HABER MERKEZİ - Savaş politikalarına geri dönülmesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırılması ülkedeki krizleri daha da derinleştirdi.
Uluslararası güçlerin komplosuyla 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. Öcalan'dan, 25 Mart 2021'de kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı telefon görüşmesinden bu yana da kendisinden haber alınamıyor. Öcalan'ın avukatlarıyla görüştüğü son tarih ise 7 Ağustos 2019.
Tayip Erdoğan’ın başbakan olduğu 28 Aralık 2012’de yaptığı “Milli İstihbarat Teşkilatı, Kürt sorununa çözüm bulmak için Abdullah Öcalan’ı ziyaret ediyor” açıklamasıyla başlayan çözüm süreci, 22 Mart 2015’te Ukrayna dönüşü uçakta Cumhurbaşkanı olarak yaptığı konuşmayla birlikte son bulurken, Abdullah Öcalan üzerinde tecrit sürecin sonlandırılmasıyla birlikte ağırlaştı.
AKP iktidarının savaşta ve tecritte ısrarcı olması Türkiye halkları için birçok sorunu beraberinde getirdi. Türkiye’de ekonomik kriz derinleşirken, sosyal çürüme de etkisini arttırdı. Verilerle tecridin Türkiye’yi nasıl bir uçuruma sürüklediğini derledik. Verilerin daha net anlaşılabilmesi için Abdullah Öcalan ile görüşmelerin gerçekleştiği 2013-2015 yılları arasındaki istatistiklerle, tecridin başladığı 2021 ile günümüze kadar istatistikleri grafiklerle çıkardık.
SOSYAL ÇÜRÜME
Barış ortamının AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tabiriyle “buzdolabına” kaldırılmasıyla birlikte siyasi partilerden savaşı körükleyen, cinsiyetçi, ayrımcı ve tekçiliği öven açıklamalar gelmeye başladı. Bir yandan askeri sevkiyat ve saldırılar gerçekleştirilirken, bir yandan da siyasiler toplumu dizayn etmek için Kürt düşmanlığı üzerine bir dil geliştirdi. Yapılan her açıklamayla birlikte toplum daha kutuplaştırıldı. Bu durum toplumdaki sosyal çürümeye zemin hazırladı ve çocuğa yönelik istismar, işçi ölümleri, bireysel silahlanma ve kadın katliamları hızla arttı. Öyle ki görüşmelerin sürdüğü dönemde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; 2013 yılında çocukların cinsel istismarı suçuyla 17 bin 948 dosya açılırken, 2023’te bu sayı 40 bin 713 oldu.
Umut Vakfı verilerine göre; 2012 yılında Türkiye’de 338 bin 22 adet taşıma, 319 bin 37 adet bulundurma silah ruhsatı bulunurken, 2023 yılında yaklaşık 4 milyon ruhsatlı, 32 milyon ise ruhsatsız silah bulunduruldu.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, 2013 yılında iş cinayetlerinde bin 235 işçi hayatını kaybederken, 2023’te bin 932 işçi, 2024’ün ilk 3 ayında ise en az 425 işçi hayatını kaybetti.
Sosyal çürümenin kendisini gösterdiği bir diğer veri ise kadın katliamları oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre, 2013’te 237 kadın katledilirken, 2023’te 315 kadın katliamı ve 248 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. KCDP verilerine göre, 2024’ün ilk 3 ayında ise 92 kadın katliamı, 59 şüpheli kadın ölümü kayıtlara geçti.
Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve Kürt sorunun çözümsüzlüğünün bir başka sonucu da ekonomi. Görüşmelerin devam ettiği süreçte enflasyon, bütçe açığı, dolar kuru ve savaş harcamaları için Milli Savunma Bakanlığına ayrılan bütçeyi derledik.
DÖVİZ KURLARI
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile son temas 25 Mart 2021’de yapıldığı için dolar kuru istatistikleri söz konusu yılların 25 Mart’taki karşılığı baz alınmıştır. Buna göre görüşmelerin devam ettiği 25 Mart 2013’te dolar kuru 1,8 TL iken tecridin devam ettiği 25 Mart 2024’te ise 32,07 TL.
ENFLASYON
Savaş halinin bir diğer etkisi ise enflasyon oldu. Türkiye’de ürün fiyatları saatlik değişirken, TÜİK’in yaptığı Gelir Dağılımı İstatistikleri’nin hesaplandığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2013 yılı sonuçlarına göre, en yüksek gelire sahip olanların toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,6 iken, bu oran 2023 yılında yüzde 49,8 oldu. Yine TÜİK verilerine göre, 2013 yılında enflasyon yüzde 7,49 olurken, 2023 yılında yüzde 64,77, 2024’ün ilk 3 ayında ise yüzde 15,06 oldu.
TÜİK’in verilerinin gerçeği yansıtmadığını belirten akademisyenler 2016 yılında doktora tezi olarak başlayan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) kuruluşunu 2019 yılının ortalarında ilan ettiler ve ilk enflasyon verisini 2020’nin Eylül ayında yayımladılar. ENAG enflasyon verilerini 2021 yılı için yüzde 82,81, 2022 için yüzde 137,55, 2023 yılı için ise yüzde 127 olarak açıkladı.
SAVAŞ HARCAMALARI
Kürt sorununda ısrar eden AKP hükümeti savaşa sarıldıkça, savaşa ayrılan bütçe de giderek arttı. AKP iktidarı başta İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) olmak üzere yüzbinlerce savaş envanteri aldı. Sadece Milli Savunma Bakanlığı’na ayrılan bütçe bile 20,3 milyar TL’den 440 milyar 496 milyon 960 bin TL’ye yükseldi.
BÜTÇE AÇIĞI
Savaşa ayrılan bütçenin bir diğer yansıması ise bütçe açığı oldu. AKP iktidarının savaşta ısrar ettiği her yıl bütçe açığı giderek arttı. Öyle ki görüşmelerin başladığı 2013 yılında bütçe açığı 33 milyar 951 milyon olurken, 2023’te 1,37 trilyon oldu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan 2024-2026 Orta Vadeli Program’da (OVP) ise 2024 yılı için 2 trilyon 651 milyar 900 milyon TL’lik bir bütçe açığı öngörüldü.
TECRİT TOPLUMUN PSİKOLOJİSİNİ BOZDU
Tecridin başlamasıyla birlikte siyasilerin savaş söylemleri, tekçi anlayışının daha da yerleşmesi toplumun ruh sağlığını da etkiledi öyle ki bu durum tartışmalı TÜİK verilerine de yansıdı. TÜİK’in yayımladığı Yaşam Memnuniyeti Araştırması verilerine göre, 2013 yılında mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 59 iken, tecridin başladığı 2021 yılında yüzde 54,6, tecridin derinleştiği 2022 yılında ise yüzde 49,7 oldu.
Mutsuzluğun kendisini iyice gösterdiği, ekonomik krizin derinleştiği Türkiye'de doğal olarak dış göçler başladı. TÜİK’in ilk olarak 2016 yılında yayımladığı Uluslararası Göç İstatistikleri verilerine göre, 2016 yılında 177 bin 993 kişiyken son olarak yayımlanan 2022 yılı verilerine göre ise, 466 bin 914 kişi göç etti.
MA / Berivan Kutlu