ANKARA - TMMOB Genel Kurulu’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Kobanê ve Gezi Davaları’nın tutsaklarının özgürlüğü için birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.
Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği’nin (TMMOB), iki gün sürecek olan 48’inci Olağan Genel Kurulu Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Kocatepe Kültür Merkezi’nde başladı. Kurulun yapıldığı salona, “Üreten, sanayileşen hakça bölüşen bir Türkiye için mücadeleye devam” yazılı pankart asıldı.
Kurula, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in aralarında bulunduğu siyasi parti ve sivil toplum örgütleri ile birliğe bağlı odaların başkanları katıldı. Divanın oy birliği ile oluşturulması ile birlikte kurul başladı.
Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Kobanê ve Gezi Parkı Davaları'na işaret ederek, davaların kumpas olduğunu belirtti.
SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKTİ
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kurulun Gezi Parkı protestolarının yıl dönümünde yapılmasının önemine değinerek, TMMOB’un Akbelen’de, Cudî’de ve pek çok yerde demokratik zeminde mücadele yürüttüğünü dile getirdi. Hatimoğulları, “AKP iktidarı 22 yıllık iktidarı döneminde Türkiye’nin neoliberal politikalarının uygulanması konusunda gelmiş geçmiş en önemli ve en başarılı iktidarıdır. Neoliberal politikaları uygulayarak Türkiye’deki bütün doğaya, insana ve emeğe ait ne varsa hepsini sermayeye peşkeş çeken politikalar uygulandı. AKP iktidarı döneminde leblebi dağıtır gibi maden ruhsatı dağıtıldı. Bu dağıtılan maden ruhsatları sadece doğamıza, havamıza, suyumuza, toprağımıza zarar vermedi; insanlara ve insanlığa zarar verdi” diye konuştu.
AKP’nin Soma ve İliç katliamlarından sorumlu olduğunu kaydeden Hatimoğulları, “Ama bu faturayı ne yazık ki sizlere ve işçilere çıkarmak istiyorlar. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyeti hep birlikte inşa edebileceğimizin altını çiziyorum. Bilime ve bilim insanlarına düşman bu AKP iktidarı yaşam alanlarımızı, özgürlüklerimizi, iş alanlarımızı, güvenceli iş alanların iyice daraltmış durumdadır. Buna karşı hep birlikte güçlü bir mücadeleyi örmek ve örgütlemek durumundayız. Yine bu iktidarın yargı sopasıyla bütün emek ve meslek örgütlerini bütün demokrasi güçlerini devrimcileri ve sosyalistleri baskı altına nasıl almaya çalıştığının en önemli örnekleri Gezi ve Kobanê kumpas davalarıdır. Biz kadınlara en fazla baskıyı ve eziyeti bu iktidar uyguladı” diye kaydetti.
DEPREM BÖLGESİ
Maraş merkezli depremleri anımsatan Hatimoğulları, “Rant ve bölgenin demografik yapısını değiştirmek için beşli çete ve iktidar olanaklarını seferber etmiş durumda. Deprem sürecinde bizler bir kepçe dahi bulamazken, enkazlar kaldırılır kaldırılmaz yapılan ihalelerden sonra alanlarda yüzlerce iş makinesiyle karşılaştık. O gün seferberlik ilan edilseydi canlarımızın büyük bir kısmı şuanda hayatta olabilirdi. Antakya, Samandağ, Defne olmak üzere Osmaniye’nin bir bölümünde rezerv alan ilan edilmiş. Depremzedeler zaten zor koşullarda yaşıyor. Onlarla pazarlık yapmayın ve müteahhit anlayışıyla yaklaşmayın. Kamunun görevi yurttaşlara ücretsiz bir şekilde barınma sağlamaktır. Halkımız buralarda demografik yapının bozulmasını istemiyor” ifadelerini kullandı.
