HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatları, İmralı tecridini Avrupa Konseyi yetkilileriyle görüştü. DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, AK, AB ve AİHM’e “Bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz” diyerek, harekete geçme çağrısı yaptı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yeğeni Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ömer Öcalan ile Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol, İmralı tecridine dair Avrupa Konseyi yetkilileriyle görüştü. Görüşmelerin ardından Abdullah Öcalan’ın aile ve avukatları basın toplantısı düzenledi.
‘İMRALI’NIN ŞARTLARI ROBEN’DEN DAHA AĞIR’
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol, İmralı Adası’na 37 aydır kimsenin gitmesine izin verilmediğini ifade ederek, tecrit şartlarının Roben Adası’ndan daha ağır olduğunu söyledi. İmralı’da tecrit sisteminin mutlak iletişimsizlik haliyle sürdürüldüğünü dile getiren Erol, avukatlarının 2011 yılından bu yana Abdullah Öcalan ile görüşmesinin engellendiğini aktardı. Erol, 2019 yılında tutsakların açlık grevi eylemleri sonucu avukatların 5 görüşme gerçekleştirdiğini ancak 13 yıldır avukatlara görüş yasağının sürdüğünü söyledi.
‘TECRİT POLİTİK KARARA DAYANIYOR’
İmralı’da aile görüşünün de engellendiğine dikkat çeken Erol, “2021 Nisan’da aileler kısa bir görüşme yapıldı. Bu İmralı ile yapılan son temas oldu. O tarihten bu yana mutlak iletişimsizlik altında tutuluyorlar” dedi. İmralı tecridinin hukuki bir dayanağının olmadığını ifade eden Erol, “Bu tecridin politik ve idari bir karara dayandığını biliyoruz. Tecridin Sayın Öcalan şahsında Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümüne karşı uygulandığını biliyoruz” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN AİHM PRATİĞİ İMRALI’DA BAŞLADI’
Türkiye’nin AİHM kararlarını tanımama pratiğinin de İmralı’da başladığını vurgulayan Erol, “AİHM Türkiye’den şartlı tahliye mekanizmasının oluşturulmasını istedi. Türkiye bu kararı hiçbir zaman uygulamadı, uygulamayı reddetti. Türkiye ve üyesi olduğu Avrupa Konseyi sınırlarında bir cezaevine, İmralı Cezaevi’ne çok uzun yıllardır, aile, avukatlar ve hiç kimsenin girmesine izin verilmiyor. Hiçbir haber alınamıyor. Bu haliyle İmralı Cezaevi gerçek anlamda hukuksal bir kara deliktir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Denetim ve Yargı Organlarının hukuksal bir kara deliği görmezden gelen tutumu, Türkiye’de benzer mekan ve uygulamaların yaygınlaşmasına zemin sunuyor” şeklinde konuştu.
AİHM 13 YILDIR AVUKAT ENGELİNE DAİR KARAR VERMEDİ!
27 Temmuz 2011’de başlayan avukat görüş engelini AİHM’e taşıdıklarını ancak 13 yıldır sonuçlanmadığını söyleyen Erol, “13 yıl bu başvurunun sürüncemede bırakılmasını nasıl açıklayabiliriz. Hukuksal bir kara deliğin varlığına, politik ve diplomatik gerekçelerle bu denli uzun süre göz yumarsanız, onların kendini çoğaltarak, yayarak büyüdüklerine tanıklık edersiniz” ifadelerini kullandı.
Erol, bu uygulamalara karşı İmralı’da genişletilmiş denetim mekanizmasının açılması gerektiğinin altını çizdi.
ÖCALAN: DÜNYANIN NERESİNDE BÖYLE BİR TECRİT VAR?
DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan, Türkiye’de hukuki sorunların yansıma merkezinin cezaevleri olduğunun altını çizdi. Türkiye’de keyfi uygulamaların hukukun yerini aldığını dile getiren Öcalan, “İmralı Ada Hapishanesini düşünün, ailesi yaklaşık 4 yıldır yakınını ziyaret edemiyor. Aile olarak hukuktan ve yasalardan doğan tüm haklarımız gasp edilmiştir. Hem milletvekili hem Sayın Öcalan’ın yeğeniyim; dünyanın neresinde böyle bir uygulama var? Dünyanın hangi hapishanesinde böyle bir tecrit var? Sayın Öcalan ve arkadaşların uygulanan bu durum işkence değil midir?” diye sordu.
‘BU KANUNSUZLUĞU DURDURABİLİRSİNİZ’
Öcalan, İmralı’daki uygulamaların Türkiye’nin her tarafında uygulandığını ifade ederek, şu çağrıda bulundu: “Yıllardır Avrupa Konseyi önünde nöbet tutan bir halk var. Avrupa Konseyi içerisinde ne kadar görünüyor, ne kadar duyuluyor bilemiyoruz. Ne zamana kadar sessiz kalınacak, görünmezlikten gelinecek? Talepler meşrudur, insan haklarını savunanlar nöbettedir. Uluslararası kurumlara, insan haklarını savunan kurumlara, Avrupa Konseyi’ne, Avrupa Parlamentosu’na ve AİHM’e çağrıda bulunuyoruz. Türkiye’nin İmralı’da uyguladığı bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz. Bu noktada sorumluluk alabilirsiniz. Bu kurumların asli görevi de insan haklarını savunmak ve haksızlıklar önünde durmaktır. Aynı zamanda bu değerler, Avrupa’nın değerleridir, Avrupa dışında da insan hakları değerlerini savunmalılar.”
Öcalan, tecride karşı mücadelelerine devam edeceklerini vurgulayarak, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye karşı sorumluluğunu yerine getirmeye davet etti.
'AVRUPA’NIN SESSİZLİĞİ SON BULMALI'
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi Kostis Efstathiou, Abdullah Öcalan’ın tutsaklık koşullarının insanlık dışı olduğunu ve evrensel insan haklarının çiğnendiğini ifade etti. Efstathiou, Türkiye'nin demokrasiden uzak olduğunu, bu durumun insan haklarıyla bağdaşmadığını söyledi. Kostis Efstathiou, “Ne yazık ki Türkiye insan hakları ihlali ve kötü muamele konusunda dünyadaki ilk 3 şampiyon ülkeden biri konumunda. Rusya, Azerbaycan ve Türkiye ilk 3 sırada. Ben halen Sayın Abdullah Öcalan'ın İmralı Adası'nda uzun yıllardır tecrit altında tutsak edilmesini anlayamıyorum. Özellikle son 2 buçuk yıldır kendisinin sağlığı ve durumuna ilişkin hiçbir haber alınamaması, akıl alır gibi değildir. Nedenini çok iyi biliyorum ama bu gerekçenin benim için hiç bir geçerliliği yoktur" diye belirtti.
AKPM üyesi Efstathiou, Avrupa'nın İmralı tecridinde sessizliğini bozması gerektiği çağrısı yaparak, “Avrupa'nın bu duruma ilişkin sessizliği son bulmalıdır. Bu hepimiz için ve Avrupa'nın daha iyi olabilmesi için bir sınavdır. İnsan hakları ve demokrasiye saygı duyulmasının sınavını, Sayın Öcalan'a, Yunan, Kürt halkına veya tüm insanlığa yönelik kötü muamelenin önüne geçerek vereceğiz” dedi.