HABER MERKEZİ - Şengal Özerk Yönetim Eşbaşkanı Riham Hesen, Türkiye'nin stratejik planlarla bölgede varlığını kalıcı hale getirmek istediğini ve "Osmanlı hayali" kurduğuna işaret ederek, “Bu hayal gerçekleşmeyecek" dedi.
Türkiye, KDP’nin desteğiyle Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine başlattığı saldırıları yeni işgallerle sürdürmek istiyor. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Genelkurmay Başkanı Metin Gürak, Bağdat ve Hewlêr arasında mekik dokudu. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da seçim öncesi yeni işgaller için mesajlar verdi. Bölgeyi yakından takip eden uzmanlar, Türkiye'nin Gare, Zap, Metina ve Avaşin'e yönelik yeni ve kapsamlı bir saldırı hazırlığı yaptığını belirtiyor. Türkiye'nin aynı hedefi doğrultusunda Musul, Kerkük ve Ninnova Ovası hattında da bir takım hazırlıklar yaptığı ifade ediliyor. Şengal Özerk Yönetimi Eşbaşkanı Riham Hesen, Türkiye-Irak bölgeye yönelik saldırı hazırlığı ve yayımlanan ortak bildiri ile yaşanan gelişmeleri, Şengal’in olası saldırılara karşı hazırlıklarını değerlendirdi.
Şengal Özerk Yönetim Eşbaşkanı Riham Hesen
ÊZIDÎLERİN MÜCADELESİ
Bölgede uzun yıllardır soluksuz bir şekilde verilen mücadele sayesinde Êzidîlerin bölgedeki varlığını sürdürdüğünü dile getiren Eşbaşkan Riham Hesen, "Türk devleti özgürlük hareketine karşı bir savaş başlattı. Ancak bu savaş sadece iki taraflı bir savaş değil, bu savaş Kürt halkının özgürlük talebine yöneliktir. Bu savaşta ısrar eden ve savaşı ısrarla Kürt halkına dayatan egemen güçler, yaşamın her alanına bu savaşı yaymak istiyorlar. Savaş alanlarını genişletmek istiyorlar. Ancak özgürlük hareketi bugün özgürlük mücadelesinin öncülüğünü yapıyor. Sadece Şengal de değil, Kürdistan'ın dört parçası da demokratik ulus paradigmasının vücut bulması için mücadele ediyor. Halen günümüzde bu sistemin inşası için ciddi bedeller ödeniyor. Ancak biz şunu biliyoruz ki özgürlüğün gücü halkın kendisidir" dedi.
'OSMANLI HAYALİ GERÇEKLEŞMEYECEK'
NATO'nun Türkiye'nin yeni operasyon hazırlıklarına destek verdiğini vurgulayan Hesen, "Türk devletinin Kürt halkına karşı başlattığı bu savaş, bir kimlik, inanç kırımıdır. Êzidîlere dönük gerçekleştirilen 74 ferman da Êzidî toplumunun inancına, kimliğine ve kültürüne yönelikti. Ancak Êzidî toplumu bu saldırılara rağmen her zaman dilini, inancını ve kültürünü korudu. Bugün hazırlıkları yapılan savaşta Türk devleti yalnız başına hareket etmiyor. Birçok devlet ve bazı Kürtler de savaşta destek veriyor. Türk devleti bu savaşı tek başına yapamaz ve yürütemez. Demokrasiyi dilinden düşüremeyen NATO bugün Türkiye'ye savaşta güç veriyor. Bugün Türk devletine bu destek verilmeseydi Türk devleti Kurdistan dağlarını bu kadar bombalayamazdı. Kürt halkının öncülerini, komutanlarını şehit edemezdi. Osmanlı'nın torunları tarihte olduğu gibi şimdide de bir kez daha Kürde karşı katliam yapmak istiyor. Ancak bunu öyle kolay gerçekleştiremezler. Çünkü Kürt halkı artık örgütlü ve kimsenin yardımı ve desteğini olmadan tek başına onlara karşı mücadele etmiş ve halen de mücadele ediyor" diye belirtti.
'ROJAVA'YA KADAR GİTMEK İSTİYOR'
Bölgeye yönelik saldırıların getireceği tehlikelere dikkati çeken Hesen,"Türkiye şimdi Başika tarafında birliklerini konuşlandırıyor ve Şengal'e bu hat üzerinden ulaşmak istiyor. Bu hat stratejik bir hattır. Bu hat üzerinden Rojava ve Halep'e kadar gitmek istiyor. Türk devletinin savaş hazırlıkları büyük tehlikeleri de beraberinde getirecektir. Erdoğan her konuşmasında Kürt halkına karşı büyük bir savaş başlatacağını açıkça söylüyor. Birkaç yıl önce, Güney Kürdistan bölgesine saldırı başlatan Erdoğan, 'Kürt özgürlük hareketini bir ay içinde temizleyeceğiz' demişti. Ancak 3 yıl oldu ve durum ortada. Çünkü bu hareketin arkasında bir halk gerçekliği var. Öyle kolay kolay bitiremezsiniz. Korkuyu halkın yüreğine ekmek istedi ancak başarılı sonuç alamadı. Üç yıldır Zap, Metina ve Avaşin'de hayalleri gerçekleşmedi. Bir asır sonra bile bu hayal gerçekleşmeyecek. Özgürlük talep eden bir halkın önünde kimse duramaz ve dayanamaz. Bu halk giydirilen kölelik elbiselerini çoktan yırtıp attı. Bu elbiseleri artık kimse bu halka giydiremeyecektir" diye konuştu.
