DÊRSIM - Dêrsim İttifakı, kenti halkın katılımıyla yönetmeyi hedeflediklerini belirterek, “Dêrsim'in bütün dinamiklerini kapsayan, hiç kimseyi ötekileştirmeden çözüm üreten bir anlayışa sahibiz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Emek Özgürlük Cephesi (EÖC) ve Partizan, yerel seçimler öncesi 12 Şubat’ta Dêrsim İttifakı’nın kuruluşunu deklare etti. Yaklaşık 2 ay süren görüşmeler sonucu ittifak uzlaşısına varan siyasi parti ve kurumlar, kentin il merkezinde, 5 ilçesinde ve bir beldesinde ortak adaylarla seçime hazırlanıyor.
İttifak, Dêrsim’de DEM Parti kontenjanından Birsen Orhan ve Cevdet Konak’ı, Hozat’ta TİP adayı Atilla Bulut, Ovacık’ta EMEP adayı Hüseyin Tekinoğlu, Mazgirt’te EMEP adayı Rıza Cangöz, Pertek’te EMEP adayı Kenan Çetin, Nazimiye’de DEM Parti Songül Sarıgül ve Şükrü Düztaş, Perî (Akpazar) Beldesi DEM Parti’den Orhan Çelebi ve Naciye Aslan ile seçimlerde aday olarak gösterdi. DEM Parti’nin Pülümür ve Çemişgezek ilçelerinde ise belediye meclis üyeliği adayı olarak yer aldı. Ayrıca iki ilçeden de birer isim İl Genel Meclis üyesi olarak aday gösterildi.
Deklarasyonun üzerinden geçen bir aylık sürede çalışmalarını sürdüren Dêrsim İttifakı, yerel yönetimlerde “halk belediyeciliği” anlayışıyla kentteki sorunlara çözüm olmak istediklerini söyledi.
İttifakta yer alan SMF Temsilcisi Mahir Gürz, EMEP Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi Orhan Kurul ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Atilla Özdoğan, seçimler ve ittifakla ilgili tartışmalara dair soruları yanıtladı.
Dêrsim’in, Kürtler ve sosyalistler açısından tarihsel bir misyonunun olduğu biliniyor. Kentin özgün deneyimlerinin siyasal dinamikler açısından “ortak mücadele” yolunu açtığını görüyoruz. Dêrsim İttifakı hangi ihtiyaçlardan doğdu?
Demokratik, sosyalist ve yurtseverlerin arasında olduğu en geniş ittifakı örmek gerekiyordu. Biz bunu başardığımıza inanıyoruz.
SMF MYK Üyesi Mahir Gürz: İttifak süreci kendi içerisinde tartışmalı ve sancılı bir biçimde olgunlaştı. Ancak ilk kez Dêrsim’de yurtsever ve sosyalist dinamikler, içerisinden geçtiğimiz politik sürecin bize yüklediği politik sorumlulukla bu boyutta ve çapta yan yana geldi. Halkımızın da bizlerden beklediği buydu. Demokratik, sosyalist ve yurtseverlerin arasında olduğu en geniş ittifakı örmek gerekiyordu. Biz bunu başardığımıza inanıyoruz. Dêrsim, önemli devrimci kazanımların olduğu politik bir kent. Birleşik mücadelenin ilmik ilmik örüldüğü bir kent. Dolayısıyla geçmişteki ortak mücadeleden elde edilmiş birikim ve deneyimlerin, bizlerin üzerine yüklediği sorumlulukla hareket ettik.
Dêrsim sadece Dêrsim sınırlarıyla ölçülebilecek bir kent değil. Dêrsim’in politik etkisi, kendi sınırlarını aşan ve bütün kitleleri etkileyen bir öneme sahip. İttifakın oluşum sürecinde hepimizden kaynaklı eksiklerimiz, hatalarımız oldu ama en nihayetinde ittifakı oluşturan dostlarımızın olağanüstü çabası ve Dêrsim halkının taleplerinin farkındalığıyla hareket ederek ittifakımızı gerçekleştirdik.
EMEP GYK Üyesi Orhan Kurul: Bizimkisi sadece seçimi kazanma mantığıyla yapılmış bir ittifak çağrısı değildi. AKP iktidarının etrafında şekillenen Türkiye’deki siyaset, ülkeyi bir kaosa sürüklemesiyle devam ediyor. 31 Mart sonrasında da başta ekonomi olmak üzere siyasette önemli gelişmelerin olacağına dair partimizin bir tespiti var. O yüzden bu seçimde başta AKP olmak üzere Cumhur İttifakı’nın güçlü çıkmamasını esas alan bir yerel seçim taktiğimiz var. Dêrsim’in özgünlüklerini düşünerek, en geniş ittifakı sağlamamız gerekiyordu. Bu ittifak Dêrsim açısından en doğru seçenek. Bugün karşımızda yer alan güçler, ayakları yere basmayan çeşitli vaatler de sunarak halkı kendi politikalarına yedeklemeye çalışıyorlar ancak Dêrsim halkı kendisini yedeklemeye çalışan bütün siyasi partilere gereken cevabı verdi. İttifaktaki siyasi partilere de önümüzdeki dönemde bu ittifakı mücadele ittifakına dönüştürme çağrısını yapmış olalım.
Bütün inançları yok sayan, Türkçü ve Sünni kimliği esas alan dayatmalara karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ve demokratik ulus paradigmasıyla ortak bir yaşamı örme mücadelemiz var.
