HABER MERKEZİ - Özgür Basın çalışanlarına dönük gözaltı ve baskılara karşı birçok kentte yapılan açıklamalarda, gazetecilerin değil, gazeteciliğin engellenmesinin suç olduğuna vurgu yapıldı.
İstanbul, Ankara ve Riha'da dün yapılan ev baskınlarında Özgür Basın çalışanı 9 kişinin gözaltına alınması ile Belçika'da Stêrk TV ve Medya Haber TV stüdyolarına yapılan baskınlar birçok kentte protesto edildi.
İSTANBUL
DİSK Basın-İş, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda gazeteci açıklamaya katıldı. Gazeteci Nezahat Doğan, siyasal iktidarın basını illegalize etmeye çalıştığını söyledi. Sınır ötesi operasyonlardan sonra basına baskı uygulandığını ifade eden Doğan, “Burada yayıncılık, gazeteciler ve hakikatleri sahada yansıtanlara yönelik saldırılar yapılmıştır. Bu saldırıların en başında da özgür basın çalışanları ve Kürt basını hedef alınıyor. Gazetecilik suç değil. Nerede yapılırsa yapılsın suç olamaz” diye belirtti. Doğan, "Ne kalemlerimiz yere düşecek ne kameralarımız karartılacak. Biz özgür basın olarak var olmaya devam edeceğiz” dedi.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, "Resmi ideoloji dışında habercilik bu topraklarda daima devletler tarafından hedef alınan bir şey oldu. Aslında eşitlik ve özgürlük mücadelesi verenlerin resmi ideoloji dışındakiler ağır saldırılara maruz kaldı. Son operasyonu ne Irak ziyaretinden ne yeni savaş politikalarından ne de kadın düşmanı politikalarından bağımsız olduğunu düşünmüyoruz. Yeni bir savaş hazırlığı var. Bu hazırlıkta en büyük darbe gerçeğin sesinden gelir. Bu anlamda da yeni savaş politikaları karşısında gerçeğin sesini kısmak için bu operasyonun yapıldığının farkındayız” dedi.
Dev Yapı-İş Genel Sekreteri Nihat Demir, iktidarın gazetecilere her zaman “düşman” olduğunu söyledi.
DİSK Basın-İş yöneticilerinden İzel Sezer, "Bu baskı politikalarının güncel gerekçeleri farklı olsa da değişmeyen tek şeyin iktidarların basını, gazetecilik faaliyetlerini, halkın haber alma hakkını sistematik olarak ihlal etmesi olduğunu görüyoruz” dedi.
Sezer, gazetecilerin 2 yıl önceki bir soruşturma kapsamında gözaltına alındığına işaret etti. Sezer, Belçika'daki polis baskınına da değinerek, “Avrupa'nın başkenti sayılan Belçika'nın Brüksel kentinde Stêrk Tv ve Medya Haber Tv stüdyolarına da polis gece yarısı baskın yaptı. Türkiye'yi andıran bu baskında yayın materyallerinin tahrip edildiği kamuoyuna yansıdı. Hem Türkiye'de hem de Avrupa'da basın kurumları ve gazetecilere yönelik baskınların Türkiye'nin Irak ve Suriye'ye yönelik olası askeri operasyona ilişkin diplomatik temasların yoğunlaştığı bir dönemde yaşanması dikkat çekici. Bu da ‘savaşta önce gerçekler öldürülür’ politikasına işaret etmektedir. Avrupa'da da Kürt basın kurumlarını hedef alan baskınlar yeni bir tehlikeyi de beraberinde getirmektedir” diye konuştu.
Sezer, “Kürt basın kurumlarını hedef alan bu baskın, Avrupa'nın ifade ve basın özgürlüğü normlarının bizzat Avrupa ülkeleri tarafından ihlal edildiğini göstermektedir" diye kaydetti. Gazeteciliğin engellenmesinin “suç” olduğunu vurgulayan Sezer, “Halkın haber alma hakkı, haber üretim süreci suç konusu yapılamaz. Anayasa, yasa ve Avrupa normları, gazetecilik faaliyetlerini değil, engellenmesini suç saymaktadır” dedi. Sezer, gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istedi.
ŞIRNEX
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex İl Örgütü, Özgür Basın emekçilerinin gözaltına alınmasını yaptığı açıklamayla protesto etti. DEM Parti Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan'ın yanı sıra çok sayıda kişi açıklamaya katıldı.
Açıklamada ilk olarak konuşan DEM Parti Şirnex İl Yöneticisi Cihat Basan, “İnkar ve savaş politikalarını esas alan iktidarı uyarıyoruz; Türkiye’nin kaynaklarını, Kürt düşmanlığı üzerinden bölgesel ve uluslararası güçlere peşkeş çekmeyin. Denediğiniz yol ve yöntemlerin tamamı iflas etmiştir. Yapılan saldırıları derhal durdurulması çağrısı yapıyor, özgür ve muhalif basınla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.
