ANKARA - İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Türkiye’de milyarlarca dolar kara para aklanırken tutuklulara gönderilen paraların Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) "gri liste"sinden çıkmak için suçlama konusu yapıldığını söyledi. Balaban, "3-5 kuruş parayı suçlama haline getirerek gri listeden çıkamazsınız” dedi.
Cezaevindeki kızına ve kızının aynı koğuştaki arkadaşına para gönderdiği için "örgüte finans sağlamak" suçlaması ile 4 yıl 2 ay hapis cezası verilen 75 yaşındaki Hatice Yıldız’ın tutuklanıp cezaevine konulması, Türkiye’de hemen her şeyin artık terörize edilebildiğinin çarpıcı son örneği oldu.
Yıldız’ın yüz yüze kaldığı duruma dair tepkiler devam ederken, avukatlarının başvuru yaptığı Anayasa Mahkemesi’nin nasıl bir karara imza atacağı merakla bekleniyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, 75 yaşında cezaevine konulan Yıldız’a dair MA’ya konuştu.
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Hatice Yıldız’ın tutuklanmasının resmi ağızlar tarafından istismar edilerek insanların cezaevlerindeki yakınlarına para göndermelerinin terörize edilmesine ve o yönlü algı yaratılmasına tepki gösterdi.
CEZALANDIRMA YOLUNA GİDİLİYOR
Türkiye’de tutsaklara gönderilen paraların ‘terör finansmanı’ olarak ele alınıp terörizmin finansmanına karşı mücadele görünümü verdiğini söyleyen Hüseyin Küçükbalaban, “Dünyada milyarlarca dolarlık bir uyuşturucu ticaretinin Türkiye üzerinden yürütülüyor olmasına karşı tedbir alınmasını, ekonomideki gelirlerin-giderlerin hepsinin kayıt altında olması ve şeffaf olmasını biz de istiyoruz. Ancak şu anda Türkiye'nin yürüttüğü şey, sivil toplum örgütleri ve işte hapishanelerde bulunan itham edilmiş ya da işte ceza almış insanların ailelerinden aldıkları 300-500 TL gibi rakamları ‘teröre destek’ biçimde değerlendirip bunları cezalandırma yoluna gidiyor” dedi.
‘HEM VİCDANİ HEM DE AHLAKİ DEĞİL’
Küçükbalaban, Türkiye’de milyar dolarları aşan miktarlarda kara paranın aklandığını, buna karşı mücadele edilmesi gerekirken insanların cezaevlerinde bulunan çocuklarına gönderdikleri paranın bu kapsamda ele alınmasının” ahlaki ve vicdani olmadığını” da söyledi.
BERAAT KARARLARI VAR
Dernek olarak Hatice Yıldız’ın durumuna benzer farklı başvurular aldıklarını paylaşan İHD Eş Genel Başkanı, “Özellikle örgüt üyeliğinde ceza alanlara aileleri tarafından gönderilen paralara soruşturmalar açılıyor. Ancak bu konuda verilmiş beraat kararları da var” dedi.
HERŞEY YÖNETMELİK DÂHİLİNDE
Mahkûmlara gönderilen paraların cezaevi yönetiminin bilgisi dâhilinde emanete alındığını, dağıtımı ve harcama miktarlarının da yine yönetmelikle düzenlendiğine dikkat çeken Küçükbalaban, şunları söyledi: “Yani kimin gönderdiği, ne kadar gönderdiği, ne kadar harcayacağı bütün bunlar aslında yönetmelikleri düzenlenmiş ve buna ilişkin bir hukuksuzluk durumu yok. Dolayısıyla son yaşanan Hatice Yıldız’la ilgili sürecin aslında bu konuda ne kadar vicdani olmayan bir süreç işletildiğini görüyoruz. Dolayısıyla burada bir cezalandırma durumu zaten varken, bir de ailesiyle görüşmelerini yasaklamak, dışarıyla ilişkilerini kesmek konusunda ayrı bir cezanın verilmesi zaten hukuksal değildir.”
‘GRİ LİSTEDEN BÖYLE ÇIKAMAZSINIZ’
Küçükbalan, Türkiye'nin uluslararası kara paranın aklanması, finansmanının önlenmesi ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda yasal düzenlemeler yapmaya ihtiyaç duyduğunu ancak buna dair başvurulan yol ve yöntemlerin uluslararası standartlara uygun olmadığının altını çizdi.
Türkiye’nin Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) "gri liste"sinden çıkmak için tutuklulara gönderilen paraları suçlama konusu yaptığını söyleyen Küçükbalaban, “Bir kişinin tutuklu yakınına gönderdiği 3-5 kuruş parayı suçlama haline getirerek, gri listeden çıkamazsınız” ifadelerini kullandı.
ADALET BAKANLIĞI GÖRMÜYOR MU?
Küçükbalaban, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüze gelen dosyalara baktığımızda da zaten 200 veya 400 TL para yatırılmış olduğunu görüyoruz. Şimdi bir mahpusun 200 TL ihtiyacı olarak yatırılan para nasıl oluyor da terör finansmanı için kullanılabiliyor? Hani buna hakikaten akılları yetiyor mu ya da bunu izah etme durumları var mı? Öte yandan bu durumun kamuoyunda böyle sürüp gitmesi vicdanları yaralıyor. Hatice Yıldız’ın durumu ortada. Şimdi bunu Adalet Bakanlığı görmüyor mu? Devleti yönetenler görmüyorlar mı? Yani örgüt üyesi olamayacak ya da örgütle bir alakası olmayacak bir annenin sadece çocuğunun ihtiyacı için gönderdiği bir paradan dolayı tutuklanması hukukun şahsiliği ilkesi ile bağdaşır mı? Çünkü siz anneyle ilgili bir ithamda bulunuyorsunuz. Sadece para yatırmış. Siz de o parayı örgüte yardım olarak yatırıldığını söylüyorsunuz. Bunun hukuk ile izahatı yok.”
SİYASİ PARTİLER SORUMLULUK ALMALI
İnsanların tutuklu yakınlarına gönderdikleri paradan dolayı suçlanması ve tutuklanmasına karşı herkesin elinden geleni yapması gerektiğini söyleyen Küçükbalaban, bu konuda yasal düzenlemeler yapılması için özellikle siyasi partilerin sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
Küçükbalaban, “Bu paraların zaten kantinlerde harcandığı belli, dolayısıyla hani onları alıp oradan başka bir yere gönderme şansları yok. Tümüyle kendi ihtiyaçları üzerine kurulu bir para yatırma mevzusu. Ayrıca bu vicdani bir bu durum değil. Biz buna karşı mücadele edeceğiz. Şu anda mevzuattan kaynaklı bir sorun yok. Sadece Türkiye'nin gri listeden çıkmak için uluslararası alana ‘işte ben şunları yapıyorum, şu kadar insanı bu konuda yargıladım ve şu kadar parayı kurtardım’ demek için yapılıyor ama bu paraların hakikaten komik paralar olduğunu da söylemek istiyorum” diye konuştu.