ÊLIH/SÊRT - Kobanê Davası kararını değerlendiren Sêrt Baro Başkanı Muhammed Alptekin, dava sürecinin siyasilerin hedef göstermesiyle geliştiğini belirtirken Êlih Baro Başkanı Erkan Şenses, davanın kolektif bir cezalandırma aracına dönüştürüldüğünü söyledi.
DAİŞ'in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gelişen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 108 siyasetçinin yargılandığı davada birçok siyasetçiye 10 ila 40 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.
Kobanê Davası kararlarını değerlendiren Sêrt ve Êlih Baro başkanları, davanın siyasi söylemler üzerinden uzatıldığını ve verilen kararın hukuki olmadığını vurguladı.
‘SİYASİ SÖYLEMLER ÜZERİNDEN İLERLEDİ’
Yargılanan isimlerin siyasiler tarafından hedef gösterildiğine dikkati çeken Sêrt Baro Başkanı Muhammed Alptekin, davanın eylemler sırasında yaşamını yitiren üzerinden yürütüldüğünü ve siyasetçilerin de “fail” olarak kamuoyuna lanse edildiğini anımsattı. Kimsenin öldürme suçundan ceza almadığına işaret eden Alptekin, “Hükmü değerlendirdiğimizde beraat alanlarla, ceza alanlar arasında aslında hukuken izah edebilecek bir durum yok. Tamamen siyasi söylemler üzerinden ilerledi” diye belirtti.
Dosyanın hukuken bozulması gerektiği kaydeden Alptekin, “Çünkü AYM ve AİHM’nin bu noktalarda verdiği net kararlar var. O net kararlar noktasında zaten yargılamanın çok öncesinde en azından tutukluluk hallerinin bitirilmesi gerekiyordu. Ama ne yazık bu hale geldi. Umudumuz her zaman hukuktan, mücadeleden yanadır. Dosya hukukilik açısından bir denetime tabi tutulduğunda beraatla sonuçlanacaktır. Bu dosyayla yargılananlar dışında dışarıda olanların da hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildi. Bu noktada her an herkes için rahat bir algıyla yargılamalar, 8-6-10 yıl tutuklu bir şekilde ilerletilebilir. Dosyalarda 3-5 yıl tutuklu kalıp beraat edenler var. Bunun telafisinin olması mümkün değil. Verilen kararda halk, hukuka aykırılığın olduğunu çok net bir şekilde gördü” şeklinde konuştu.
‘KOLEKTİF CEZALANDIRMA ARACI’
Dava boyunca birçok hukuksuzluğun yaşandığını belirten Êlih Barosu Başkanı Erkan Şenses ise 6 yıl sonra birden akıllarına gelen Kobanê olaylarını dillerinde pelesenk eden AKP ve MHP’nin, davayla Kürt siyasetçileri tasfiye ve kolektif cezalandırma aracı olarak kullanmaya çalıştığını kaydetti. Davada, AİHM kararının uygulanmamasıyla beraber bir “meşruiyet krizi” yaşandığını da hatırlatan Şenses, “Gerekçeli karar açıklandığında da görülecektir ki; ülkenin dört bir yanındaki Kobanê Davası’yla alakasız onlarca soruşturma davaya dönüştürülmüş ve bu davayla birleştirilmiş. Bu durum bile doğal yargıç ilkesinin ihlal edilerek, davanın kolektif bir cezalandırma aracına dönüştürüldüğünü ifade etmektedir” şeklinde konuştu.
‘BAĞ KURMANIN OLANAKSIZLIĞI…’
Halkın demokratik tepkilerini ortaya koymaları amacıyla çağrı yapan dönemin HDP MYK üyelerinin cinayetlerden sorumlu tutulamayacaklarını söyleyen Şenses, ancak davaya meşruiyet kazandırmak amacıyla bu şekilde lanse edildiğini belirtti. Şenses, “Cinayetlerle çağrı arasında bir bağ kurmanın olanaksızlığı kararda da ortaya çıkmış oldu. Mahkeme bu suçlamalardan beraat kararı vermiş oldu. Barolar olarak ilk günden bu yana davanın takipçisi olarak yaşanan hukuksuzlukları duyurduk. Bundan sonra da davanın takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı.