AMED - Tutsakların 159 gündür sürdürdükleri eylemleriyle hukuksuzluğa dikkat çektiklerini söyleyen İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Ali İhsan Demirtaş, sorunların kaynağı olan İmralı tecridinin kaldırılması gerektiğini vurguladı.
Kurdistan ve Türkiye cezaevlerindeki siyasi tutsakların, “Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım 2023 tarihinde başlattığı eylem 159’uncu gününde. Dönüşümlü açlık grevi olarak başlatılan eylem, 4 Nisan’da yeni bir aşamaya taşındı. Tutsaklar, mahkemeleri boykot ederek, telefon ve aile görüşlerine çıkmıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Ali İhsan Demirtaş, cezaevlerinin durumu ve tutsakların eylemine dair konuştu.
HAK İHLALİ BAŞKA İHLALLERİ DOĞURUYOR
Eylemin Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklara yönelik tecride tepki olarak başladığını ve hala sürdüğünü belirten Demirtaş, “Öncelikle tutsakların eylemi dahi bir hak ihlalinin sonucudur. Temeli itibariyle hukuksuzluğa işaret eden bir eylem. Tutsaklar, hem aileleriyle görüşmüyor hem de mahkemeleri boykot ediyor. Bu bile başlı başına bir hak ihlali yaratıyor” diye belirtti.
Cezaevlerinde bin 500’den fazla hasta tutsak olduğunu hatırlatan Demirtaş, bu tutsakların tedavi haklarının çeşitli bahanelerle engellendiğini söyledi. Demirtaş, “Sağlık haklarından yararlanamıyorlar. Bu konuda tek belirleyici merci olan Adli Tıp Kurumu (ATK), raporlarıyla tahliyeleri engelliyor. Bu şekilde hasta tutsakların hem sağlık hem yaşam hakları ihlal ediliyor” ifadelerini kullandı.
AKTAŞ’IN TAHLİYESİ NEDEN ENGELLENDİ?
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan ve 30 yıllık infazını tamamlamasına rağmen tahliyesi bir yıl ertelen Veysi Aktaş’ın durumuna değinen Demirtaş, “Bu durum bile İmralı Adası’ndaki tek bir haberin dahi dışarıya ulaştırılmak istenmemesini gösteriyor. Çünkü Veysi Aktaş tahliye olduğunda ne olup bittiğini, nasıl koşullarda tutulduklarına ilişkin bilgi verecekti. Bu durum bile tecridin işkence sistemi olduğunu ve sadece İmralı’da değil tüm yüksek güvenlikli cezaevlerinde bu yöntemin sistematik olarak kullanıldığını söyleyebilirim” dedi.
Demirtaş, dolayısıyla sorunların kaynağı olan İmralı tecridinin sonlandırılması gerektiğinin altını çizdi.