HABER MERKEZİ – Kürt Dili Bayramı panelinde Kürtçe’nin tarihi önemine değinilerek sahip çıkılması gerektiği vurgulandı.
Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) öncülüğünde Kurdistan'da 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler devam ediyor. Amedin Sûr ilçesinde bulunan Dicle Sanat Derneği'nde yapılan panelin moderatörlüğünü Enstîtuya Kurdî ya Amed'ê Yönetim Kurulu üyesi Fatma Budak Güler yaparken , yazar ve gazeteci Roza Metîna ve Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak konuşmacı olarak yer aldı. “Her Dem Kurdkî Her Ca De Kurdkî, Her Dem Kurdî Her Der Kurdî ( Her zaman Kürtçe her yerde Kürtçe) ve 15'ê Gulanê roşanê ziwanê Kurdkî pîroz bo, 15'ê Gulanê cejna zimanê Kurdî pîroz be (15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kutlu olsun)” yazılı pankartlarına yer verilen panelde, Demokratik Bölgeler Partisi Amed il eşbaşkanları, Barış Anneleri, Adalet Nöbeti'nde yer alan tutsak yakınları, Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi- TJA) ve çok sayıda kişi katıldı.
İlk olarak MED-DER adına söz alan MED-DER yönetim kurulu üyesi Ramazan Oral, MED-DER ve dil kurumlarının asimilasyona karşı mücadele ettiğini ama bu mücadelenin dernek ve kurumlarla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguladı. Oral, mücadeleye başlarken dil üzerinde çok büyük baskıların olduğunun farkında olduklarını söyleyerek, “Dil konusu daha geniş ele alınmalı" dedi.
'DİLİMİZ BARIŞÇIL BİR DİL'
Panelde konuşan Roza Metîna da "Kürt dili tarihte önemli bir yer alır. Dilimiz barışçıl bir dil. Dünyaca önemli yazar ve filozoflar da buna dikkat çekiyor ve eserlerinde işliyor. Etimoloji sözlüğüne de baktığımızda 4000 yıllık bir tarihe dayandığını görüyoruz" sözleriyle Kürtçe'nin tarihsel önemine dikkati çekti. Metîna, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılacak olan 20 bin atamadan sadece 10’unun Kürtçe öğretmeni olmasına tepki göstererek, "Bu tutumu değiştirecek olan yine halktır" şeklinde konuştu.
‘TUTSAKLARIN KÜRTÇE ESERLERİ YASAKLANDI'
Cezaevindeki tutsakların Kürtçe mektup yazmak istediklerini ama Kürtçe mektuplarının geç gönderildiğini ve engellendiğini söyleyen Metina, bunun da asimilasyon politikalarının bir parçası olduğunu ifade ederek, "Zindandaki birçok Kürt yazarın eserleri Kürtçe olduğundan yasaklandı. Tüm zor koşullara rağmen eserleriyle saldırılara cevap oluyorlar" ifadelerini kullandı.
ÖZGÜR BASINA YÖNELİK SALDIRILAR
Metîna, "Özgür basın da direnişi bırakmayan ve mücadelede ısrar eden alandır" diyerek, basın alanında dili savunmanın çok önemli olduğunu belirtti. Metîna, devamında şunları söyledi: "Ana dilde hizmet veren medyaya özel saldırılar yapılıyor. Bu yüzden bugün özgür basın bunca saldırıya maruz kalıyor” sözlerini kaydetti.
‘GÜCÜMÜZÜ TARİHİMİZDEN ALIYORUZ’
Ardından söz alan Cahit Kırkazak ise iktidar ve dil ilişkisine değinerek, "İktidar sömürmek ve asimile etmek isteyince önce dile yönelir. Çünkü dil yok olunca toplum yok olur. Türkiye’deki iktidarlar da bunu yaptı. Tevhîd-i Tedrisât kanunu ile medreseleri kaldırdı. Medreselerde eğitim dili Kürtçeydi. Bu kanunun asıl amacı Kürtlerin dilsiz bırakılmasıydı" dedi. Kürtçe'nin çok zengin bir dil olduğunu belirten Kırkazak, "Gücümüzü tarihimizden alıyoruz. Yeni diller kaynağını Kürtçeden alıyor. Kürtçe tarihi bir dildir. Kırgız'ların bir sözü vardır ‘bir ulusun kaderi dilinin kaderine bağlıdır’ diye. Kürt toplumu çok iyi biliyor, dilimiz statü kazanmazsa yok olur. Biz dilimize sahip çıkarsak dilimiz de bize sahip çıkar" şeklinde konuştu.
