AMED - Amed Tiyatro Festivali konuklarından yazar Süreyya Karacabey, sanatçıların yasaklara karşı verdiği mücadeleye işaret ederek, “Ben o inada çok güveniyorum. O inat çok hükümet devirir” dedi.
Bu yıl 9'uncusu düzenlenen Amed Tiyatro Festivali devam ediyor. Amed Şehir Tiyatrosu’nun organize ettiği festival, 18 Nisan’da "Bi hebûna xwe, bi xwebûna xwe/Varlığınla, kimliğinle" şiarıyla start aldı. Festival, 27 Nisan’a kadar çeşitli oyun ve söyleşilerle devam edecek. Festivalin konuklarından yazar Doç. Dr. Süreyya Karacabey, festival ile tiyatro oyuncularına dönük baskılar ve buna karşı verilen mücadeleye dair konuştu.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden ihraç edilen isimlerden biri olan Karacabey, 31 Mart yerel seçim sonuçlarının ülkeye yansımasına işaret etti. Karacabey, "Ankara’dan geldim ve oraya bile buradaki değişim yansıdı. Çok sevindik. Bütün oyunları tek bir mekanda izliyorduk. Şimdi durmadan oradan oraya dolaşabiliyoruz. Amedli değilim, ama Amed’de mekanlar yeniden bizim duygusunu ben bile yaşadım. Uzun zamandan sonra ilk defa belediye binasına girdik. Eskiden o belediyede de çalışmalarım vardı" diye kaydetti.
‘SANATÇILARIN İNADINA GÜVENİYORUM’
AKP iktidarı döneminde özellikle Kürt tiyatrosuna yönelik baskılara değinen Karacabey, tiyatro oyuncularının desteksiz kalmasından dolayı zorlandığını belirtti. Karacabey, sanatın iktidar için "lüks" hale geldiğini ve bunun bedelinin ise sanat yapmak isteyenlere ödetildiğini kaydetti. Karacabey, “Ama garip bir biçimde bir inat var. Yani vazgeçmiyorlar. Belediyeye kayyım atandı, kapı dışarı edildiler. Vazgeçtiler mi? Aradan zaman geçti başka mekan tuttular. Gerçek anlamda sanatla uğraşan insanların bir inadı var ve ben o inada çok güveniyorum. O inat çok hükümet devirir. Onların (iktidar) başa çıkabileceği bir şey değil. Yani binlerce yıldır bu insanların kendisini ifade etmesi, bir halkla duygularını, düşüncelerini paylaşması… Bu elimizden alınabilecek bir şey değil. Zor ve sıkıntı var elbet ama yenilgi asla" diye konuştu.
KÜRT TİYATROCULARININ DİRENİŞİ
Bir konuda ısrar etmenin sonuç getirdiğine vurgu yapan Karacabey, "Haklılığınızdan emin olduğunuzda, vicdanınız rahat olduğunda, karşınızdakinin zalim ve hiçbir hukuka uymadığından emin olduğunuzda en ufak bir çekingeniz olmuyor. Bu çocuklar neyden korkacak ki? Kürtçe oyun yaptıkları için geçen festivalde kapının önünde polisler dolaşıyordu. İçeride oynanan oyun Türkçe, İngilizce, Fransızca olsa sorun olmayacak. Bunu gördüğünüzde siz de bileniyorsunuz. Böyle bir şeye geçit vermemek ya da bir biçimde onların dediği formda geri çekilmemek için insan her şeyi yapar. Bence tamamıyla bütün bu zorbalıklar hepimizi kışkırtıyor. Final bence onların olacak, direnecekler ve kimse onların oyun oynama hakkını elinden alamayacak. Hiçbir yerde de alamadılar zaten” ifadelerini kullandı.
ANADİLDE SANATIN ÖNEMİ
Karacabey, anadilde sanat yapmanın önemine işaret ederek, bunun her bir toplumun en temel hakkı olduğunu vurguladı. Karacabey, "Ananızın dilini yaymak, okumak ve aynı dili kullananlarla paylaşmak... Bunun önüne koyabileceğimiz herhangi bir yasağın hiçbir karşılığı olmadığı için başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Yasaklıyorlar, baskı yapıyorlar, ama genel olanın vicdanında da iyi bir izlenim bırakmıyor ki. Bu önemli. Çünkü dil, bir hafızayı, geçmiş yaşantıları, hikayeleri, türküleri, ninnileri taşıyor. Tiyatro da bunların en temel taşıyıcı kolonlarından biri” dedi.
Karacabey, Avrupa ülkelerinde de bir dönem farklı dillerin yasaklandığına işaret ederek, "Özellikle çok dilli, çok kültürlü ülkelerde bu çok zalimce oldu, kırıcı oldu. Halkları yok eden şeye dönüştü. Ben Türkçeyle doğmuş biriyim. Bana ne faydası olduğunu da anlıyor değilim. Benim anneannem Oset’ti. Osetçeyi de, Kürtçeyi de duyayım, onların şarkılarını da dinleyeyim isterdim. Dolayısıyla o tek tipleştirme mantığında bir gelecek bulanların elinde derin bir hayal kırıklığından başka bir şey kalmayacak. Birinin anadili yahu! Bununla ilgili bir tartışmayı bile anlamsız bulmak gerekiyor. O dilin taşıyıcıları o belleği taşımak zorunda. Çünkü o dile ve kendi kültürlerine karşı sorumlulukları var.”
‘YASAKLANAN OYUNLARA SAHİPLENMELİYİZ'
Bazı Kürtçe oyunların yasaklanmasını da değerlendiren Karacabey, şöyle devam etti: "Türkiye’nin başka yerlerinde oynanmasına yasak konulan oyunların Amed Tiyatro Festivali’nde oynandığını görüyoruz. Oyunları yasaklayanların aklı her dönemde aynı. Ama bizim o yasaklanan oyunlara sahip çıkmamız gerekiyor."
MA / Rukiye Adıgüzel