AMED - Recep Hantaş'ın ölümüne dair davada sanık polise ceza verilmemesine tepki gösteren Av. Ercan Yılmaz, mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu vurguladı.
Amed'in Bajarê Nû (Yenişehir) ilçesinde 14 Nisan 2019 tarihinde polis kurşunuyla öldürülen katı atık toplayıcısı Recep Hantaş’ın (20) ölümüne dair açılan davanın yeniden görülen yargılamasında, sanık polise “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verildi. Dava avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, kararı değerlendirdi.
HANTAŞ'IN ÖLÜMÜ 'MEŞRU SAVUNMA' GÖRÜLDÜ
Yılmaz, duruşmada beraat kararının verilmediğini, polis memurunun “meşru savunma sınırlarını aşmak suretiyle silah kullandığına” karar verildiğini söyleyerek, polisin silah kullanmasını “meşrulaştıran” bir karar çıktığına dikkat çekti. Yılmaz, “İlk kararda, Recep Hantaş'ın orada bulunan 5 polis memurundan kim tarafından vurulduğu belli olmadığı için ceza kanununda ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesince beraat kararı verilmişti. Bu karara karşı itiraz hakkımızı kullandık. İstinaf Mahkemesi dosyaya bozma kararı verdi ve dosyayı geri gönderdi. Bugün görülen duruşmada polis memurunun silah kullanma yetkisini aşmadığını, meşru savunma hakkını kullandığından silah kullanmak zorunda kaldığı ve bu olayın sonucunda da Recep Hantaş'ın öldürüldüğü yönünde bir karar kuruldu” diye konuştu.
'CEZASIZLIĞA ÖRNEK'
İHD olarak uzun yıllardır bu tür dava dosyalarını takip ettiklerini söyleyen Yılmaz, "Bir yargı pratiği olarak yıllardır süregelen cezasızlık politikası var. Bu dosyada Türkiye'de cezasızlığa en iyi örnek olacak dosyalardan biri. Kamera kayıtları var, açık bir şekilde Kemal Kurkut dosyasında olduğu gibi. Polis memurunun hedef alarak bir insanın ölümüne neden olduğu ayan beyan ortadayken bu karar verildi.
Yılmaz, “ATK hazırlamış olduğu raporda Recep Hantaş'ın vurulduğu sırada arkasında 5 polis memurunun olduğunu söylüyor ancak bir polis memurunun silahının Recep Hantaş'a yönelik olduğunu, bu polis memurunun da dosyada yargılanan polis memuru olduğunu söylüyor. Bu aşamada beraat verilmeyeceği ayan beyan ortada olduğu için bu sefer de polislere karşı gerçekleşen bir saldırının sonlandırılması için silah kullanmak zorunda olduğu belirtildi. Mahkeme böyle bir kılıfa büründürdü kararı. Bunu kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.
'DOSYAYA MÜDAHALE OLDU'
Yargılama aşamasında dosyaya müdahalenin olduğunun dosya içerisindeki delillerden anlaşıldığını ifade eden Yılmaz, sanığın sadece 40 gün tutuklu kaldığını hatırlattı. 40 günün ardından polisin tahliye edildiğini söyleyen Yılmaz, failin o günden bugüne korunduğunun altını çizdi. Yılmaz, şöyle devam etti: “Uzun yıllardır bu uygulamalar devam ediyor. Özellikle kamu görevlilerinin karışmış olduğu suçlarda, olay ne kadar açık olursa olsun, deliller ne kadar toplanmış olursa olsun bir şekilde yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin bir kenara bırakıldığını görüyoruz. Devletin bekası mantığıyla hareket edilerek, kolluk görevlileri korunmaya çalışılıyor. Kanunun, hukukun bize verdiği tüm başvuru yollarını deneyeceğiz. Bu şekilde adaletin sağlanması için çaba göstermeye devam edeceğiz."
'SİLAH KULLANIMI YASAYA AYKIRI'
Mahkemenin "silah kullanmak zorundaydı" yorumuyla karar verdiğini söyleyen Yılmaz, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda yer alana maddelere işaret etti. Yılmaz, “Öncelikle ‘dur’ ateşini yapması gerekir. Sonrasında kişinin yaşamına son vermemesi için ölümcül olmayan yere ateş etmesi gerekiyor. Saldırı ve tehdit devam ettiği zaman ancak farklı atışlara izin verebiliyor. Burada bu polis memurunun direk Recep Hantaş'ı hedef aldığı, direk kendisine yönelik ateş ettiği sabit. Bu nedenle de silah kullanmanın şartları oluşmuş olsa bile kanuna, evrensel hukuk kurallarının emrettiği şekilde bir silah kullanma yok. Direk uyarı olmadan yapılan bir atış ve enseden giren bir kurşun söz konusu. Bu nedenle verilen karar mevcut yasaya aykırı" diye kaydetti.
MA / Müjdat Can