COLEMÊRG - Politik tutsakların eylemleriyle tecride karşı refleks gösterdiğini belirten İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, "Eylemler can alıcı hale bürünmeden hepimiz sorumluluk almalıyız" dedi.
Cezaevlerindeki siyasi tutsakların “PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü" için 27 Kasım 2023 tarihinde başlattığı eylemler 160’ıncı gününde devam ediyor. Dönüşümlü açlık grevi eylemlerini 4 Nisan itibariyle yeni bir aşamaya taşıyan tutsaklar, mahkemeleri boykot edip telefon ve aile görüşüne çıkmama kararı aldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz, tutsakların eylemini değerlendirdi.
'EYLEMLER TECRİDE KARŞI TEPKİDİR'
Colemêrg Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz
Çapraz, cezaevlerinde başlayan eylemlerin temel nedeninin PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alamama durumuna karşı bir tepkisellik olduğunu vurguladı. Çapraz, “Herkes çok iyi biliyor ki şuan Kürt iradesi İmralı’da tutsak ve orada yapılan herhangi bir hukuksuzluğun er ya da geç halka ve cezaevlerine etki edeceği bilindiği için bu tür eylemler gelişiyor. Siyasi tutsakların yaptıkları eylemler, İmralı’da başlayan ve tüm halka sirayet eden tecrit politikalarına karşı bir tepki refleksidir” dedi.
HAK İHLALİ BAŞVURULARINDA ARTIŞ
İHD’nin tüm şubelerine, tutsakların sürdürdüğü eylemler ve beraberinde gelişen hak ihlallerine dair çok sayıda başvurunun yapıldığını söyleyen Çapraz, çocuklarından haber alamayan ailelerin büyük bir korku ve endişe taşıdığını dile getirdi. Çarpaz, “Cezaevinde yaşanan sorun ve sıkıntılar yaşadığımız yüzyıl itibariyle düşüş yaşaması gerekirken, ne yazık ki Türkiye’de bu durum tam tersi işliyor. Cezaevlerindeki sorunlar giderek artıyor ve daha da çirkin bir hal almaya başlıyor” diye konuştu.
Yaşanan hak ihlallerine ilişkin cezaevlerine yaptıkları başvurularda bir muhatap bulmadıklarını ifade eden Çapraz, her başvuru sonrası cezaevlerinin kendilerini Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanlığı’nın ise tekrar cezaevine yönlendirdiğini ifade etti. Çapraz, “Son zamanlarda bize gelen başvuruların çoğunluğunda ise grevlerden kaynaklı tutsakların aldığı disiplin cezaları oluyor. Bu cezalardan dolayı birçok mahpusun tekli hücrelerde tutulduğunu öğrenmiş durumdayız. Sürekli cezasızlık ve çözümsüzlükle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
'PARA YATIRMANIN SUÇ SAYILMASI AKIL TUTULMASIDIR'
Cezaevlerindeki yakınlarına para gönderen kişilerin cezalandırılmasına dikkat çeken Çapraz, “Evladına para yatırmaktan ceza alıyorlar. Aileler tarafından cezaevlerine gönderilen paralar tamamen cezaevi yönetiminin mali biriminin denetimi altında. Cezaevine ne kadar para gitti? Harcamalar nereye gidiyor? Birebir kalem, kalem muhasebesi yapılıyor. Bunun bir ceza haline dönüşmesi bir akıl tutulmasıdır. Bu politikadan da, yaklaşımdan da biran önce vazgeçilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
HASTA TUTSAKLARIN DURUMU
Ağır hasta tutsakların durumuna dikkat çeken Çapraz, cezaevlerinde yüzlerce kanser ve felçli hasta tutsağın olduğunu belirtti. Adalet Bakanlığı’nın hasta tutsaklar konusunda uyguladığı politikaya değinen Çapraz, bakanlığın, tutsakların dışarıya çıkmaları dâhilinde “suç teşkil edeceği ya da tekrar suç işleyebileceği” şüphesiyle cezaevlerinde tutmaya devam ettiğini vurguladı. Çapraz, “Hiçbir vicdan hiçbir akıl; hasta mahpusların, 75 yaş üzeri yaşlı mahpusların cezaevinde olmasını kabul etmez. Derhal bu uygulamalara son verilmesi ve ağır ve hasta tutsakların serbest bırakılması gerekiyor” diye konuştu.
Cezaevi yönetiminin tutsaklara yönelik “keyfi” hareket ettiğini söyleyen Çapraz, “Tecridin üst seviyeye ulaştığı bir süreçteyiz. Cezaevlerinde gelişen son eylemsellik durumuna karşı bütün sivil toplum kuruluşlarının, siyasi parti temsilcilerinin ses çıkarması gerekiyor. Bu durum daha can alıcı hale bürünmeden, cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeden hepimizin sorumluluk alması gerekiyor” dedi.