RIHA - Kuzey ve Doğu Suriye'deki yeni yaşam inşasını anlatan Özerk Yönetim Genel Meclisi Eşbaşkanı Ferîd Etî, Ortadoğu'da derinleşen sorun ve çatışmaların Demokratik Ulus perspektifiyle çözülebileceğini vurguladı.
Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası kendi kendilerini yönetmeye başlayan Kürtler, “Rojava Devrimi” olarak tarihe geçen direnişin ardından bölgedeki halklar ile birlikte yeni bir yaşamın inşa sürecini başlattı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ulus paradigmasıyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi. Paradigmaya esaslı köylerde komünler, şehirlerde de meclisler oluşturuldu. Halkların doğrudan yönetime katıldığı sistemin inşasıyla, farklılıklar kendi kimlik, kültür ve dilleriyle yönetime dahil oldu.
Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik paradigma ışığında yeni yaşamın filizlendiği ve her geçen gün büyüyerek geliştiği Kuzey ve Doğu Suriye’de, eğitimden sağlığa, sanattan kültüre bir çok adım atıldı. Türkiye’nin saldırılarına rağmen Demokratik Ulus paradigmasının ete kemiğe büründüğü Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa süreci, hız kesmeden devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Genel Meclisi Eşbaşkanı Ferîd Etî, bölgedeki yönetim modelini ve sorunlara çözüm gücünü Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
EŞİT VE BİRLİKTE YAŞAM
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden önce Kürtlerin bölgede kimliksiz olarak yaşadığını hatırlatan Etî, “Rojava Devrimi” ile birlikte tüm halklar ile birlikte eşit ve birlikte bir yaşamı inşa ettiklerini söyledi. Toplumsal alanda birçok çalışmanın yapıldığını kaydeden Etî, “Kuzey ve Doğu Suriye halkları Rojava Devrimi'nin ardından, Türkmen, Kürt, Arap ve Süryaniler olarak birlikte yaşamın inşasına başladı. Önce Kürt halkının Suriye devleti içerisinde bir kimliği bile yoktu. Kürtler kendi geleceklerini kendileri belirledi. Artık kimsenin bir gelecek biçmesine izin vermedi. İnşa sürecinde de hiçbir ayrım yapmadan tüm halkların eşit temsiline dayanan Demokratik Ulus’u esas alan yönetim anlayışıyla birlikte yaşamı inşa ettik. Ardından da hem sağlıkta, hem eğitimde hem de toplumsal diğer alanlarda kurumlar inşa ettik” dedi.
Saldırılara rağmen inşa sürecinin hız kesmeden devam ettiğini belirten Etî, şöyle devam etti: “Türkiye ve DAÎŞ’in saldırılarına rağmen inşa sürecine hiç ara vermeden çalışmalarımızı devam ettirdik. Bu süreçte de halklarımıza birçok saldırı yapıldı. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye halkları bu saldırılar karşısında öz savunmalarını sağlayarak, boyun eğmedi. Demokratik Ulus paradigması ekseninde bölgedeki birçok sorun çözüldü. Örneğin kadınların temsil sorunu vardı. Kadın özgür değilse, toplumda özgür olmaz. Erkek egemen zihniyete karşı kadın özgürlükçü paradigmayla, kadınlar her alanda öncülük ediyor. Ulus devlet anlayışında bir halk diğer bir halkın üzerinde egemenlik kurarak kendini var ediyor, bu da köklü sorunların ve çatışmaların yaşanmasına neden oluyor. Demokratik Ulus paradigmasıyla tüm halkların eşit ve kendi kimlikleriyle temsil edilmesi, bu sorunu da ortadan kaldırdı. Bu nedenle sadece Kuzey ve Doğu Suriye’de değil tüm Ortadoğu’da yüz yıllardır devam eden sorun ve çatışmaların tek çözümü Demokratik Ulus paradigmasıdır. Eğer bu paradigma Ortadoğu’ya yayılırsa sorun ve çatışmalar da sona erer.”
TOPLUM SÖZLEŞMESİYLE YÖNETİM
Bölgede geliştirilen yönetim anlayışı hakkında bilgi veren Etî, “Kuzey ve Doğu Suriye’de Cizîr, Derêzor, Firat, Efrîn, Şehba, Minbîç, Reqa’da kantonlar var. Bu kantonlarda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Genel Meclisine bağlı. 2023 yılının sonlarına doğru kabul edilen toplum sözleşmesiyle birlikte Kuzey ve Doğu Suriye’nin yönetim anlayışı da şekillendi. Toplum sözleşmesiyle birlikte, hem hukuk hem de toplumsal diğer alanlarda değişim ve ilerlemeler kaydedildi. Komünlerden başlayan yönetim anlayışını benimsiyoruz. Her köy ve mezrada bir komün kuruluyor. O komünde kararlar alınıyor. O köy ya da mezrada yaşayan herkes o komünün bir üyesi sayılıyor aynı zamanda. Kuzey ve Doğu Suriye’de toplamda 2 binden fazla komün bulunuyor. Komünlerin ardından her belde de meclisler bulunuyor. En küçük beldede bir meclisin kurulması için en az 10 bin nüfusa sahip olması gerekiyor. Burada aynı şekilde beldeye ait kararlar alınıyor ve özgün çalışmalar yapılıyor. Beldelerin ardından yine ilçelerde de meclisler bulunuyor. Burada da aynı şekilde ilçeye ait özgün kararlar alınıyor” şeklinde konuştu.
‘HALK SAHİPLENDİ’
Kuzey ve Doğu Suriye’de geliştirilen yönetim anlayışının halk tarafından da sahiplendiğini aktaran Etî, “Bu sistemle Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halkların sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Demokratik Ulus anlayışıyla tüm halkların kendini temsil etmesi ve irade olmasını sağlıyoruz. Tek dil, kültür ve millet, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının sorunlarını çözmez. Burada inşa edilen Demokratik Ulus sistemi, aynı zamanda Suriye’nin yüzyıllardır süre gelen sorunları için de bir çözüm. Bu proje halk tarafından da büyük bir ilgi görüyor. Bunu halkın komün ve meclislere katılımında da görüyoruz. Ulus devlet, halkın sorunlarını çözmez. Halkı savunmasız bırakır, halkı devlete muhtaç eder, ancak muhtaç ettiği devletten hiçbir yardım almaz. Ancak Demokratik Ulus anlayışıyla her birey kendi öz savunmasını sağlayarak kendisini bir irade olarak temsil ediyor” ifadelerini kullandı.
Toplum sözleşmesiyle birlikte halkın sorunlarının çözüme kavuşacağı ve eksiklerin tamamlanacağını da dile getiren Etî, nedeninin de masa başı değil halkın katılımıyla hazırlanan bir sözleşme olmasından kaynaklandığını belirtti. Etî, bu sözleşmeyle, savunma, güvenlik, eğitim, hukuk ve her alandaki ihtiyaçların ve sorunların giderilmenin hedeflendiğini belirtti.
MA / Mahmut Altıntaş