ama ortada avukat görüşü yok. Ama siz avukat görüş yasağı veriyorsunuz. Burada keyfiliğin keyfiliği var. Buna hukuksuzluk kelimesi hafif gelir. Bu tam kanunsuzluktur” ifadelerini kullandı.
'HÜKÜMET AÇIKLAMA YAPMALI’
Hükümetin İmralı tecridine dair açıklama yapması gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, "Böyle hukuk oyunlarına gerek yok. Adalet Bakanı çıkıp düzenli açıklama yapmalı ve ‘Biz hükümet olarak siyasi sonuçlarına katlanıyoruz. Siyasi olarak karar aldık görüştürmüyoruz’ demelidir. Bunu da demiyorlar. Çünkü siyasi sonuçları olur. Hiçbir insan ile görüşmeyen biri, disiplin cezası hak etmiş ne yapmış olabilir ki?” şeklinde konuştu.
Türkdoğan, İmralı'ya gitmek için yaptıkları başvuruya işaret ederek, "Milletvekilli arkadaşlarımız Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) başvuru yapmıştı. İHİK de bu başvuruları Adalet Bakanlığı’na iletmişti. Bakanlık ilk defa komisyona bir yanıt gönderdi. O yanıt manipülasyona açık bir yanıttı. Sayın Öcalan ve arkadaşlarının birbirleri ile görüştüğünü söylüyor. Sonra da diyor ki; ‘Avukat görüşü ile ilgili sorun yoktur.' Şimdi avukatları ile görüştürülmeyen bir kişiye dair siz Meclis'e nasıl 'bir sorun olmadığını' söylersiniz? Meclis’e gerçeği söylemiyor” diye kaydetti.
'TÜRKİYE KÜRTLER İLE BARIŞMAK ZORUNDA'
Türkdoğan, şunları söyledi: "Şu anda Ortadoğu’nun içinde bulunduğu durum, İsrail’in Gazze’deki soykırımına devam etmesi ve savaşın İran’a sıçrama durumu şunu gösteriyor; Türkiye artık Kürtler ile barışmak zorunda. Bu bir zorunluluk. Türkiye siyasal iktidarının bunu göstermesi gerekiyor. Burada da Sayın Öcalan’ın pozisyonu itibari ile bu bir fırsattır.. Kürt hareketi barış istiyor. Bütün bu coğrafyada yaşayan Kürtlerin üzerinde sözü olan Abdullah Öcalan var. Bu nedenle bulunduğu pozisyon önemlidir. Hatırlatmakta fayda var; Abdullah Öcalan 75 yaşına girdi. Kendisine sağlık diliyorum. Ama bekleyecek zamanımız yoktur. Hem Türkiye’nin hem Kürtlerin hem Türkiye’de barıştan yana olan kesimlerin hem de demokrasiden yana olan kesimlerin bir an önce yeni bir barış sürecini inşa etme sorumluluğu vardır" diye konuştu.
‘BİZ HER ZAMAN HAZIRIZ’
Her zaman çözüme hazır olduklarını vurgulayan Türkdoğan, AKP’nin de olumlu bir yanıt vermesi halinde yeni bir yol ve sürece hazır olduklarının altını çizdi. Türkdoğan, "Biz her zaman hazırız. Türkiye siyasetini veya devleti kim temsil ediyorsa onunla olur. Diyalog ve müzakere onunla olur. Dolasıyla iktidar partisi kimse onunla olur. Mesele AKP meselesi değil" dedi.
Yeni bir sürecin başlaması halinde MHP dışındaki muhalefet partilerinin de destek vereceğini ifade eden Türkdoğan, "AKP adım atarsa -MHP’yi bilemem çünkü onlar savaş politikalarından besleniyorlar- diğer muhalif partilerin karşı çıkacağını zannetmiyorum" diye kaydetti.
'NORMALLEŞME' AÇIKLAMALARI
Türkdoğan, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "normalleşme" açıklamalarını da hatırlatarak, "normalleşmenin" İmralı’dan başlaması gerektiğini vurguladı. Türkdoğan, şöyle devam etti: "İmralı’dakiler avukatları ve aileleri görüştürülsün. Bir tartışma zemini oluşsun. Belki Türkiye buradan bir çıkış yakalar. Öbür türlü sorunlar sadece ötelenmiş olur. Siyaset kurumu yine çözümsüz kalır. Siyaset kurumu artık çözüm bulmalı. Bu da herkesin hakkını ve hukukunu gözetmekten geçer.”
MA / Mehmet Aslan