HATAY – Samandağ’da "Rezerv Alanı Yasasına" karşı gerçekleşen mitingde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, asıl amacın kentin demografik yapısını değiştirmek olduğunu belirterek,” Direnerek, mücadele ederek kazanacağız. Topraklarımızın bir karışını vermeyeceğiz” dedi.
Hatay'ın (Antakya) Samandağ ilçesinde bulunan Yeni Park'ta "Rezerve Karşı Samandağı Savunuyoruz!" şiarıyla miting düzenlendi. Rezerve Hayır Platformu öncülüğündeki mitinge, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı. Evlerini boşaltmayacaklarını belirten yurttaşlar, rezerve karşı tepkilerini haykırdı.
Mitingde ilk olarak platform adına konuşan Samandağ Belediyesi Meclis üyesi İbrahim Aydoğan, depremde yaşananlara dikkati çekerek, rezerv alanı istemediklerini vurguladı. Devlet halkın barınma ve mülkiyet hakkını korumak zorunda olduğunu belirten Aydoğan, "Hükümet mülkiyet hakkını torba yasa ile rant aracı haline getirmeye çalışmaktadır. Buna asla ve asla izin vermeyeceğiz" dedi.
MÜLKSÜZLEŞTİRME POLİTİKASI
Ardından konuşan Hatay Barosu eski Başkanı Avukat Cihat Açıkalın, "16 aydır acele kamulaştırma yoluyla ekolojiye, demografimize yapılan müdahaleler ile daha sayacağım onlarca kent suçuyla mücadele ediyoruz. Ancak rezerv alan yasası aynı zamanda Türkiye'nin problemidir" diye belirtti. Rezerv alan yasasını "el koyma ve mülksüzleştirme" olarak niteleyen Açıkalın, "Bu yerel yönetimlere müdahaledir. Artık kayyum atamaya gerek yok. Yasa kapsamında rezerv alan ilanıyla beraber yerel yönetimlerin yetkilerini de bu yönüyle askıya almış olursunuz. Bu antidemokratik ve anayasaya aykırıdır. Mülkiyet hakkı hem uluslararası sözleşmelerde hem de anayasada evrensel bir haktır. Öncelikli haktır" ifadelerini kullandı.
‘DAYANIŞMA KAZANACAK’
Son olarak konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, toplumsal dayanışmanın önemine değinerek, "Bu alanda bir kez daha gördük ki bizler depremin yaşandığı ilk andan itibaren nasıl birbirimizin yaralarını sardıysak, nasıl bir dayanışma içinde olabildiysek şimdi bize yaşatılan ikinci deprem yani rezerv depreminde bir kez daha bir aradayız ve yine dayanışma halindeyiz. Mutlaka kazanacağız. Bakın bugün o kadar önemli ki kaderimizi belirleyecek bir meseleyi konuşuyoruz. Buraya gelen arkadaşlar buraya gelmeyenleri rezerv alanla ilgili bilgisi olmayanları mutlaka bilgilendirelim ve bu konuda yaşananları tek tek kendilerine anlatalım. Depremde ölüme terk edildiğimizde bir cenaze torbası bulamazken komşularımızı evimizden aldığımız battaniyelerle mezara götürürken onlar yanımızda değildi. İş makinalarını istedik bunu Meclis’te de defalarca dile getirdik. Depremin olduğu gün OHAL değil de bir ulusal seferberlik ilan etseydiniz ve bugün etrafta gördüğünüz bu iş makinaları o gün gelseydi inanın çok daha fazla insanı kurtarabilirdik” diye belirtti.
'DEPREM PARALARI NEREYE GİTTİ?’
Rezerv alan ilan etmenin iki temel amacı olduğunu söyleyen Hatimoğulları, konuşmasına şöyle devam etti: “Birincisi deprem bölgesini yine AKP iktidarı Allah’ın lütfu olarak görüyor. Burayı kendi yandaşlarına, müteahhitlerine, beşli çetesine peşkeş çekmek istiyor. Meclis’te çok söyledim, burada bir kez daha tekrarlıyorum; depremzedeler sizin müşteriniz değil. İnsanlar çadırda küçücük yaşamlar kurmuşlar. Konteyner kente sığmış kocaman yaşamlar. Bu kadar bizlerin hayatı sıkışmışken siz kalkmışsınız devlet olarak ödediğimiz vergilerle yapacağınız evi geri dönüp bize satacaksınız. Sen tüccar mısın, bu devletin yöneticisi misin? Afet döneminde devlet kamu eğer insana elini uzatmayacaksa neden ödedik bugüne kadar vergiyi? Bakın danışman arkadaşlar bir çalışma yaptı. Sadece deprem vergilerinden konut yapılmış olsaydı yüz metrekarelik bir milyon 300 bin ev yapılabilirdi. Nereye gitti deprem paraları? İzmir depreminden sonra soruldu. Denildi ki; ‘havaalanı yaptık, otoyol’ yaptık. Biz deprem vergisi ödedik, otoyol parası ödemedik. İşte devletin kaynaklarını kendi kafalarına göre satacakları, kiralayacakları karayolları yapmak için kullandılar. O paraları, Hatay’a da, Maraş'a da Adıyaman'a da deprem bölgesinden etkilenen 11 ilimize kullanmaları gerekiyor. Ama kullanmadılar.