Ardından konuşan DEM Parti Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, “Özgür Basın emekçileri, toplumun rengini ve sesini gösteriyor. Basına yönelik saldırılarla toplumun sesi kısılmak isteniyor. Özgür Basın, büyük bedellerle bugünlere geldi. Gurbetelli Ersöz, Musa Anterlerden bu günlere büyük bedeller ödendi. Basına yönelik yapılan bugünkü saldırı demokratik yaşama yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı, demokratik siyaset ve Kürt halkının özgürlük duruşuna yönelik saldırıdır. Kürt halkı olarak bu saldırıyı sadece basına yönelik bir saldırı olarak görmüyoruz. İktidara, işgale karşı duran herkese karşı yapıldı” ifadelerini kullandı.
ADANA
DEM Parti Adana İl Örgütü, İnönü Parkı'nda yaptığı açıklamayla saldırılara tepki gösterdi. Kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri açıklamaya katıldı. DEM Parti İl Eşbaşkanı Helin Kaya, "Özgür Basın'a yönelik baskılar yeni saldırı konseptinin başlangıcıdır. Demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü alanlarında sözüm ona ilerici ve demokratik olarak lanse edilen Belçika ve diğer Avrupa ülkeleri, konu çıkarları olduğunda bu değerleri, Türkiye ve diğer ülkelerle yapılan pazarlıklar sonucu kolayca yok sayabilmekte, çiğneyebilmektedir" dedi.
Kaya, "Denediğiniz yol ve yöntemlerin tamamı iflas etmiştir, hiçbiri sonuç almamıştır, alamayacaktır da. Hazırlığını yaptığınız yeni saldırı ve katliam politikaları ve Kürt basınını susturma çabalarınız Türkiye’ye kaybettirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Türkiye toplumunun ve Kürt halkının 31 Mart seçim sonuçlarıyla verdiği 'normalleşme, çözüm, demokratikleşme' mesajlarını dikkate alarak bu saldırı ve imha aklından vazgeçin. Tarihte defalarca kez kanıtlandığı gibi çözümsüzlükte ısrar eden herkes aynı hüsranı ve akıbeti yaşamaktan kurtulamaz" sözlkeriyle iktidara seslendi.
İZMİR
İzmir'deki siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden birçok kişi DEM Parti önünde bir araya geldi. Açıklamada, "Özgür basın onurumuzdur, özel savaş politikaları son bulsun" pankartı açıldı. Açıklamada sık sık, "Özgür basın susturulamaz" ve "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganları atıldı.
DEM Parti İl Eşbaşkanı Vezan Karabulut, gözaltı ve saldırıların AKP-MHP iktidarının politikalarından bağımsız olmadığını söyledi. Karabulut, iktidarın kendine göre bir basın yaratmak istediğini belirtti. Karabulut, "Barış ve çözümü hedeflemeyen her türlü antidemokratik uygulamaların hepimize acı ve yoksulluk dışında verebileceği bir şeyin olmadığı tarih incelendiğinde görülecektir. Gözaltına alınan özgür basın çalışanları hemen serbest bırakılmalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile haber alma hakkına müdahaleye derhal son verilmelidir" dedi.
RIHA
DEM Parti Berecûk İlçe Örgütü, parti binası önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra Berecûk Belediye Eşbaşkanı Berivan İlkaya Manaz, ilçe yöneticileri ve belediye meclis üyeleri katıldı. Açıklamayı yapan İlçe
Yöneticisi Eyüp Timurçin, “31 Mart’ta gerçekleştirilen yerel yönetim seçimlerinde büyük bir yenilgi alan AKP-MHP iktidarı, yine zor ve baskı aygıtlarıyla iktidarını sürdürmeyi amaçlıyor. AKP-MHP iktidarı, her zaman olduğu gibi Kürt halkı başta olmak üzere muhaliflere yönelik yeni bir saldırı dalgasını başlatmış bulunuyor” dedi.
Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılar ile Özgür Basın’a dönük saldırıların birbirinden bağımsız olmadığını kaydeden Timurçin, “Yine iktidarın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partimizi hedef alması, bu saldırı dalgasının bütünlüklü emareleridir. Bu çerçevede tüm il ve ilçe örgütlerimiz, kentlerindeki Emek ve Demokrasi Güçleri ile de ortaklaşarak, iktidarın başta özgür basın çalışanlarına yönelik saldırıları olmak üzere bu saldırı dalgasını basın açıklamalarıyla protesto etmelidir” diye konuştu.
Açıklama, alkışlarla son buldu