İSTANBUL - Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki gösteren Barışa Çağrı imzacıları, CHP başta olmak üzere tüm demokrasi güçlerinin kayyıma karşı net tavır alması gerektiğini belirtti.
Colemêrg'te 31 Mart'ta yapılan seçimlerde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yüzde 48.92 oy oranıyla belediyeye kayyım atanarak eşbaşkan Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için 28 Ekim 2023’te açıklanan “Barışa Çağrı Deklarasyonu” imzacılarından Hakan Tahmaz, Kadriye Doğan ve Şanar Yurdatapan kayyım kararını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
TAHMAZ: KAYYIMA KARŞI NET TUTUM ALINMALI
Kayyım atamanın hukuk dışı bir uygulama olduğunu belirten Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, iktidarın Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atamasıyla bu hukuksuzluğu devam ettirdiğini vurguladı. Kürt halkının iradesinin yok saymanın kayyımlarla da sınırlı olmadığını ifade eden Tahmaz, “Atanan kayyımın yanı sıra Kuzey ve Doğu Suriye’de özerk yönetimin seçim takvimi işlerken Türkiye’nin ilk defa buralarda seçim yapılmasını bir güvenlik sorunu haline getirdiğini gördük. Bu ikisini birlikte düşündüğümüzde Türkiye’nin salt kendi içindeki değil, bölgedeki Kürtlerin varoluş, kendi irade ve temel haklarını kullanmasıyla ilgili bir sorunu olduğunu görebiliyoruz” dedi.
Türkiye’de demokrasinin inşasını talep eden tüm kesimlerin kayyıma karşı çıkması gerektiğinin altını çizen Tahmaz, “Türkiye’de 2017’den sonra kurumsallaşan otoriter rejime karşı gür, net, amasız, fakatsız karşı durulması gerekir. Eğer bu rejimden kurtulmak ve değiştirmek istiyorsak yapılacak en önemli şey bu kayyıma karşı çıkmaktır. Bu noktada Türkiye’nin, demokrasi güçlerinin barış için daha ısrarcı, daha net tutum takınmasına ihtiyaç var” diye belirtti.
DOĞAN: KÜRDÜN VARLIĞI VE İRADESİ TANINMIYOR
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, kayyımlarla, Kürt halkının iradesinin gasp edildiğini belirterek, “Yani Kürde ‘sen kendini yönetecek kimseyi seçemezsin’ demektir. Bunun kabul edilir bir yanı yoktur ve asla da kabul etmiyoruz. Sadece yargı aşamasının varlığından söz ediliyor. Eğer öyle bir şey ise çok yakın zamanda gerçekleşen seçimlerde adaylığını kabul etmeselerdi. Adaylığını kabul ediyorlar ama arkasında da görevden alıp kayyım atıyorlar. Diğer bir yandan eğer kayyım atanıyorsa bile meclis içerisinden bir başkan seçilir. Yani Kürdün iradesinden başından beri rahatsız olan kayyım, Kürdün ne varlığı ne de iradesini asla tanımıyor” şeklinde konuştu.
‘CHP NET TAVIR ALMALI’
Kayyıma karşı ses çıkarılmaması halinde yaşanan hukuksuzluğun Kürt siyasi hareketiyle sınırlı kalmayacağına dikkati çeken Doğan, bu açıdan CHP başta olmak üzere muhalefetin ortaya koyacağı tepkinin önemli olacağını kaydetti. Doğan, “Kürtlerin demokratik siyaset yapmalarının istemiyorlar. Sürekli şiddet sarmalı içerisinde tutmak niyetindeler. Bugün ‘yumuşama’dan bahsedilse de aslında barışa ve demokratik ortak yaşamın inşası noktasında bir eğilimlerinin olmadığını görmek lazım. Hakkari Belediyesi'ne atanan kayyım da bunu net olarak açığa çıkarmıştır. Eğer ana muhalefetin aksine bir iddiası varsa kayyımın kabul edilmezliğine dair net bir tavır takınması lazım” dedi.
YURDATAPAN: ASIL SUÇLU SİYASİ İKTİDAR
Müzisyen ve insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan ise DEM Parti Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’a dönük suçlamaların tutarsız olduğunu ifade ederek, atanan kayyımlar nedeniyle asıl suçlunun siyasi iktidar olduğunu ifade etti. Erdoğan iktidarının ibret almaya niyetinin olmadığını dile getiren Yurdatapan, “Her defasında tekrar tekrar bunu yapıyor. İktidar aslında Kürtlere yıkmak istediği suçu kendisi işliyor. Kürtler tüm bunlara rağmen demokratik haklarını kullanmaktan vazgeçmiyor” şeklinde konuştu.
‘CHP NE YAPACAK?’
Wan’da gerçekleştirilmek istenen irade gaspının bir tekrarının yaşatılmaya çalışıldığını belirten Yurdatapan, şunları kaydetti: “Kürtlere zulmetmekten zevk mi alıyorlar diye düşünülebilir. Ama asıl neden korkmalarından kaynaklanıyor. O kadar çok suç işlediler ki özellikle de Kurdistan’da; eğer iktidarı kaybederseler ve ipler ellerinden giderse bütün bunların hesabı sorulacak. Asıl bundan korkuyorlar. Dolayısıyla CHP geçmişte olduğu gibi iki kelimeyle geçiştirecek mi yoksa bu irade gaspına şiddetle karşı durup devamına engel olabilecek mi? Muhalefetin yapması gereken Wan örneğindekinin en az 2 katı kadar olmalıdır. Böylesi bir durumda Erdoğan içinden çıkamadığını düşünürse bugün söylediğinin yarın tersini yapıp geri adım atar.”
MA / İbrahim Irmak