AMED - EGEÇEP Eşsözcüsü Süleyman Eryılmaz, ekoloji örgütlerinin eko-kırıma karşı ortak hareket etmesi gerektiğine işaret ederek, "Küçük çoban ateşlerini bir araya getirip koordinasyonu sağlamalıyız” dedi.
Ekoloji örgütleri, AKP’nin inşaat, baraj ve maden işletmeleri izinleriyle ortaya çıkan ekolojik tahribatlara karşı yeni bir mücadele hattını belirlemek için Amed’de bir araya geldi. ÇandAmed’de dün basına kapalı olarak yapılan konferansta Türkiye ve Kurdistan’daki ekolojik tahribatlara ilişkin mücadele yöntemleri tartışıldı. Ekoloji Birliği’nin bileşenlerinden Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eşsözcüsü Süleyman Eryılmaz, konferansın önemine ve bölgede yaşanan ekolojik-kırıma tahribatlara ilişkin konuştu.
KURDİSTAN'DAKİ EKO-KIRIM
Ekoloji Birliği'nde 86 ekoloji örgütünün yer aldığına dikkati çeken Eryılmaz, konferansın Amed’de yapılmasının ana nedeninin bölgedeki ekolojik yıkıma dikkat çekmek olduğunu belirtti. Kurdistan kentlerindeki ekolojik yıkımın diğer kentlere göre çok daha büyük olduğunu dile getiren Eryılmaz, burada yürütülen ekolojik mücadelenin savaş mantığıyla bastırıldığını yaptıkları toplantı için bile bölgenin zırhlı araçlarla ablukaya alındığını söyledi.
EGEÇEP Eşsözcüsü Süleyman Eryılmaz
GÜVENLİK BARAJLARI
Barajlar, HES’ler, madenler gibi bütün şeylerin her yerde ekosisteme etki ettiğini belirten Eryılmaz, “güvenlik” adı altında yapılan barajların ekosistemi tamamen ortadan kaldırdığını söyledi. Kurulmaması gereken yada kurulmasına ihtiyaç olmayan yerlerde böyle barajların kurulmasının ciddi şekilde ekosistemi bozduğunu ifade eden Eryılmaz, “Biz ekoloji mücadelesi yürütenler barajlara karşıyız. Çünkü suyun kendi doğallığında, ekosisteminde akması ve varacağı yere varması lazım. O zaman denge oluşuyor” diye konuştu.
ORMANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI
Kurdistan’da yaşanan orman kıyımı politikalarına da değinen Eryılmaz, iklim krizi ile baş başa olunduğunu belirterek iklim krizinin sadece yoksulların değil, kapitalistlerin kendilerini de yok edecek sorun olduğunu ifade ederek, “Ormanlar ise su varlıkları alanlarıdır. Ormanları yok ederseniz suyu da yok etmiş oluyorsunuz. Sadece ağaçları, içerisinde yaşayan canlıları değil -zaten onları katletmek ciddi bir kırım, biz buna ekokırım diyoruz’ ormanları da yok ederseniz, bu durum zengin gibi görünen Türkiye coğrafyasındaki su varlıklarının ciddi bir şekilde yok olması demektir” dedi.
'MÜCADELE BÜYÜYOR'
Ekoloji Örgütleri’nin kendilerini ifade etmelerinin ve mücadele geliştirmelerinin 5-10 yıllık bir sürece dayandığını ancak son yıllarda görünür olduğunu dile getiren Eryılmaz, “Hakkari’de bir nöbet var. 5 yıl önce, 2 yıl önce böyle bir mücadelenin olabileceğini düşünemiyordum. Kürt illerinde böyle bir mücadele büyüyor. Bizim tek sorunumuz bu küçük küçük çoban ateşlerini bir araya getirip koordinasyonunu sağlamak. Bunu becermek için Ekoloji Birliği oluşturuldu. Amed’deki toplantı Kürt illerindeki ekoloji hareketlerini daha da fazla harekete geçirecektir” diye konuştu.