İSTANBUL - 15 Mayıs Kürt Dil Bayramını bu yılda baskılarla karşıladıklarını söyleyen Kürt Araştırmaları Derneği yöneticisi Samet Yavuz, "Kürtçenin yaşatılması için ailelere büyük sorumluluk düşüyor" dedi.
Baskılardan dolayı Suriye'ye sürgüne giden Celadet Elî Bedirxan ile bir grup Kürt aydını, 15 Mayıs 1932 tarihinde Kürt dili için "milat" olarak kabul edilen Hawar Dergisi'ni çıkardı. Latin harflerin kullanıldığı ilk dergi olan Hawar’da, Kürtçe’nin Kurmancî lehçesinin yanı sıra Soranî ve az sayıda Kirmançkî lehçelerinde de yazılara yer verildi. Derginin yayın hayatı, Türkiye'nin baskısı ve imkansızlıklar nedeniyle 1943’te son buldu. Ancak geleneği sonraki yıllarda devam ettirildi ve daha da büyüdü.
Kürt Ulusal Kongresi, 2006 yılında derginin ilk sayısının çıktığı 15 Mayıs'ı "Kürt Dil Bayramı" olarak ilan etti. Söz konusu yıldan bu yana Kurdistan'ın dört bir yanında ve dünyada 15 Mayıs'ta çeşitli eylem ve etkinliklerle Kürt Dil Bayramı kutlanıyor. Eylem ve etkinliklere öncülük eden kurumlardan birisi de İstanbul'da dil alanında faaliyet yürüten Kürt Araştırmaları Derneği (Komeleya Lêkolînên Kurdî). Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2016 yılında kapatılan İstanbul Kürt Enstitüsü'nün bayrağını devralan dernek, bugüne kadar birçok çalışmaya imza attı.
Derneğin yöneticilerinden Samet Yavuz, Kürtçe için verdikleri mücadeleyi ve anadilin önemine dair konuştu.
Samet Yavuz
‘AİLELERE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR’
Kürtçenin yaşatılması için ailelere büyük bir sorumluluk düştüğünü vurgulayan Yavuz, "Dil her toplum için büyük bir önem taşıyor. Bir halkın temsiliyeti ve aynı zamanda kişinin varlığıdır. ‘Kürdüm’ diyen herkesin Kürtçe bilmesi gerekir. Bu noktada ailelerin çocuklarına Kürtçeyi öğretmesi gerekiyor” diye belirtti.
Yavuz, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar “tek dil, tek bayrak, tek millet" politikalarının devam ettiğine işaret ederek, farklı halkların “Türkleştirilmek” istendiğini kaydetti. Kürtçeye dönük baskı ve asimilasyonun da bu politikalarla bağlantılı olduğunu söyleyen Yavuz, “Tekçiliği savunan bu politikaların anayasada da hala devam ettiğini görüyoruz. Anayasanın maddelerine baktığımızda da ‘Türkçe dışında başka bir dilde eğitim verilemez’ diyor. Bu da anadilde eğitimin önüne bir engeldir” şeklinde konuştu.
‘KÜRTÇE YOK OLMADI’
Gelinen aşamada Kürtlerin “yok sayma” ve “tekçi” zihniyete karşı yüzyıllardır mücadele ettiğini söyleyen Yavuz, “Kürtler bu asimilasyon politikalarına karşı hep başkaldırdı. 90’lı yıllarda gizlice Kürtçe kasetleri dinlediler. Hiçbir zaman devlete karşı boyun eğmediler. Bugün de verilen bunca mücadele sayesinde iyi bir durumdayız. Yüzyıldır dilimizi yok etmeye çalışıyorlar ama yok olmadı. Bu da Kürt halkı için bir başarıdır” dedi.
Derneklerinin uzun yıllardır Kürtçenin farklı lehçelerinde ve Kürt tarihine dönük dersler verdiğine dikkati çeken Yavuz, “Kürt gençleri tarihlerini de okumalı. Elimizden geldiğince halkımıza dil noktasında hizmet veriyoruz. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Ailelerin ve gençlerin de Kürtçenin önemini anlamaları gerekiyor” dedi.
Yavuz, şunları söyledi: “Özellikle ailelere ve gençlere seslenmek istiyorum; Kürtçeyi çocuklarına ve torunlarına öğretsinler. Biz haftanın 6 günü buradayız ve kapımız açık. Gelsinler dillerini öğrensinler. Bu sorumluluğu üstleniyoruz."