SİNOP - Üzerinden 38 yıl geçen Çernobil nükleer felaketinin Karadeniz’de ölümlere yol açtığını belirten Sinop NKP Sözcüsü Murat Şahin, benzer bir santralin kentte yapılmak istendiğine işaret ederek, "Nükleer santral Sinop için bir felaket olacak" dedi.
Ukrayna'nın Pripyat kentinde bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nde yaşanan çekirdek erimesi ve çıkan yangınla atmosfere radyasyon sızıntısı olmasının ardından 38 yıl geçti. 26 Nisan 1986'da yaşanan olaydan sonra yüksek derecede nükleer serpinti bulutu o dönemki Sovyetler Birliği'nin batısı ile buradan Avrupa'ya ve Karadeniz üzerinden Türkiye'ye sürüklendi. 1986 yılından 2000 yılına kadar Belarus, Rusya ve Ukrayna'da ciddi olarak kirlenmiş bölgelerden toplam 350 bin 400 kişi tahliye edildi. Kaza sonrasında Ukrayna ve Belarus'ta su kaynakları kirlenirken, yine bu bölgelerde binlerce hayvan ölümü yaşandı. Doğrudan reaktörün rüzgarı altındaki dört kilometrekarelik çam ormanı kırmızımsı kahverengine dönüp öldü. Ukrayna'nın Narodychi Raion bölgesindeki çiftliklerde 1986'dan 1990'a kadar yaklaşık 350 hayvanın eksik veya fazla uzuvlar, eksik gözler, kafalar veya kaburgalar veya deforme kafatasları gibi büyük deformasyonlarla doğdu.
Daha sonrasında yapılan araştırmalara göre kaza nedeniyle 50 binden fazla kişinin kansere yakalanacağını ve bunların 25 bininin öleceğinin tahmini yapıldı. Greenpeace ise 200 binden fazla kişinin kaza nedeniyle kansere yakalanacağını açıkladı. Konuyla ilgili 2006'da Türk Tabipler Birliği de "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser" başlıklı raporunda, Çernobil nükleer reaktör kazası ile Karadeniz bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. Raporda özellikle Artvin Hopa’da kanser görülme sıklığı ile kanser nedeniyle ölümlerin, Türkiye’nin diğer coğrafi alanlarına göre daha fazla görülmesi olasılığının, araştırılmaya değer bir durum olduğu belirtildi. Raporda, elde edilebilen veriler ışığında, bölgede Çernobil nükleer kazası ile gerek kanser olgu sayıları, gerekse kanserden ölümlerle ilgili kanıta dayalı nedensel bir bağlantı kurmanın olanaklı olduğu ifade edildi.
TÜRKİYE'YE DE İKİ TANE İNŞA EDİLECEK
Türkiye'den kilometrelerce uzakta bulunan bir nükleer santralde yaşanan felaketin Türkiye'yi de bu kadar etkilediği ortadayken, Türkiye'de de 2 tane nükleer santral açılmak isteniyor. Mersin'de inşaatına devam edilen Akkuyu Nükleer Santrali ile yapım hazırlığında olan Sinop İnceburun Nükleer Santrali ekolojik tahribatın yanı sıra olası bir sızıntıda tüm coğrafyayı felakete sürükleyecek.
Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü Murat Şahin ile hem Çernobil'de yaşanan sızıntıyı hem de Sinop'ta yapılmak istenen nükleer santrali konuştuk.
KARADENİZ'DE KANSER VAKALARI
Çernobil felaketinin üzerinden 15 yıl geçtikten sonra etkilerinin Karadeniz bölgesinde görülmeye başlandığını söyleyen Şahin, 2006 sonrasında Sinop başta olmak üzere Karadeniz kentlerinde kanser vakalarında büyük bir yükseliş yaşandığını belirtti. Özellikle tiroit ve akciğer kanseri vakalarının yoğun görüldüğünü aktaran Şahin, "Bu insanlar kanserden hayatını kaybetti. Sinop Karadeniz'in en kuzeyinde olması nedeniyle en çok etkilenen yerlerden birisi oldu. Ancak diğer illerde halen etkilenmeye devam ediyor. Resmi olarak hiçbir kurum bu kanserlerin radyosyona bağlı kanser olduğuna dair bir açıklama ya da veri vermiyor. 2007 yıllarında Sinop'taki doktorlara bu durumu sorduğumuzda 'Biz onları açıklayamayız. Çoklu organ yetmezliği nedeniyle ölüm olarak veriyoruz' dediler. Hiçbir zaman devlet bunları açıklamadı ve açıklamıyor" dedi.
DAVA DANIŞTAY'DA
Akkuyu'yu inşa eden Rus şirket ile Sinop için de görüşüldüğünü kaydeden Şahin, Sinop halkının yıllardır verdiği mücadele ile bu santrali istemediğini belirtti. Santrale karşı açılan dava hakkında da bilgi veren Şahin, "Açılan davalarda bizim itirazlarımız dikkate alınmadan ilk derece mahkeme davamızı reddetti. Ardından Danıştay bu kararı bizim lehimize bozdu. Fakat yerel mahkeme tekrar davamızı reddetti. Son olarak ise Danıştay Daireler Kurulu bizim lehimize görüş bildirerek, dosyayı Danıştay 4'üncü Dairesi'ne gönderdi. Oradan karar bekliyoruz. Türkiye'nin sanki enerjiye ihtiyacı varmış gibi bir algı yaratılıyor. Ama özellikle Elektrik Mühendisleri Odası'nın yaptığı açıklamalara göre üretim tüketimin çok üstünde. Hükümet hem enerji bağımsızlığından söz edip, hem de Türkiye'de uranyum yatakları varmış gibi Rusya'ya enerji bağımlılığımızı arttıracak bir yol izliyor" diye belirtti.
EKOLOJİK TAHRİBAT
Bölgenin bir ekolojik yıkımla da karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Şahin, şöyle devam etti: "Nükleer santral yapılacak diye başlanan bölgede şimdiye kadar 1 milyona yakın ağaç kesildi. Bu ağaçların yeniden büyümesi için 50 yıl gerekiyor. Yine o bölgede doğal sit alanları, sulak alanlar ve koruma alanları var. ÇED raporunda da deniz suyunun ısınmasıyla ilgili maddeler vardı. Günde bir Kızılırmak kadar suyu alacaklar ve tekrar denize gönderecekler. Bu suyun 3 bin derece bile ısınmayacağını söylüyorlar. Ama 3 bin derecede ısınan suyu ne kadar soğutursanız soğutun Karadeniz zaten iç bir deniz olduğu için denizin sıcaklığı artacaktır. Denizin ısınması demek denizdeki ekolojik yaşamın yok olması demektir. Zaten Karadeniz'in 150-200 metre derinliğinde oksijen olmadığı için canlı yaşayamıyor. Geçim kaynağı balıkçılık olanlar zarar görecek. Hiç sızıntı olmasa dahi kendi ÇED raporlarında bile, 'nükleer santral çevresinde denize girilmesi, denize elinizin dahi değdirilmesi radyasyona maruz kalabilirsiniz' diye yazmışlar. Bu Sinop için bir felaket olacak."
'MÜCADELE EDECEĞİZ'
Şahin, "Çernobil Sinop'a kuş uçumu 9 bin kilometreden daha uzaktı. Fakat Sinop, İzmir'e, Hakkari'ye, Ankara'ya daha kısa bir mesafede bulunuyor. Bölge önemli iki noktaya santral yapılması bir felaket demek olur. Yine Sinop'ta santralin yapıldığı bölgenin konumuna bakınca tam şehrin girişine yapılıyor. Olası bir sızıntıda tahliye yapılmak istendiğinde insanlar santrale doğru gitmek zorunda kalacak. Sinop halkı olarak bu santrali yaptırmamaya kararlıyız. Sinop Çernobil olmasın diyoruz. Kazası olmasa bile Sinop için hiçbir faydası olmayan bu santrale karşı mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
MA / Tolga Güney