AMED - Anke Klavjer ve Nelson Wilson-Coffey çifti, etkilendikleri Kürtlerin direnişini yerinde görmek için Avustralya’dan Amed’e geldi. Klavjer, “Bir grup Kürt kadınıyla tanıştım; çok güçlü ve yaratıcı buldum” dedi.
Kurdistan coğrafyasında verilen mücadele son yıllarda birçok halkın ilgisini çekmeye başladı. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’deki devrim süreci ile Rojhilat’ta (Doğu Kurdistan/İran) verilen direnişle birlikte bu ilgi daha da artı. Kürt kadınlarının öncülüğünde süren “Jin jiyan azadî” mücadelesinden etkilenen birçok kişi yönünü Kurdistan’a veriyor. Avustralyalı Anke Klavjer ve Nelson Wilson-Coffey çifti de, Kürtleri yakından tanımak için birçok açıdan Kürtlerin merkezi konumundaki Amed’e geldi.
Klavjer-Coffey çifti, okudukları Dilar Dirik’in “The Kurdish Women's Movement: History, Theory, Practice/ Kürt Kadın Hareketi: Tarih, Teori, Pratik” kitabından etkilendi. Dirik’in kitabının ardından araştırmalarını derinleştiren Klavjer - Coffey çifti, Kürtleri yakından tanımak için Amed’e gelmeye karar verdi.
Kürt kültürünü yakından öğrenmek için Amed’e geldiklerini söyleyen Anke Klavjer, “Türkiye'nin diğer bölgelerinin kültürünü, insanlarını içselleştirmekte ve deneyimlemekte biraz zorlandık. Biz, Avustralya Alice Springs'te yaşıyoruz, bu da Avustralya'nın yerlilerinin mücadelesini, koloniyel Avustralya'da yaşadığımız bir bölümün çok farkındalık kazandığı bir yer. Oradaki tarih, seyahat ettiğimizde gerçekten farklı düşünmemizi sağladı. Bir ülkeyi tanımak istiyorsak, nerede acı çektiğini, nerede mücadele ettiğini anlamamız gerektiğini düşündük” dedi.
Klavjer, izlenimlerini şu sözlerle anlattı: “Son zamanlarda Kürt halkıyla konuşurken birkaç hikâye duyduk, bu yıl ve geçmiş tarihlerdeki mücadeleleri, kültür, dil ve bir şeyleri ifade etme etrafındaki kısıtlamalar, kontroller… İnsanların seslerinin ve kültürlerinin bu kadar ezilip kontrol edilmesi beni gerçekten üzüyor. Sanırım bu tür bir şeyi Orta Avustralya'da yerlilerin mücadelesinde de hissettim. İnsanlara, kültürlere ne yapıldığını görmek üzücü ve yıkıcı bir durumdur.”
'KÜRT KADINLARI DAHA ÖZGÜR'
Kürt kadınlarını tanıdığı için mutlu olduğunun altını çizen Klavjer, “Kürt kadınlarından oluşan küçük bir topluluğu tanıma ve buluşma şansım oldu. Sanırım onların çoğu, benden daha genç ve onları fiziksel olarak çok güzel, çok güçlü ve yaratıcı buldum. Ve oldukça özgürler. Kendimi, onların yaşındayken, bu kadar özgür ve güçlü hissetmiyordum. Ve bu yüzden onlardan etkilendim. Bir gece bir grup arkadaşla etrafta oturduğumuz bir görüntüyü kafamda canlandırıyorum ve bir Alevi kadının dengbej söylediğini hatırlıyorum, çok güçlü bir sesle söyledi. Sık sık böyle kadınlar gördüm ve hayran kaldım. Sanırım politik alanda bile, kadınların merkezde olduğu şekil benim için bir zorluk ve dünyada kendimi nasıl tuttuğum, kendi içimde görmek istediğim değişiklikleri düşündürüyor. Belki de bu hikayeyi Avustralya'da kendi bağlamımla nasıl farklı yapabileceğimi düşündürüyor” ifadelerini kullandı.
Nelson Wilson-Coffeyi ise “Kürtlerle ilgili burada duyduğum hikayeler Avustralya'daki halklara ulaşmıyor. Burada duyduğum hikayeleri oraya ulaştıracağım" dedi. Amed’e gelmeden önce Kürtleri kitaplardan tanıdığını söyleyen Coffeyi, “Avustralya'da çok önemli bir fotoğrafçının sergisine gittik. Bu, bizi buraya getiren şeydi. Ama burada olduğumuzdan beri, insanların direnişi ciddiye aldıklarını düşünüyorum, neşeyi de ciddiye alıyorlar ve bu iki şeyin burada çok güzel bir şekilde bir araya geldiğini düşünüyorum. Şehirdeyken, yoldayken farklı hikâyeler anlatıldığını görebiliyorum. Bu hikayelere destek olmak ve dayanışma içinde olmak istiyorum" diye konuştu.
MA / Müjdat Can