İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na yeni bir başvuru yapacaklarını aktaran ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, “Tecrit yerine Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü koşullarının tartışılması gerekiyor" dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 25 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. PKK Lideri Öcalan ile İmralı’da tutulan Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar'dan haber alamama hali 38'inci ayında sürüyor. 22 Ocak 2023 tarihinde bin 300 avukatın Adalet Bakanlığı ve Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) yaptığı başvuru sonuçsuz kalırken, hem İmralı’daki tecridin kaldırılması hem de görüşlerin sağlanmasına dair başvurular sürüyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Adalet Bakanlığı’na yeni bir İmralı başvurusu yapmaya hazırlanıyor.
‘KARAR SİYASAL’
Konuya dair değerlendirmelerde bulunan ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, Adalet Bakanlığı'na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bir süre önce verdiği "tecrit yok” yanıtını hatırlattı. Yanıtın “gayri ciddi” bir cevap olduğunu ifade eden Çakmak, "Yanıt, siyasi ve hukuk düzleminde değerlendirildiğinde meselenin çözümüne dair bir cevap olabilme niteliğini taşımamakta. Bizler avukatız ve İnfaz Hakimliklerinin karar aldığını biliyoruz. Mesele görüştürülmemenin altındaki politik gerekçeyi hukuk eliyle ortadan kaldırmaktır. Bizler bir yönüyle hukuku hak temelli ele alıp, bir başvuru yapıp, bir sonuç almayı tasarladık. Ancak iktidar, hukuku kendi siyasal menfaatleri için bir araç olarak kullanmakta. İnfaz Hakimliklerinin kararı da tamamen siyasal olup, iktidarın vermiş olduğu kararların bir devamı niteliğindedir” dedi.
“Tecrit yok” yanıtının hukuki ve meşru olmadığını vurgulayan Çakmak, “Adalet Bakanlığı’na şunu sormak lazım; İnfaz Hakimliği siyasi bir talimat beklemeden tekrar görüştürülmemeye dair hiçbir karar alabiliyor mu? Alamıyor. Bunu direkt görmüyoruz ama bu bunları okumadığımız ve irdelemediğimiz anlamına da gelmiyor. Üç yılı aşkın bir süre oldu. ‘İnfaz Hakimlikleri var, o yüzden görüştüremiyoruz’ demek, bu işin asıl gerçekliğini hukuken de siyaseten de kapatamaz” diye belirtti.
ULUSLARARASI KURULUŞLARIN SESSİZLİĞİ
Tecride karşı yaptıkları başvurulara dönüş yapılmadığına dikkati çeken Çakmak, "Tarafsız ve objektif olması gereken bağımsız ve tarafsız mahkemeler, maalesef bugün siyasal iktidarın en çok kullandığı aygıt haline geldi” dedi.
Uluslararası kuruluşların tecride karşı sessiz kalmasına değinen Çakmak, dünyadaki ülkelerin bu konuda bir “denge siyaseti" izlediğini belirtti. Avrupa Birliği’nin (AB) mültecilerden kaynaklı Türkiye’ye karşı sessiz kaldığına dikkati çeken Çakmak, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 yıl önce verdiği kararların uygulanmadığını biliyoruz. AİHM’in 10 yıl önce vermiş olduğu Öcalan’ın ‘umut hakkı’ kararı var. Burada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazının bir gün sona ermesini tartışıyor olmamız gerekiyordu. Yine özgürlük koşullarından bahsediyor olmamız gerekirken, halen tecrit durumunu tartışıyoruz. 1999 yılından 2011 yılına kadar birçok avukat ve aile ziyareti gerçekleşti. 2011’den bu yana ise maalesef siyasal iktidarın siyasal hamlelerine göre avukat, aile, telefon görüşmeleri yapılabiliyor" diye kaydetti.
‘ADALET BAKANLIĞI’NA TEKRAR BAŞVURACAĞIZ’
Adalet Bakanlığı’na yeni bir başvuru yapacaklarını aktaran Çakmak, "Belirli periyotlarla Adalet Bakanlığı’na başvuru yapıyoruz. Yakın tarihte de bin 330 avukatın imzasıyla Sayın Öcalan ile görüşme talebimizi savcılık üzerinden Adalet Bakanlığı’na ilettik. Zamanı geldikçe de başvurularımızı daha fazla avukatla yenileyeceğiz. Şu aşamada kamuoyunda, hukuk camiasında ve uluslararası hukuk örgütleri nezdinde sonuç almak için başvuruya dair girişimlerimiz devam ediyor” dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu