İSTANBUL - Türkiye’deki cezaevlerinde toplam 314 bin 375 tutsağın bulunduğu bilgisini paylaşan İHD Hapishane Komisyonu üyesi Meral Nergis Şahin, “Politik mahpus sayısı giderek artıyor” diyerek ihlallere yol açan düzenlemelere son verilmesi çağrısı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü kapsamında Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve siyasi tutsaklara dönük ayrımcı düzenlemelere dikkat çekmek amacıyla Beyoğlu'nda bulunan şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda açıklamayı yapan İHD Hapishane Komisyonu üyesi Meral Nergis Şahin, 1 Mart itibariyle Türkiye’de 295 bin 702 kapasiteli toplam 403 cezaevinde 2 bin 882’si 18 yaş altı çocuk, 13 bin 94’ü kadın, 200’ü LGBTİ+ olmak üzere toplam 314 bin 375 tutsağın bulunduğu bilgisini paylaştı.
Yayınlanan resmi cezaevi istatistiklerinde siyasi gerekçelerle ilgili veri paylaşılmadığını söyleyen Şahin, “Ancak politik ya da toplumsal faaliyetler içindeki kişilere yönelik genel tutuklama eğilimine ek olarak, son yıllarda özellikle sosyal medya paylaşımları üzerinden çok sayıda kişi ‘terör propagandası’, ‘örgüt üyeliği’, ‘devletin manevi şahsiyetine zarar vermek’, ‘cumhurbaşkanına hakaret’, ‘devlet görevlilerine hakaret’ gibi suçlamalarla haklarında açılan davalarda hapis cezasına çarptırıldıkları bilinmekte ve politik mahpus sayısının giderek arttığı bilinmektedir” dedi.
‘7 BİN 472 HAK İHLALİ’
İHD olarak 13 Mart’ta yayınladıkları Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’na göre cezaevlerindeki ihlal sayısının 7 bin 472 olarak belirlendiğini vurgulayan Şahin, “3’ü Marmara Bölgesinde 26 ölüm olmak üzere 155 yaşam hakkına yönelik ihlal; 2257 işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranış; 859 sağlık hakkı ihlali; 1.653 iletişim hakkı ihlali/tecrit; 693 Beslenme ve temiz suya erişim ihlali, 230 infazda eşitlik ilkesi ihlali, 456 adalete erişim hakkı ihlali genel tabloyu yeterince açık ortaya koymaktadır” diye belirtti.
‘İGD YETKİLERİNİ SİYASİ TUTSAKLAR ALEYHİNE KULLANIYOR’
Cezaevlerinde işkence, ağır tecrit, intihara zorlanma gibi nedenlerle şüpheli şekilde yaşamını yitiren tutsakların ağırlıklı olarak siyasi tutsaklardan oluştuğuna dikkati çeken Şahin, 2021’den itibaren faaliyete başlayan İdare ve Gözlem Kurulları’nın (İGD) yetkilerini siyasi tutsaklar aleyhine kullandığına vurgu yaptı. Şahin, devamla şunları söyledi: “Örneğin cezasını tamamlayan mahpuslar bu şekilde hapiste tutulmaya devam edilmektedir. Politik mahpuslar kısmi af anlamına gelen düzenlemelerden yararlandırılmamaktadırlar. Ayrımcı uygulamalar, politik mahpuslar kadar olmasa da adli nedenlerle hapiste bulunan mahpuslar için de söz konusu olmaktadır. Bu nedenle artan sayıda adli mahpusun sorunları çözebilmek için açlık grevi yaptığı bilinmektedir.”
‘EN UÇ ÖRNEK İMRALI CEZAEVİ’
Söz konusu düzenlemelerin Ceza İnfaz Kanunu’nda yer alan evrensel insan hakları ve infaz hukuku ilkelerine aykırı olduğunu söyleyen Şahin, “Bu düzenlemelerden dönülmesi gerekirken, en uç örnek denilebilecek İmralı Kapalı Ceza ve Tutukevi İç Yönetmeliğine bağlı infaz uygulamasında görüldüğü üzere kişiye özel infaz uygulaması devam ettirilmekte, yeni düzenlemelerle bu aykırılıklar ve ayrımcı tutum güçlendirilmektedir” dedi.
‘İHLALLERE YOL AÇAN DÜZENLEMELERE SON VERİLMELİ’
Şahin, 18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü kapsamında bahsi geçen hukuk dışı düzenlemelerin evrensel ceza infaz hukuku ilkeleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Mahpusların yaşam ve sağlık haklarından başlayarak temel haklarının korunması için, mevzuat ve uygulamada hak ihlallerine neden olan düzenleme ve durumlara derhal son verilmesi doğrultusunda tüm sorumlu kişi ve kurumları göreve davet ediyoruz” diye seslendi.