BEDLÎS - Bedlîs merkezde yaşanan seçim usulsüzlüklerini değerlendiren DEM Parti Milletvekili Kamuran Tanhan, yaptıkları itirazların reddedilmemesini "yargı eliyle yapılan darbe" olarak nitelendirdi.
Asker ve polislerin seçmen olarak taşındığı Bedlîs merkezde AKP’ye 8 bin 900, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) 8 bin 702 oy kaydedildi. Taşımalı seçmenlere rağmen aradaki fark 198 oy olarak gösterilirken, sonuçları tersine çevirecek 2 bin 18 oy geçersiz sayıldı. DEM Parti Bedlîs İl Örgütü'nün tüm oyların yeniden sayılması için İlçe ve İl Seçim Kurulu'na yaptığı başvuru ise reddedildi. DEM Parti ardından bugün Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurdu. İtiraz sürecinde mazbatalarının verilmemesi gerekirken, itiraz süreci devam ettiği halde mazbata AKP adayı Nesrullah Tanğlay'a verildi.
Yaşananları değerlendiren DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan, AKP’nin özellikle Kurdistan’da bazı yerleri özel olarak seçtiğine dikkati çekti. Tanhan, “Bunlar en başında taşımalı asker ve polislerin getirtilmesi oldu. Ardından bunların üzerinden neticeye gidilmesi ve seçimlerin gasp edilmesi düşünüldü. Aslında kayyım rejiminin farklı bir versiyonu uygulanmaya çalışıldı. Kısmen de AKP eliyle bu başarıldı” dedi.
ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Seçim öncesinde AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Bedlîs ziyaretine değinen Tanhan, “Bedlîs özelinde özellikle genel seçimlerden hemen sonra AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, buraya yaptığı bir ziyarette, ‘Burayı istiyorum’ demişti. Açık açık tehditte bulunmuştu. Hem kendi partililerini hem de halkı tehdit etmişti. Buraya özel bir önem atfetti. Dolayısıyla bu talimatı alan kolluk güçleri, polisler, askerler öncelikle sandık başında taşıma seçmenlerle halkın iradesini gasp etmeye çalıştı. İlk seçim günü bu başarılı olamayınca bu sefer ikinci aşamaya geçildi ve sandık başındaki üyelerimiz tehdit edildi. İradeleri gasp edildi, sandıklardan uzaklaştırılmaya çalışıldı. Bir diğeri de halkımızı sandıktan uzaklaştırmaya çalıştılar. O yüzden seçim çalışmaları devam ederken, erken bir kutlama yapıldı. Şehirdeki billboardlara da astılar ‘Biz kazandık’ pankartlarını. Fakat bu devam eden bir süreçti. Dolayısıyla burada da halka örtülü bir tehdit vardı” diye konuştu.
‘USULSÜZLÜK VAR AMA YETERİNCE DEĞİL’
İtiraz sürecine de değinen Tanhan, İl Seçim Kurulu’nun yargı eliyle “darbe” niteliğinde kararlar verdiğini belirtti. Tanhan, “Bugün ise yargı eliyle yapılan bir darbe niteliğindeki karardı. Kararı incelediğimizde açıkçası hukuki bir niteleme yapmamız mümkün değil. Çünkü kararın kendisinde ‘seçim sonuçlarını etkileyebilecek düzeyde usulsüzlüklerin olmadığı’ gibi bir ibare geçmiş. Dolayısıyla usulsüzlüklerin olduğunu kabul etmiş. Ama bu düzeyin seçim sonuçlarını etkilemeyeceği belirtilmişti. Bir diğer çelişki de hiç inceleme yapılmadan böyle bir saptamaya varılmış olmasıdır. Dolayısıyla aslında iktidar da yargı da kolluk da biliyor bir seçim hilesi, bir irade gaspı durumu var. Ama ne yazık ki onlara göre talimat büyük yerden. Büyük yerden olduğu için de halkın iradesini bugün yerel bir kayyıma teslim edildi diyebiliriz” diye belirtti.
‘PARTİMİZİN İTİRAZLARI REDDEDİLİYOR’
İtirazların reddedilmesine karşın YSK’ye başvurduklarını vurgulayan Tanhan, hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi. Parti olarak yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını ve reddedildiğini hatırlatan Tanhan, gerçekte seçimi kazananların kendileri olduğunu kaydetti. Tanhan, şöyle devam etti: “Bizim yaptığımız itirazlarımızın neredeyse tamamı incelenmeden, tartışılmadan reddedildi. AKP birinci olmadığı her yerde, az oy farkıyla muhalefetin kazanmış olduğu yerlere itiraz ederek, kendi lehine bir sonuç çıkarma çabası içerisinde olduğunu görebiliyoruz. Örneğin Xelfetî (Halfeti), bunlar arasında en iyi örnektir. Arada 900’ün üzerinde oy olmasına rağmen itiraz edildi. Xelfetî, AKP tarafından seçilmiş bir bölgedir. Oradaki AKP adayı da daha önceki kayyım idi. Dolayısıyla kayyımın siyasi ve idari ilişki ve bağlantıları göz önünde bulundurularak böyle kararın alındığını düşünüyorum. Zira ilçe kaymakamının küçük yerlerde hakime baskı kurması çok olağandır. Dolayısıyla iktidar gücünü de arkasına alan AKP bu hukuk tanımaz pervasızlığı karnesine yazılmıştı.”