İZMİR - Gediz Havzası'nda açılmak istenen JES sondaj kuyularının yürütmesinin durdurulması için dava açan ekolojistler, bölgenin yok edilmesine izin vermeyeceklerini belirtti.
Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Doğa Derneği, Gediz Deltası’nda planlanan Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne karşı dava açtı. Dava dilekçesinin verilmesinin ardından İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada konuşan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Şefika Sert, Gediz Deltası’nın uluslararası öneme sahip Ramsar alanı, doğal sit alanı, yaban hayatı geliştirme sahası ve sulak alan koruma bölgelerini içerdiğini vurguladı. Bu faaliyetin bölgedeki doğal yaşamı yok edebileceğini kaydeden Sert, bu alanın birçok kuş türü tarafından kullanıldığını da sözlerine ekledi. Proje sahasının aynı zamanda uzun bacak ve mahmuzlu kızkuşu türlerinin doğal üreme alanı olduğunu belirten Sert, "Proje kapsamında inşa edilmek istenen sondaj kuyuları, SİT açısından Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı içerisinde kalıyor. Aynı zamanda Gediz Deltası Sulak Alanı bölgelerinden olan Kontrollü Kullanım Bölgesi'nde yer alıyor. Projede planlanan gözlem kuyularından biri ise Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Hassas Koruma Bölgesi koruma sınırları içerisinde kalıyor. Ayrıca deltanın Ramsar alanı sınırları içinde kalan bölge üzerinde de etkisi olacağı öngörülüyor. Sondaj kuyularının açılması planlanan bölge genç ve yetişkin flamingolar için beslenme alanı" dedi.
DOĞAYI KORUMAK GÖREVİMİZ
Temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir doğanın içinde, tüm canlılarla bir arada yaşamayı evrensel bir hak olarak kabul ettiklerini söyleyen Sert, "Gediz Deltası kendine özgü ekosistemi ve barındırdığı sulak alanlarıyla çok farklı sayı ve türde canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu alanı korumak, kentin, İzmirlilerin ve doğanın haklarını savunmak adına, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleriyle birlikte açtığımız bu dava, Avukatlık Kanunu’nun Barolara yüklediği görev ve sorumluluğun doğal bir sonucudur. Ayrıca kent dayanışmasının da etik bir gerekliliğidir. İzmir Barosu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da doğa, kent ve insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmaya, korumaya ve bu kavramlara işlerlik kazandırmaya devam edecektir” diye konuştu.