İZMİR - Dersim Katliamı’nın yıldönümünde İzmir'de yapılan panelde konuşan Tarihçi-Yazar Ayşe Hür, sistemin bütün aktörlerinin bu katliamda paydaş olduğunu söyledi.
İzmir Dersim Dernekleri Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İzmir Şubesi ve ABF İzmir Bileşenleri, Dersim Katliamı’nın yıl dönümüne ilişkin Çiğli Belediyesi Konferans Salonu’nda panel düzenledi.
Tarihçi Yazar Ayşe Hür katıldığı panelin moderatörlüğünü ise İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Eşbaşkanı Hasan Ali Kılıç yaptı.
Panel öncesinde hak ve hakikat mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu.
Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği Eşbaşkanı Hasan Ali Kılıç, Dersim özelinde tüm katliamların İttihat ve Terakki kadrolarının yüzyıllık soykırım planlarının bir parçası olduğunu söyleyerek, "1937'de Bakanlar Kurulu kararı ile alınan katliam kararını biz Dersimliler bugünü ‘kara gün’ olarak anıyoruz. Soykırıma dair politikalar ve uygulamalar yüzyıla yayılan bir politikanın devamı olarak sürdü. İttihat ve Terakki'nin kadroları bu planı adım adım yerine getirdi. 1921 Anayasası Kürtler için kısmi haklar varetse de sonrasında ise bir soykırım cenderesini beraberinde getirdi" dedi.
'DERSİMLİ ŞAKİLER' TANIMI
Ardından konuşan Tarihçi Yazar Ayşe Hür ise Dersimlilere yönelik 'eşkiya, şaki' tanımına vurgu yaparak, "Dersim coğrafyası çok geniş bir alan. Yaşananların hepsi bu geniş coğrafyada yaşandı. ‘Dersimliler şakidir, eskiyadir’ tanımını o dönemin Cumhuriyet kadroları da almıştır. O dönemde eşkıyalığın olmadığı hiçbir yer yoktur. Buna hiçbir zaman Ordu, Samsun eşkiyası demiyoruz. Ama Dersimli için bir devlet tanımı olmuştur" diye belirtti.
ULUS-DEVLET VE KÜRTLERİN STATÜSÜZLÜĞÜ
Hür, ulus-devlet ideolojisi ile kurulan Cumhuriyet'in statüsüz olan Kürtleri hedef aldığıni ifade ederek "Yeni kurulan devletin tanımı ‘ulus olmalı’ diye belirtiyor Mustafa Kemal. Dini bir çimento olarak Diyanet tarifli bir inanç tanımı getiriyor. Mustafa Kemal milliyetçi ideolojisini güçlendirmek, dini ideolojiyi zayıflatmak istiyor. Kızılbaş inancını laikliğe payanda olacak şekilde muhafaza etmesi gerekirken, tehlike diye tanımlayıp ezmek istiyor. Cumhuriyet ideolojisi herkese 'Ne mutlu Türküm' demeyi nazikçe yapmamıştır. Buna en çok direnen Kürtler oldu. Belki ulus olamadılar ama milliyetleşmeye gerek duymayarak yaşamayı başarabilen bir ideolojik yerdeler. Kürtlerin statüsüzlüğü kendileri için çokça acıyı birlikte getirmiştir" dedi.
'MUSTAFA KEMAL HAREKATI YÖNETTİ'
Sabiha Gökçen'in de bu meselenin aktörü olduğunu söyleyen Hür, şöyle devam etti: "Ama ilk sorumlu aktörleri görmek istemeyiz. Gariban bir Ermeni yetimine kin kusuyorlar. Türklük sözleşmesi tarafları böyle bir birine düşürür ama kendisini geri çeker. Bu aktörlerin ismini farklı yerlerde görmekten rahatsız olmayız. Toplumda en masum görünen ise Mustafa Kemal'dir. Aksine öldüğüne güne kadar harekatı takip eden, kontrol eden ve kararların altında imzası olan kişidir. Sistemin bütün aktörleri bunun paydaşıdır."