HABER MERKEZİ - Êlih’te 30 yıl önce kaybettirilen Özgür Ülke çalışanı İsmail Ağaya ve Amed’de kendisinden haber alınamayan Gıyasettin Oduncu’nun akıbeti, Colemêrg’te ise katledilen 3 iş insanının failleri soruldu.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam ettirdi. 799’uncu haftada tekrar bir araya gelen kayıp yakınları, faili meçhule gidenlerin ve kaybettirilenlerin fotoğraflarını taşıdı.
İHD Amed Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz, bu hafta 1995 yılının Mayıs ayının son günlerinde eşine, “Arkadaşlarla Xarpêt’te (Elazığ) bulunan Hazar Gölü’ne gideceğiz” diyerek evden ayrılan ve kendisinden daha sonra haber alınamayan Gıyasettin Oduncu'nun hikayesini okudu. Oduncu'nun hikayesi şöyle:
"Evli ve üç çocuk babası olan Gıyasettin Oduncu ailesi ile birlikte Amed'in Hezro (Hazro) ilçesine bağlı Şımşım (Omankaya) köyünde ikamet ediyordu. 1986 yılında köy korucusu olmaları için köyüne askerler tarafından sürekli baskı yapılıyordu. Aynı yıl Gıyasettin Oduncu’nun babası, Licê'deki (Lice) Sine köyüne bir ziyarete giderken Sine köyünün korucuları tarafından öldürülür.
1992 yılında tekrar köy korucusu olmaları için askerler tarafından köyüne sürekli baskı yapılmaya başlanır. Gıyasettin Oduncu, bu baskılar ile birlikte daha önce babasının korucular tarafından öldürülmesinden dolayı kaldıkları köyü terk ederek Amed'in Melikahmet semtine taşınmak zorunda kalır. 1995 yılının Mayıs ayının son günlerinde Gıyasettin Oduncu eşine 'Arkadaşlarla Xarpêt'te (Elâzığ) bulunan Hazar Gölü’ne gideceğiz’ diyerek bir gömlek ve bir pantolon hazırlamasını ister. Aysel Oduncu, eşinin istemiş olduğu gömlek ve pantolonu bir poşete koyup kendisine verir. Gıyasettin evden ayrıldıktan sonra aile o tarihten beri kendisinden bir daha haber alamaz.
'POLİSLER ODUNCU’NUN ADAPAZARI’NDA OLDUĞUNU SÖYLEDİ'
Aile, o dönemde yaşanan baskı ve tehditlerden dolayı herhangi bir devlet kurumuna başvuruda bulunmaz. Olaydan yaklaşık 6 ay sonra kaldıkları adrese sivil giyimli, polis olduklarını söyleyen iki kişi gelir. Polisler, Gıyasettin Oduncu’nun eşi Aysel Oduncu’ya Gıyasettin’i sorar. Aysel Oduncu eşinin 6 aydan beri kaybolduğunu söyleyince polisler, Gıyasettin’in Adapazarı‘nda olduğunu ve gidip onu almalarını söyler. Aysel Oduncu, sivil giyimli polis oldukları iddia edilen iki kişi evden ayrılır ayrılmaz Sur Polis Karakoluna akrabası Sedat Dalan ile birlikte eşini sormaya gider. Aile karakolda olanları emniyet görevlilerine aktarır. Ancak karakoldaki polisler olayla ilgili haberdar olamadıklarını ellerinde eşine ilişkin hiçbir bilgilerinin olmadığını kendisine aktarır. Aile bunun üzerine İl Emniyet Müdürlüğüne gider, emniyette bulunan kolluk görevlileri de aynı şeyleri tekrar eder.
'DİYARBAKIR 1 ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDE DAVA AÇILDI'
Aile bunun üzerine Adapazarı'na tütün satmaya giden akrabaları Veysi Oduncu’yu telefonla arar. Veysi Oduncu, Adapazarı Emniyet Müdürlüğüne gidip Gıyasettin’i akıbetini sorar. Adapazarı emniyeti de ellerinde böyle bir bilginin olmadığını söyler. Aile, olaya ilişkin 31 Mart 2003 tarihinde Diyarbakır 1 Asliye Ceza Mahkemesinde dava açar. Ancak herhangi bir sonuç elde etmez. Ailenin tüm çabalarına rağmen Gıyasettin Oduncu’dan bir daha haber alınamaz"
ÊLIH
Kayıp yakınları, her hafta gerçekleştirdikleri “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” anma eyleminin 635’incisini Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme, DEM Parti ile DBP Êlih İl Örgütleri, Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA), Eğitim-Sen, Êlih Barış Anneleri Meclisi yanı sıra çok sayıda kayıp yakını katıldı. Gözaltında kaybedilen yurttaşların fotoğraflarının açıldığı açıklama metnini İHD Şube yöneticisi Melek Atalay okudu.
Eylemde 29 Mayıs 1994 tarihinde Êlih’te JİTEM tarafından kaçırılan Özgür Ülke Gazetesi dağıtımcısı İsmail Ağaya’nın akıbetini soran Atalay, İsmail Ağaya’nın hikayesini şöyle anlattı:
“İsmail Ağaya, 90’lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerini kamuoyuna taşıyan Özgür Ülke gazetesinin dağıtımını yapıyor, ayrıca inşaat işçisi olarak da çalışıyordu. 29 Mayıs 1994 akşamı bir akrabasına uğramak üzere evden ayrıldı. Ancak ne akrabasının evine gitti ne de kendi evine geri döndü. Oğlunu arayan anne Müfide Ağaya, civarda yaşayan kadınlardan, bir gencin sivil giyimli ve silahlı 3 kişi tarafından zorla otomobile bindirilerek kaçırıldığını öğrendi. Kadınlar, hava karardığı için yüzünü net olarak göremeseler de kaçırılan kişinin kot pantolon ve kot ceket giyen biri olduğunu belirttiler. İsmail evden çıktığında üzerinde kot pantolon ve ceket olduğu için annesi telaşlandı.
Ailesi ve arkadaşları Merkez Polis Karakolu’na başvurdu. İsmail’i kaçıranların tespit edilmesini ve onun can güvenliğinin sağlanmasını talep etti. Ancak ailenin ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. İsmail’den bir daha haber alınamadı. Anne Ağaya arayışını ‘ömrüm oğlumu sormak için gittiğim karakollarda geçti’ diyerek özetledi.”
Açıklama hikaye okunmasının ardından oturma eylemi ile sona erdi.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesinde bir araya geldi. Eylemin 125’inci haftasında 3 Haziran 1994’te gözaltına alındıktan sonra infaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulunan iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın akıbeti soruldu. Eylemde basın metnini Hacı Karay’ın torunu Kerim Öztunç okudu.
Kentte 125 haftadır sürdürdükleri eylemde inkar siyasetinin yarattığı toplumsal hafızayı canlı tutmaya çalıştıklarını belirten Öztunç, “Biz Cumartesi insanları olarak gözaltında kaybetme gerçeğini her koşulda ve her durumda insanlara anlatmaya devam edeceğiz. Bu ağır itham karşısında susmakla yetinen, hukuku ayaklar altına alan ilgili tüm kurumları göreve çağırıyoruz” dedi.