İSTANBUL - AKP ve CHP’nin kaderinin Kürt sorunu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair atacakları adımlara bağlı olduğunu söyleyen Ahmet Faruk Ünsal, "AKP, İmralı’nın önünü açarsa bu Türkiye’nin yararına olur. CHP de bu konuda iktidarı bir şekilde inisiyatif almaya zorlamalı" dedi.
Yerel yöneticilerin belirlendiği 31 Mart seçimleri sonrası ortaya çıkan tablo gündemdeki yerini koruyor. AKP, 2002’den bu yana ilk defa ikinci parti konumuna düştü. CHP ise, seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM Parti) de tüm baskılara rağmen seçimin kazanan partisi oldu. İktidar ve ana muhalefet partisinin ülkenin temel sorunlarının başında gelen Kürt sorunu, ekonomik kriz, düşünce ve ifade özgürlüğü, hak ve adalet taleplerine dair nasıl bir yol izleyeceğinin önümüzdeki süreçte daha da netleşmesi bekleniyor.
Bir dönem AKP'de siyaset yapan ve DEVA Partisi'nin kurucuları arasında yer alan siyasetçi Ahmet Faruk Ünsal, seçim sonuçları ve mevcut tabloyu değerlendirdi.
'İSRAİL'E DESTEK KIRILMA YARATTI'
Ünsal, seçimin AKP-MHP cephesinde büyük bir kırılmaya yol açtığını söyledi. Ünsal, AKP'nin ikinci parti olmasında İsrail-Hamas arasında devam eden çatışmalarda aldığı pozisyonun da etkili olduğuna işaret etti. Ünsal, "Çünkü demir, çelik, silah yedek parçası, kimyasallar, jet yakıtı, İsrail ordusunun iç çamaşırı dahil çeşitli tedariklerin Türkiye üzerinden gittiği ortaya çıktı. Sosyal medyada tartışılmaya başlandığında AKP bunu reddetti. Ardından ‘bu biri ticarettir’ diyerek kabul etmek zorunda kaldı. Ama bu dini hassasiyeti ve Filistin konusunda hassasiyeti yüksek kesimlerde büyük bir kırılma yarattı. İşte onların büyük bir kısmı ya seçime gitmedi ya da sandığa gittiği zaman YRP’ye gitti. 10 aylık süreçte AKP’nin kendi açısından yaptığı en büyük hata, Gazze meselesinde İsrail’e dönük ticareti kesmemiş olmasıydı” dedi.
EKONOMİK VE HUKUKSAL KRİZ
Ekonomi ve hukuk alanındaki krizlerin de seçimleri etkilediğini söyleyen Ünsal, "Türkiye cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik bunalımını yaşıyor. AKP’nin enflasyonu halledememiş olması da seçmende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Çünkü ‘itibardan tasarruf edilmez’ diyerek hem saray ve etrafındaki yönetim kadroları hem de milletvekilleriyle il ve ilçe teşkilatlarında korkunç bir şatafat ve büyük bir şımarıklık hakim. Bence bu iktidar şımarıklığı ve şatafat, vatandaşın yaşamış olduğu büyük sefalet ve fukaralığa duyarsız kalması da seçmende büyük bir kırgınlık yarattı" şeklinde konuştu.
Ünsal, "Bir diğer mesele hukuksuzluk meselesi. AKP’nin doğrudan yönetim kadrolarıyla bir şekilde irtibatta olan insanların çocukları işe girip terfi alırken, sıradan insanın herhangi bir şekilde devletin iş imkanlarına erişmesi neredeyse imkansız hale geldi" diye ekledi.
SAVAŞ POLİTİKALARI
Kürt sorunu noktasında savaş politikalarındaki ısrarının da AKP’deki çözülüşün temel sebeplerinden olduğunu belirten Ünsal, "AKP’nin hatırı sayılır bir seçmeni artık rasyonel tercihlere yöneldi. Buna; Türkiye demokrasisi için iyi bir şey, AKP açısından ise kaybolmuş bir seçmen kitlesi olarak bakılabilir” dedi.