ŞIRNEX
Şirnex’in Cizîr ilçesinde DEM Parti yönetimindeki Cizîr Belediyesi tarafından düzenlenen “Dil, Kültür ve Sanat Festivali”nin 10’uncusu kapsamında belediyenin konferans salonunda 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı dolayısıyla “Asimilasyon, kendi kendini asimile etmek, Kürtçe üzerindeki tehdit” ve “Kadın ve dil” konulu panel düzenledi. Kürt yazar Feysel Özdemir ile yazar Herdem Merwanî’nin panelist olarak katıldığı panele Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, STK’lar, DEM Parti il ve ilçe örgütlerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
DİL VE KADIN
Panel Herdem Merwanî’nin konuşmasıyla başladı. Merwanî kadın ve dilin önemine dikkati çekerek şunları kaydetti: “Dil denilince akla ilk annemiz geliyor. Çünkü dil ana dildir. Dil anne ile bilinir. Kürt kadınının bunda rolü her zaman güçlü olmuştur. Özellikle İslam'dan önce Kürtler Zerdüşttü. İslam'ın gelişinden sonra ise İslam ile Zerdüştlük arasında bir Ehlehak oluşmaktadır. Bu Ehlehak dillerini korumak için kültürlerine ve tarihlerine de sahip çıkmayı hedefliyorlar. Ehlehak deyince daha çok erkekler gelir aklımıza. Ancak birçok kadın Ehlehak’ta rol oynadı. Celaliyan Xanim, Loristan Hanım, Reyhan Xanım, Liza Xanım ve Fatma Lorê Xanım gibi. O dönemde Fatma Lorê, Baba Tahir Uryan'ın sevdiğidir ve Ehlêhak'a dahil olur. Ancak bu kadın tanınmıyor. O dönemde yazı olmadığı için bunlar yazılmadı. Bu nedenle anadilde kadının rolü büyük ve güçlüdür.”
‘ÜÇ FELAKETİN DİL ÜZERİNDE ETKİSİ BÜYÜKTÜR’
Ardından asimilasyon politikalarının dil üzerindeki etkilerini Yazar Feysel Özdemir değerlendirdi. Özdemir, dünya tarihinde üç felaketin anadilleri etkilediğini belirterek, şöyle konuştu: “Dünya tarihinde üç büyük felaket yaşandı. Bu felaketlerden biri Makedonyalı İskender'di. Bir halkı katlederek bitiremezsiniz, ancak dilini yok ederek, unutturarak kolaylıkla yok edebilirsiniz. Makedonyalı İskender geldiğinde gördüğü her kitabı yaktı yok etti. Bu şekilde dillerin önüne geçti. Bu birinci felaketti. İkinci felaket ise İslamiyet’in gelişiydi. İslamiyet geldiğinde sadece dini tanıtmak için gelmedi. İslam'ın dışındaki her yazı yakıldı ve kabul edilmedi. Bu aynı zamanda bir felaketti. Üçüncü felakette Moğolların gelişiydi. Kürtlerin dağılması İskender ile oldu, ancak dilin asimilasyon politikalarına maruz kalması da İslam'ın gelişiyle birlikte oldu. Ancak şu bir gerçek ki Kürtçe medreseler sayesinde ayakta kalmıştır. Çünkü pek çok Kürt alimi anadillerinde yazıp yayınladılar ve eserleri günümüze kadar gelmiştir."
‘TEKNOLOJİ ASİMİLE ETTİ’
Konuşmasının devamında teknolojinin dil üzerindeki etkisine değinen Özdemir şunları kaydetti: “Kürt dilinin bir temeli olduğu için sistemler bu dili yok etmedi. Geçmişte Kürtçe yasaklanmış ve Kürtçe konuşanlar cezalandırılıyordu. Ancak yine de unutturamadılar. Ancak bugün Kürtçeye yönelik en büyük tehdit teknolojidir. 1965 yılına kadar 20 tane bile Kürt kitabı yoktu. Kimse Kürtçe konuşamıyordu, Kürtçe yaşayamıyordu. Televizyon çıktıktan sonra asimilasyon başladı. Bundan en fazla da kadınlar etkileniyordu. Bir daha anadilimiz diyemeyeceğiz korkuyorduk. Teknoloji özellikle kadınları çok etkiledi. Ama yine de Kürt halkı, diline sahip çıkmış, ayakta kalmış bir kahraman halktır. Kürtçe Arapçadan, Türkçeden yüz kat daha medeni ve daha zengin bir dildir.”
Panelistler ardından Cizîr Belediye Eşbaşkanı Abdurrahim Durmuş konuştu. Durmuş, gelen herkese teşekkür ederek, anadili herkesin sahiplenmesi gerektiğini vurguladı.
Panel soru ve cevap bölümüyle son buldu.
WAN
Wan’da 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı etkinlikleri sürüyor. Dil Kültür ve Sanat Araştırmaları Derneği (ARSİSA), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İnsan Hakları Derneği (İHD), Emek ve Demokrasi Platformu, Kowara Destar tarafından düzenlenen eylem ve etkinlikler kapsamında dengbêj gecesi düzenlendi.
Gecenin düzenlendiği salonda “Kurdî nasnameya me ya neteweyî ye”, “Em her malekê bikin dibistana Kurdî”, “Em perwerdehîya bi Kurdî dixwazin”, “Cejna zimanê Kurdî pîroz be”, “Her dem Kurdî, li her der Kurdî” ve “Bila zimanê kurdî bibe zimanê fermî û yê perwerdehiyê” pankartları asıldı.
‘BU DEĞER KORUNMALI’
Etkinlikte konuşan ARSİSA eğitmenlerinden Şevket Acar, Kürtçe’nin atalarından yadigâr olduğunu belirterek bu değerin her yere taşınması gerektiğini belirtti. Acar, “Bu dil bize nnemizden, atamızdan bizlere yadigârdır bizlerin bu değere sahip çıkmalıyız. Bu dil bizlere Melayê Cîzire’den yadigârdır. Kurdistan’ın her parçasında Kürtçe’yi konuşun ve konuşturun" dedi.
Konuşmaların ardından dengbêj Mukkades, Ûsîv ve Taha klamlarını seslendirdi.