İSTANBUL - Gazeteci İnci Hekimoğlu, Özgür Basın'a dönük operasyonlara dair, "Hukuk dışı uygulamaları gizlemek için medyayı susturmaya çalışıyorlar" dedi. İrfan Aktan ise, "Baskılara karşı Kürt medyası hiçbir zaman susmadı" dedi.
Özgür Basın çalışanlarına dönük İstanbul, Ankara, İstanbul ve Riha’da yapılan ev baskınlarında Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Enes Sezgin ile Saliha Aras, Yeşim Alıcı, Beste Argat Balcı, Şirin Ermiş, Doğan Kaynak ve Erdoğan Alayamut gözaltına alındı. Aynı zamanda Stêrk TV ve Medya Haber TV'nin Belçika'da bulunan stüdyolarına polis baskını düzenlendi.
Gazeteciler İnci Hekimoğlu ve İrfan Aktan, gazetecilere dönük baskıları değerlendirdi.
'İLK YAPTIKLARI ŞEY KÜRT MEDYASINI SUSTURMAK'
Gazeteci Hekimoğlu, "Türkiye’de iktidarlar ne zaman baskıyı artırmak istese, ne zaman kapsamlı bir sınır ötesi bir operasyona hazırlanacak olsa ilk yaptıkları şey Kürt medyasını susturmak oluyor” dedi. Hekimoğlu, iktidarın operasyonlar sırasında uyguladığı “zorbalığı, hukuk dışılığı gizlemek” amacıyla bu yola başvurduğunu söyledi. Hekimoğlu, "Çünkü sınır ötesi operasyonlar sınır ötesiyle kalmıyor. Sınır içinde de devam ettiği için olabilecek bütün hukuk dışı uygulamaları gizlemek, ön önlem almak için medyayı susturmaya çalışıyorlar. Bu aslında devletin bildik bileli vazgeçmediği uygulamasıdır” diye kaydetti.
Hekimoğlu, "İktidar seçim yenilgisini unutturmak, ‘terörü bitirme' zaferine dönüştürmek, yeniden milliyetçi dalgayı yükseltmek, bunun üzerinde yeni bir kutuplaşma yaratmak istiyor. Burada en büyük görev ana muhalefete ve bütün toplumsal muhalefete düşüyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önündeki önemli iki başlığı birden içeren (ekonomik kriz ve Kürt meselesi) sınav. Herkes açısından bu bir sınav. Umarım bu kez yeni kutuplaştırma, milliyetçi dalganın yükseltilmesine, nefret söylemine cesaretle karşı koyarlar ve bu sınavdan barış gazeteciliği galip çıkar” diye konuştu.
'KÜRT MEDYASI HİÇ SUSMADI'
Gazeteci Aktan ise, gazetecilere dönük operasyonların birbirinden bağımsız olmadığına işaret ederek, "Bana göre bu Erdoğan’ın Bağdat ve Kurdistan’daki temaslarından da bağımsız değil" dedi. "Bu baskının ve gözaltı furyasının yeni sürecin zorlu geçeceğinin işareti olarak okunması gerektiğini düşünüyorum” diyen Aktan, "Gazeteciler savaşta, barışta, toplumsal veya siyasal olaylarda, ekonomik krizlerde, doğal afetlerde... kısaca yaşanan her olayın ve olgunun vakanüvislerdir ve tarihe not düşerler” şeklinde konuştu.
Aktan, "Gazeteciler işlerini yaparken siyasi emellere alet edilerek, hedef alınmamalı ve artık bundan vazgeçilmeli. Gazetecileri cezaevlerine atarak, kanallarını kapatarak hakikati gizleyemezsiniz. Şiddeti teşvik etmediği, başkasının hakkını ihlal etmediği sürece gazeteciler bu şekilde terörize edilemez. Bu iktidar ve bu devlet 1990’lardan beri bunları sürdürüyor fakat Kürt medyası hiçbir zaman susmadı" ifadelerini kullandı.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
İktidarın Kürt basınına dönük baskıları karşısında "Özgür Basın etrafında kenetlenme" çağrısında bulunan Aktan, şöyle devam etti: "Mevzu bahis Kürt gazeteciler olunca dayanışma sesleri maalesef daha kısık, daha dar bir alanda ortaya çıkıyor. Ama bugün Kürt basınının maruz kaldığı baskılara karşı çıkmak için onlarla aynı noktada ve fikirde olmak gerekmiyor. Mevzu bahis olan ifade hürriyeti, gazetecilik mesleği, kamuoyunun haber alma hakkıdır. Gazeteciliğin herhangi bir şekilde kriminalize edilmesine karşı mesleki dayanışma çok önemlidir. Aksi takdirde yarın diğer muhalif medyaya bu baskı sürüp gidecek."