'DEĞİŞMESİ GEREKEN ERDOĞAN'DIR'
Tüm yaşananlara rağmen AKP’de halen bir değişimin olmadığını kaydeden Ünsal, “Bir kere şunu bilmek lazım ki AKP, bir tek adam partisi. Orada kimin aday olacağına, hangi meseleyi öne çıkarıp hangi meseleleri vurgulayacağına, kimlerin nerede ve nasıl davranacağına karar veren bir kişi var. Dolayısıyla AKP’de bir değişiklik olacaksa ve bu değişiklik seçmen tercihlerine yansıması bekleniyorsa değişmesi gereken Tayyip Erdoğan’ın kendisidir. Ama onun da değişmeye niyeti pek yok. Dolayısıyla olası makyaj değişikliklerinin AKP’nin mukadder sonunu etkileyeceğini düşünmüyorum. Ya bir an önce Türkiye’yi erken seçime götürmeniz gerekir ya da aldığınız oya uygun şekilde daha yumuşak, daha kapsayıcı bir söyleme geçmeniz gerekir. 'Yerel seçimler geneli etkilemez’ yaklaşımının gerçekçi olmadığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Ünsal, Erdoğan’ın Irak ve Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki ziyaretlerine işaret ederek, ziyaretlerde "Kalkınma Projesi"nin gündeme geldiğini hatırlattı. Ünsal, "Hem ikinci parti olacaksınız hem de yaptığınız işler Türkiye’nin sınırlarının ötesinde bir takım etkiler yapacaksa o zaman doğrusu seçmenden tekrar güven oyu almaktır. Bu saatten sonra Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi artık yönetebileceği kanaatinde değilim" diye kaydetti.
CHP'YE NE SORUMLULUK DÜŞÜYOR?
Seçimlerde birinci parti olmanın CHP’ye yeni dönemde büyük sorumluluklar yüklediğini belirten Ünsal, şunları söyledi: "CHP’nin öncelikle Kürt sorunu gibi Türkiye’nin kuruluşundan bu yana devam eden problemleri çözmek konusunda bir irade geliştirip geliştirmeyeceğini zaman gösterecek. Tabi seçimlerin hemen akabinde Wan’da ortaya çıkan krize CHP’nin müdahalesi çok kıymetli bir şeydi. Ama savaş politikalarına karşı ne yapacağı asıl kritik olan meseledir. Suriye, Rojava konusunda ne yapacak, TSK’nin Güney Kurdistan’daki askeri hareketliliğine müdahale edebilecek mi? Bu seçmenin büyük bir sorumluluk yüklediği CHP’nin performansına bağlı" diye konuştu.
"CHP’nin Türkiye’nin sorunlarını kucaklayacak bir söyleme gitmesi lazım" diyen Ünsal, "CHP, birinci parti sorumluluğuna uygun olarak hem iktidarın Suriye ve Irak’taki Türkiye operasyonlarına hem de Kurdistan’daki operasyonlara dönük kuşatıcı bir bakış açısı ve dil kurması lazım. Bunları yapamazsa mevcut iktidarın tekrarına tanıklık edeceğiz" diye belirtti.
DEM PARTİ'NİN BAŞARISI
Ünsal, DEM Parti’nin seçimlerdeki başarısını da değerlendirdi. Ünsal, "Kurdistan’da yaşayan halk, kendi partisinin politik kararları ve tercihleri konusunda tereddütsüz arkasında durdu. Bundan önce de durmuştu. DEM Parti’nin Kurdistan özelinde çok başarılı bir sonuç aldığı ortada. Şırnak, Kars ve Bitlis gibi yerlerde büyük bir garnizon iradesi ortaya çıktı. Çünkü hem polis hem asker taşıyarak orada adeta halkımızın iradesine kayyım atandı. Ama herkes biliyor ki özellikle bu 3 kentteki seçim seçmenin tercihi değil, garnizonun tercihiyle ortaya çıkmış bir tablodur. Halk kendi iradesine sahip çıkma konusunda canlılığını devam ettirirse, iktidarın iradeye dokunmak isterken daha dikkatli adım atmasına yol açacaktır. Nitekim hem Mardin’de hem de Diyarbakır’da bunun bir denemesini yaptı” ifadelerini kullandı.
KÜRT SORUNU VE İMRALI
Hem AKP hem de CHP’nin siyasi kaderinin Kürt sorunu ve İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair atacakları adımlarla doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Ünsal, şöyle devam etti: "Sadece CHP değil, aslında AKP’nin de siyasi kaderi biraz Kürt meselesinde atacağı doğru adımla alakalı bir şey. Eğer AKP ön alıp bu süreçte İmralı’nın sürece daha müdahale edebileceği imkanların önünü açarsa bu Türkiye’nin de yararına olur. Tabi ki CHP’nin de bu konuda iktidarı bir şekilde inisiyatif almaya zorlaması lazım. İktidardan böyle bir inisiyatif gelişirse eğer bunu kınayan, engelleyen bir yerde durmaktan ziyade, bunu teşvik eden bir pozisyon alması gerekir. Çünkü artık birinci parti konumundadır CHP. Dolayısıyla Türkiye’nin meselelerini çözmekte asıl yetki ve hak sahibi kendileri."
MA / İbrahim Irmak