ANKARA – HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Adalet Bakanlığı'nın “İmralı'da tecrit yok” sözlerine karşın İmralı’da mutlak tecrit ve iletişimsizliğin araştırılması için Meclis’te komisyon kurulmasını talep etti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Adalet Bakanlığı'nın “İmralı'da tecrit yok” açıklamasına ilişkin İmralı’da mutlak tecrit ve iletişimsizliğin araştırılması amacıyla Meclis Başkanlığı’na araştırma önergesi sundu. Çiçek, İmralı’da uygulanan tecridin yerinde incelenerek tecrit koşullarının tespit edilmesi ve bir an evvel son bulması için bir komisyon kurulmasını talep etti.
‘SÜREÇLER AVUKATLARDAN GİZLENEREK YÜRÜTÜLÜYOR’
Çiçek’in Meclis Başkanlığı’na sunduğu önergede şu ifadelere yer verildi: “Kürt sorununa dair inkâr, bir kez daha Sayın Öcalan’a yaklaşım üzerinden kendini göstermiş ve verilen mesajla hukuksuzluk, inkâr ve imha üzerine inşa edilmiş hukuk düzeninin ve güvenlik politikalarının sürdürüleceğine, Kürt sorunun çözümsüz bırakılacağına işaret edilmiştir. Başvuruda İmralı’da 2011 yılından bu yana işkence sistemi ve özellikle 38 ayı bulan mutlak iletişimsizlik koşulları belirtilmişken Bakanlık yanıtında değerlendirme süresi 2023 yılı ile sınırlandırılmıştır. Buna göre Sayın Öcalan ile İmralı’da tutulan mahpusların 2023 yılında ‘Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma’ disiplin cezalarının bulunduğu, bu kararlara da itiraz edilmediği belirtilmiştir. Bu disiplin cezalarının hangi sebeple oluşturulduğu, neden üçer aylık periyotlar halinde ve disiplin yargılama süreçlerinin neden avukatlardan bilhassa gizlenerek yürütüldüğü belirtilmemiştir.”
‘İMRALI TECRİDİ TÜM TOPLUMU KUŞATIYOR’
İmralı’da sürekli kendisini tekrar eden mahkeme kararları ve disiplin cezalarının kabul edilemez olduğuna dikkat çekilen önergede, “Bir devlet politikası olarak yürütülen İmralı Tecrit Sistemi bir yönetim biçimine dönüştürülmüş; tüm toplumu kuşatacak biçimde genişletilmiştir. Oluşturulan bu tecrit rejimi; ekonomik, yargısal, hukuki ve toplumsal sorunları derinleştirmiş, cezaevleri başta olmak üzere tüm alanlarda insan hakları ihlallerinin artmasını, toplumun da adeta tecrit altına alınmasını beraberinde getirmiştir. Bunun somut örneklerinden biri 30 yıllık ceza infazını tamamlayan Veysi Aktaş’ın tahliyesinin ertelenmesi üzerinden yürütülen alıkonulma halidir. Bu gerçeklikler temelinde demokratik bir cumhuriyet ve hukuk düzenini esas alarak Kürt barışının toplumsallaşmasına katkı sunmak ve demokrasinin önünü açmak elbette Meclis’in birincil görevi olmalıdır” denildi.