'IRAK BİR SOFRADIR’
Türkiye'nin KDP'yle, İran'ın da Haşdi Şabi güçleriyle bölgede varlığını sürdürmek istediğini ifade eden Hesen, "Başlatılacak bu savaşa karşı en güçlü şey Kürt mücadelesi ve örgütlenmesidir. Halkın tutumu ve varlığı bu savaşı irade gücüyle bozguna uğratabilecektir. DAİŞ Şengal'e saldırdığında Bağdat ve Hewlêr Hükümeti Türkiye ile müttefik ve ortak olmuşlardı. Ancak bu toplumun verdiği mücadele içi boş olan bu ittifakı yerle bir etti. Şengal'e karşı yaptıkları ittifak onların egemen olduklarının göstergesidir. Bugüne kadar pek çok farklı yoldan hedeflerine ulaşmaya çalıştılar ama burası üzerinde kurdukları amaçlarına ve hedeflere ulaşamadılar. Halkın gücü onların çıkarttığı yasalardan üstündür. Daha önce Irak ile diğer komşu ülkeler arasında çok toplantılar yapılıyordu. Bu da Irak hükümeti üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Bir tarafta İran ve Türkiye var. Türkiye KDP aracılığıyla ve İran'da Haşdi Şabi aracılığıyla varlığını burada kalıcı hale getirmek istiyor. Bu durum Irak'ı da etkiliyor. Tarihten bugüne kadar Irak her zaman Ortadoğu'daki sorunların merkezi olmuştur. Hakim devletler burayı her zaman savaş alanı haline getirmişlerdir. Bu nedenle Irak'ın konumu stratejik bir konumdur. Irak bir yemek sofrası gibi ve herkes o sofradan payına düşeni almak istiyor" diye belirtti.
‘PLANDA ŞENGAL DE VAR'
Irak ve Türkiye'nin ortak açıklamaları ardından Şengal'e ziyaretlerin arttığını belirten Hesen, şöyle devam etti: "Türkiye her zaman Irak'ı tehdit ediyor. Bundan önce de su sorunu üzerinden tehdit edip Irak'ı kendi kontrolü altına almak istiyordu. Son görüşmeden sonra Sudan'ı ziyaret ettiler. Ardından Irak Devlet Başkanı'nın Şengal ziyareti gerçekleşti. Şengal'e yaptıkları bu ziyaret, Türkiye ile ortaklaşa yaptıkları plandan bağımsız değildir. Bu ittifak planında Şengal de var. Bir plan hazırladılar ve şimdi o plana göre hareket ediyorlar."
‘ÇÖZÜM: DEMOKRATİK PARADİGMA'
Türkiye'nin saldırılarına karşı devrimci bir halk savaşına ihtiyaç olduğunu sözlerine ekleyen Hasen, şunları ifade etti: "Bu görüşmelerin ardından Ninova'nın ileri gelenleri de Şengal'e gelip temaslarda bulundular. Ziyaret adı altında bir takım planlar yapılıyor. Bu ziyaretlerde aşiretlerle de bir toplantı yapıldı. Ardından bir açıklama yaptılar ve 9 Ekim'deki anlaşmanın ihtiyaç olduğunu söylediler ve bir kez daha 9 Ekim anlaşmasını gündeme getirdiler. Irak her zaman söylediği şeyde ısrar ediyor. Irak hükümeti Şengal'i de bu ittifakın bir parçası yapmak istiyor ve işgal etmek istiyor. Irak açıkça onlarla aynı fikirde olduğumu söylemiyor ve bunu hiçbir şekilde de kabul etmiyor. Onların taleplerini kabul etmiyor ancak Türk devletinin saldırılarına karşı daima sessiz kalıyor. Bu plana karşı devrimci halk savaşının örgütlenmesi gerekiyor. Devrimci halk savaşının çizgisi meşru müdafaa çizgisine dayanmalıdır. Artık varlık ve yokluğun ortasındayız. Ya var olacağız, ya da yok olacağız. Bu çok pahalıya mal olacak ama pes etmeyeceğiz. Zaman verilen bu mücadeleye sahip çıkma zamanıdır. Her devlet kendi çıkarları için hareket ediyor. Bizler de çıkarlarımız için mücadele etmeli ve bizim en büyük kazanımımızın birliğimiz olduğunu bilmeliyiz. Bizim başka bir yolumuz yok, bu yol özgürlüğün yoludur, bu yol Sayın Öcalan'ın yürüdüğü yoldur. Mücadelemizi bu doğrultuda sürdürmemiz gerekiyor. Çözüm, örgütlülüğümüz ve demokratik paradigmadır. Bu yozlaşmış ittifaklara karşı direniş deneyimlerimizle karşılık vereceğiz."