WAN - Kürt sorununun çözümünde muhatap olan Abdullah Öcalan için "eşit ve özgür" koşulların sağlanması gerektiğini belirten avukat Cemal Demir, birlikte verilecek mücadeleyle hem sorunun çözülebileceği hem de tecridin kaldırılabileceğini vurguladı.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit devam ediyor. Öcalan'dan, 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması amacıyla küresel düzeyde başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası da dünyanın dört bir yanında devam ediyor. Cezaevlerindeki tutsaklar, 4 Nisan'dan bu yana mahkemeleri boykot ederek, telefon ve aile görüşüne çıkmıyor.
Abdullah Öcalan ile 2008 ile 2011 yılları arasında 7 kez İmralı Adası’nda görüşme gerçekleştiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Cemal Demir, mutlak tecridi değerlendirdi.
‘İMRALI HUKUKU YUTAN BİR SİSTEMDİR’
Demir, İmralı'daki tecridin dünyada eşi benzerinin olmadığına vurgu yaptı. Demir, "Adaletsizlik, keyfilik ve zorbalık İmralı Cezaevi'nde yönetim biçimi olmuştur. Bu nedenle de hukuk çevrelerince ‘hukukun karadeliği’ olarak isimlendirilmiştir. Çünkü bu adadaki sistem, hukuku yutan ve yok eden bir sistemdir” diye konuştu.
'ÇÖZÜMÜN MİMARİ ÖCALAN'DIR'
Kürtlerin Abdullah Öcalan’ı Kürt sorununun demokratik çözümünün mimarı olarak gördüğünü belirten Demir, "Ünlü Kürt bilgesi Ehmedê Xanî’nin bir sözü var; ‘Bu zamanda herkes kendi duvarının mimarıdır.)' Kürt meselesinin çözümünde Kürt halkı kendisine Öcalan’ı mimar olarak belirlemiştir. Milyonlar onu siyasal mimar olarak dünyaya ilan etmiştir. Kürt halkının kamusal sembolü haline de gelmiştir. Dolayısıyla meselenin çözümünde muhatap alınması gereken de odur. Türk devlet aklı, gelinen aşamada Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümüne kapıyı kapattığı için tamamen güvenlikçi politikalara teslim olmuştur. Bunun bir sonucu olarak da tecrit uygulamasını sürdürerek, hatta bunu mutlak bir tecride dönüştürerek Sayın Öcalan’ın dış çevre ile irtibatını kesmektedir" diye konuştu.
‘EYLEMLER SES GETİRDİ’
Demir, tecridin kaldırılması ve Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle başlatılan eylem ve etkinliklere işaret ederek, "Kürt meselesinin çözümü noktasında elbette muhatap olanların da eşit ve özgür koşullarda bulunması gerekir. Bir tarafta Türkiye, diğer tarafta Kürt halkını temsilen Sayın Öcalan’ın olması gerekiyorsa; bu masada ‘eşitlik ve özgürlük’ olmazsa olmaz bir kuraldır. Türk tarafı çözüme yaklaşmayarak Ortadoğu’da krize ve kaosa, dört parça Kürdistan’da ve ülkede kan kaybına neden oluyor. Bundan kaynaklı birçok kesim tarafından birtakım eylem ve etkinlikler yapılmaktadır. Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemleri, Adalet Nöbeti eylemleri ve yapılan Özgürlük Yürüyüşü eylemleri de bu bağlamda yapılan eylemlerdir. Her 3 eylem de oldukça ses getiren eylemler oldu” ifadelerini kullandı.
'BİRLİKTE MÜCADELENİN' ÖNEMİ
Halkların birlikte mücadelesinin Kürt meselesinin demokratik çözümüne katkı sunacağını vurgulayan Demir, şunları söyledi: "Ayrıca faşizan ve hukuk dışı bir uygulama olan tecridi de ortadan kaldıracaktır. Adalet Nöbeti ve Özgürlük Yürüyüşü gibi sivil itaatsizlik eylemlerin yapılması meseleyi daha çok dünya gündemine sokacaktır. Diğer yandan uluslararası diplomatik ilişkiler geliştirilerek, ülkelerin meclis ve parlamentolarında tartışılmasının sağlanması için daha çok çalışılmalıdır."
MA / Hakan Yalçın