WAN - Basklı Dil Araştırmacısı Agurne Gaubeka Erauskin, yıllarca verdikleri mücadele sonucu dillerinin güvence altına alındığına işaret ederek, Kürtlerin de "dilin resmi olması dışında bir seçeneği kabul etmemesi" gerektiğini vurguladı.
Yaşadıkları coğrafya Fransa ve İspanya arasında bölünerek işgal altında tutulan Basklı Dil Araştırmacısı-Gözlemcisi Agurne Gaubeka Erauskin, Wan'da Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) düzenlediği 1. Kürt Dil Sempozyumu'na katılarak, gerçekleştirdiği sunumla tecrübelerini paylaştı. Erauskin, uzun yıllardır verdikleri dil mücadelesine dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.
'DİLLER RESMİ OLMALIDIR'
Dil ve toplumların varlığının hiçbir şekilde ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Erauskin, dilin sadece bir insan hakkı meselesi olarak ele alınmayacağını, aynı zamanda bir ulusun varlık ve yokluk sorunu üzerinden ele alınması gerektiğini vurguladı. Kürtlerin dil konusunda verdiği mücadeleye değinen Erauskin, "Dilin resmi olması dışında bir seçenek kabul edilmemeli" dedi.
Dilin aynı zamanda siyaset üstü bir konu olduğuna dikkati çeken Erauskin, Basklıların anadillerini eğitim ve yaşamın her alanında konuşmak için mücadele verdiğini, sivil toplum örgütleri ile siyasi partilerin de bu mücadeleyi desteklediğini kaydetti. Erauskin, Basklıların anadil mücadelesini topyekun bir mücadele olarak ele aldığını ve bu mücadele sonucu İspanya'nın adım atmak zorunda kaldığını aktardı.
'KURDİSTAN'DA BASKILAR DAHA FAZLA'
Basklılar ile Kürtlerin anadilleri için verdiği mücadele ve buna karşı egemen devletlerin tutumunu kıyaslayan Erauskin, baskının Kurdistan'da daha ağır olduğunu vurguladı. Erauskin, "Dil aynı zamanda bir toplumdur ve birbirinden ayrıt edemezsin. Bask Bölgesi ile Kurdistan'ı karşılaştırdığımda burada baskıların daha fazla olduğunu hissettim. Bask halkı ile Kürt halkı dili arasında farklar var. Bizim tek bir dilimiz ve lehçemiz var iken, Kürtlerde ise tek dil ve farklı farklı lehçeler var. Devletin baskıları yanında, Kürtler arasında hangi lehçenin konuşulması gerektiği konusunda bir tartışma olduğunu da gözlemledim. Aslında bu olumlu bir şeydir. Bir yandan devlete karşı dil mücadelesini verirken bir yanda da kendi aranızda hangi lehçeyi kullanalım tartışması çok kıymetli bir şeydir. Bu, beni en çok etkileyen taraf oldu diyebilirim" ifadelerini kullandı.
'GELİŞEN TEKNOLOJİYE KARŞI DİLİN KORUNMASI GÜÇ'
Gelişen teknolojiye karşı dilin korunması için bir sermayeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Erauskin, "Özellikle azınlık dillerinin korunması için bir sermayeye ihtiyaç var. Dilin korunması için elbette devletlerin de desteği gerekiyor. Tüm azınlık dillerinin bir statüye kavuşması gerekiyor. Çünkü gelişen teknoloji ve tek dile karşı azınlık dillerinin kendisini koruması oldukça güç bir durumdur. Dillerin korunması konusunda uluslararası kurumların devletlerle olan çıkarları nedeniyle üzerine düşeni yapmıyorlar. Uluslararası kurumların bu konuda kendi rol ve misyonlarını oynadıklarına inanmıyorum. Çünkü devletler kendi çıkarları için ne gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Türkiye ve İspanya gibi devletler buna en iyi örnektir. Çünkü bu devletler ne Kürtçeyi ne de Baskçayı kendilerine dert etmiyorlar" diye konuştu.
'BAŞARI ANCAK GENİŞ ÇALIŞMALARLA GELİR'
Dil mücadelenin sınırlandırılmaması gerektiğini ve her alanın bu mücadelenin doğal bir parçası olduğunu kaydeden Erauskin, "Bunun için sempozyumlar, çalıştaylar ve geniş çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu çalışmalar aynı zamanda dil için önemli mücadele araçlarıdır. Bu çalışmalar yapılırken mutlaka halkın, kent dinamiklerinin ve herkesin katılımın sağlanması gerekir. Başarı da ancak böyle gelir" şeklinde konuştu.