OMUZ OMUZA BAŞARABİLİRİZ
AKP’nin sadece insanların özgürlüklerini kısıtlamadığını aktaran Hatimoğulları, “Ülkenin tarihsel dokusunu ve kentlerin siluetini silmek için elinden geleni de yaptı. Kendi kültürel değerlerini yaratmak için adımlar atıyor. Bu konuda başta TMMOB olmak üzere bütün meslek örgütleri ve demokrasi güçleri tavır sergiledi. Faşizme karşı omuz omuza vererek çok güçlü direnişler sergilenebilir ve özgür yarınlar için adımlar atılabilir. Birlikte mutlu bir yaşam kurabiliriz” dedi.
Hatimoğulları, Kobanê ve Gezi Davaları’nın tutsaklarının özgürlüğü için birlikte mücadelenin önemine vurgu yaptı.
ÖZEL: SİVİL ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına rağmen Gezi protestolarından dolayı tutuklu bulunanların serbest bırakılmadığını hatırlatarak, “Cumartesi Annelerine bininci hafta hariç İstiklal Caddesi kapalı tutuluyor. Ankara’da bir eylem yapmaya kalktığınızda, eylem alanında ki heykel bile gözaltına alınıyor ve bu kadar gözü dönmüş bir anlayışla kanunsuz emirler uygulanıyor. Bunlar yaşanırken, ‘gelin yeni bir anayasa yapalım’ diyene, şunları söyleyeceğiz; Elbette bu ülkenin sivil, demokratik, katılımcı ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı var ama öncesinde mevcut olarak neler yaptığına bakarız” dedi.
Devam eden anayasa tartışmalarına değinen Özel, “Anayasalar aşkın zamanlı ve kuşatıcı metinlerdir. Topluma dikilmiş mucizevi kıyafetlerdir. Kim giyse üstüne uyar. Eğer anayasayı her doğana göre yaparsanız, o her doğanı kapsar. Alevi ve Sünni’ye de uyar. Kürt, Türk, Laz, Çerkes’e de uyar. Çünkü etnik ayrımcılıklara karşı mücadele eder. Eğer anayasayı gerçekten eşitlikçi yaptıysanız dezavantajlı grupları kapsar. Her doğana yapılan anayasa her doğana uyar ama Erdoğan’a yapılan anayasa sekiz sene sonra Erdoğan’a da uymamaktadır. Zaten tüm topluma değil bir kişiye dikilen kıyafetin tüm topluma uymadığı gibi o kişiye de uymayacağı ortada. O zaman yenisine ne gerek var deniyor. Ben bu haklı serzenişi, haklı korkuyu anlıyorum” diye konuştu.
KAYYIM ATAMASINI HATIRLATTI
Kayyım atamalarına değinen Özel, “Mevcut anayasaya uyuyorsanız, arkadaşlarınız içeride değil demektir. Uyuyorsanız, İstanbul Sözleşmesinden tek imza ile çıkılamıyor demektir. Uyuyorsanız, anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı fiilen engellenmemiştir demektir. ODTÜ’deki Devrim Stadı öğrencilere kapalı olduğu müddetçe, Boğaziçi’nde kayyum görev yaptığı müddetçe ilerleme olmaz. İzmir’de İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Dervişoğlu’nun hemşerileri belediye başkanı seçebiliyorken, eş genel başkanın kentinde ya da Selahattin Demirtaş’ın Diyarbakır’ında seçilen belediye başkanına kayyum atıyorsanız, anayasaya uymuyorsunuz demektir. Bazılarının belediye başkanı seçebildiği, bazılarının belediye başkanı seçemediği yerde anayasada eşitlik ilkesi varsa da uyulmuyor demektir. Anayasa masasına oturmak için sabırsızlanıyorum ama önce oturması gereken 17 milyon 499 bin seçmenim ve bütün muhalefet seçmenleri vardır. Muhalefete bu güvenceyi verecek bir yönetim anlayışına dönülebilirse, ayaktaki anti demokratik prangalardan kurtulabilirse, bütün bir süreç tam anlamıyla anayasaya, kurumlara, Anayasa Mahkemesi’ne karşı çıkan müttefiklik ilişkisi yaklaşımından uzaklaşabilirse, CHP sivil bir anayasa yapar. Her doğana anayasa yaparız. Erdoğan’a anayasa yapmayız” dedi.
Kurul, yarın seçilecek yeni Yönetim Kurulu ile son bulacak.