‘GÖREVİNİZ KAMU DÜZENİNİ SAĞLAMAK’
Şimdi gelin görün ki bu rezerv alan ilanında ne hedefliyorlar? Adeta tüccar mantığıyla diyorlar ki ‘Evini yapacağım ama sana şu kadar parayla satacağım.’ Burada kamunun bir katkısı kesinlikle yoktur. Kamu katkı sağlamıyor. Yine senin cebinden senin evini sana yapıp geri verecek. Bu bir hukuksal mücadele, toplumsal dayanışmadır. Bunu beraberce aşabiliriz. Rezerv alan isteyen ve istemeyen depremzedeler arasında ayrımcılık yaratmak istiyorlar. Bizi oradan bölmek istiyorlar. Sizden ricam bu oyunlara gelmeyelim valinin, kaymakamın bizi bölmesine izin vermeyelim. Hiçbir arkadaşımızın, canımızın, dostumuzun konteyner kentte yaşamasını istemiyoruz. Baştan beri mücadelemiz acilen herkese ev yapılması ve insanların evlerine yerleştirilmesi içindir. Okul istedik yahu okul. Buradan halkı kandırmaya çalışan kaymakam ve valiye sesleniyorum; sizin göreviniz kamu düzenini sağlamak, depremzedelerin sorunların cevap vermektir. Sizin göreviniz burada partizanlık yapıp depremzedeler arasında ayrıştırıcı söz söylemek değildir. İkinci yaptıkları şey ise ‘Askerim ve polisimle gelirim her yeri dümdüz ederim’ oluyor.
‘TOPRAKLARIMIZI VERMEYECEĞİZ’
Rezerv alan uygulamasıyla demografik yapıyı değiştirmek istiyorlar. Değerli Samandağ halkı rezerv alanla ilgili söyleyeceğim ikinci şey. Başından beri büyük bir ayrımcılık yapıldı deprem alanında. Bizler ayrım yapmayan bir halkız ama onlar yapıyor. Bu ayrımcılık demografik yapımızı değiştirmeye yöneliktir. Şimdi rezerv alan ilan ederken şunu söylüyorlar; senin mahallene kimi getireceğime sen karışamazsın. Burada toplu konut yapacaklar ve o toplu konuta Samandağlı olmayanları yerleştirecekler. Karşı çıkma sebeplerimizden biri de kültürümüze, inançlarımıza değerlerimize, dilimize bu şekilde saldırıları depremin acıları üzerinden gerçekleştirmeleridir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Demografik yapının değiştirilmesiyle ilgili bir dönem plan bütçe komisyonunda çalışıyordum. Burada konuştuklarımızın aynısını orada da söyledim. Dediler ki ‘ne alakası var’ biz kendilerine de söyledik. Çıksın Cumhurbaşkanı ya da başka bir yetkili desin ki Samandağlılar Samandağ’da kalacak. Her mahalleli kendi mahallesinde kalacak. Demografik yapıyı değiştirmek için hiç kimseyi getirmeyeceğiz desinler. Samandağlı’ya rağmen kalkıp sağlam evlerimizi yıkacak anlayışa biz tabiki geçit vermeyeceğiz. Direnerek kazanacağız, mücadele ederek kazanacağız. Topraklarımızın bir karışını onlara vermeyeceğiz.
‘MUTLAKA BAŞARACAĞIZ’
Meclis'te de üzerimize düşen görev ve sorumluluğu dün olduğu gibi bugün de yapma konusunda söz veriyorum. Bu yasanın değişmesiyle ilgili tekliflerimizi vermeye devam edeceğiz ama hükümete esas yaptırımı sağlayacak olan siz değerli halkımızın göstereceği birlik, beraberlik ve kararlılıktır. Bu birlik ve beraberlik pekala burada var. Bu dayanışmayı sürdürürsek kesinlikle başarırız. Sürdüreceğiz de. Bizleri mülksüzleştirmek isteyenlere, topraklarımızdan sürmek isteyenlere en iyi yanıtı Samandağlı kadınlar verdi. Hiçbir zaman hiçbir yere gitmedik. Dayanışarak başaracağız, mücadele ederek başaracağız. Asla yılmayacağız, yan yana olacağız hep beraber olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle yola devam diyerek hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Mutlaka başaracağız."