DBP PM Üyesi Atilla Özdoğan: Devrimciler, yurtseverler, sistem muhalifleri açısından Dêrsim stratejik bir coğrafya. Her zaman ceberut, iktidarcı, egemen sistemin saldırılarına maruz bırakılmış bir kent. Kimliğinden, inancından kaynaklı soykırımlara maruz bırakılmış. Dêrsim’in Kürt, Kızılbaş bir kimliği var. Ayrıca sol-sosyalist bir kimliği de var. Dolayısıyla sistem Dêrsim’i bu kimliklerinden arındırmak ve teslim alabilmek için sürekli bir çaba göstermiş. Bizim bu tekçi, ırkçı sisteme karşı bütün ezilenlerin ortak mücadele hattını örmek isteyen stratejik bir ittifak politikamız var. Bütün inançları yok sayan, Türkçü ve Sünni kimliği esas alan dayatmalara karşı demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ve demokratik ulus paradigmasıyla ortak bir yaşamı örme mücadelemiz var. Bu paradigma bütün ezilenlerin bir arada yaşadığı konfederal bir sistemdir. Seçimler de bu mücadelenin bir dönemecidir. Her şeyi seçimlere endekslemiyoruz ama önemli bir kavşak olduğunu bilerek yerel seçimleri de halklarımız için bir fırsata dönüştürmek istiyoruz. Bu anlamda Dêrsim’de en geniş ittifakı gerçekleştirmeye çalıştık. Belki biraz sancılı oldu ama geldiğimiz noktada ittifakımız oluşmuş vaziyette.
12 Şubat tarihinde gerçekleştirdiğiniz basın toplantısı ile ittifakınızı deklare etmenizin üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçti. Özellikle kuruluş aşamasında sizlere yöneltilen eleştiriler de vardı, bir aylık süre zarfında “ittifak” halkta nasıl karşılık buldu?
SMF MYK Üyesi Gürz: Gelinen aşamada ittifakın ruhunu, tarihsel misyonunu halkımıza birebir anlattığımızda, tartıştığımızda, ittifakın politik hattını ve samimiyetini halk ile buluşturduğumuzda, çok rahat bir biçimde halkımızın ikna olduğunu ve kenetlendiğini görüyoruz. İlk dönemlerdeki olumsuz algının yüzde 70-80 kırıldığını görüyoruz. Bundan sonra da ittifakın daha dinamik ve canlı bir biçimde o algılara tamamen karşılık olarak çok güçlü bir kazanımla bu süreçten çıkacağımızdan kuşkumuz yok.
Halkımızın eleştirilerini alıyoruz, unutmuyoruz. Saklamıyoruz. Bunları kendimizi geliştirmek üzere öğretici bir unsur olarak tutuyoruz.
EMEP GYK Üyesi Kurul: Bizim ve müttefiklerimizin yaptığı açıklamalar tabanlarımızda çeşitli gerilimler yarattı. Ancak şu anda durulmuş durumda. Tabanlarımızın çok büyük bir kısmı el ele vermiş durumda. Bunu sağlayabileceğimizi biliyorduk. Biz çok uzun zamandır başta Kürt hareketi olmak üzere çeşitli ittifaklar kuran bir partiyiz. Sadece seçim dönemlerinde değil, çeşitli dönemlerde bu perspektifle hareket etmiş bir partiyiz. Halkımızın eleştirilerini alıyoruz, unutmuyoruz. Saklamıyoruz. Bunları kendimizi geliştirmek üzere öğretici bir unsur olarak tutuyoruz. Biz verdiğimiz sözleri tutmayan bir ittifak olmayacağız. Yapılmış yanlışlara sessiz kalmayacağız.
DBP PM Üyesi Özdoğan: Biliyorsunuz daha önce HDP’den doğru arkadaşlarımız bu kenti yönettiler. Birçok şey yaptılar ancak eksik bıraktıkları şeyler de olmuştur. Yine daha sonra kayyım saldırısına maruz kaldı bu kent. Kayyımdan sonra da 5 yıldır ittifak gücümüz olan arkadaşlarımız tarafından yönetildi. Eksiklikler, yanlışlar olmuş olabilir. Dostça, yoldaşça eleştirilerimizi yapıyoruz. Eksik bıraktıklarını tamamlamaya dönük bir anlayışa sahibiz. Her şeyi dört başı mamur yaptık demiyoruz. Dersler çıkararak, birlikte bu kenti nasıl daha iyi yönetebiliriz anlayışıyla hareket ediyoruz. Son bir ay içerisinde halkımıza bunu anlattıkça, eleştirilerin dozunun düştüğünü, partimize ve ittifaka güveninin her gün arttığını görüyoruz. Dêrsim halkının vicdanı ve feraseti çok güçlüdür. Bu anlamıyla halkın DEM Parti’ye ve Dêrsim İttifakı’na çok büyük bir destek vereceğini, bu destekle bizim belediyeyi alacağımızı düşünüyorum.
Özellikle kentteki rakiplerinizden bağımsız aday Hüseyin Aygün’ün seçim kampanyasını, “Dersim İttifakı kazanırsa kayyım atanır” söylemiyle yürütüyor. Hem bu söylemlere hem de ittifakınıza dönük algı yaratma çabalarına karşı neler söylersiniz?
SMF MYK Üyesi Gürz: Dêrsim’de, ittifakın oluşturduğu sinerjiyi itibarsızlaştırmaya dönük olağanüstü bir kara propaganda ve algı operasyonlarıyla karşı karşıyayız. Biz bunun bilincindeyiz. Kendini halktan gösteren, fakat politik hattı ve durduğu yer boyutuyla sistemin, iktidarın hizmetini yapan bir dizi aktörlerin ve gerici dinamiklerin ittifakımızı zayıflatma çabaları boşa düşecektir. Biz bunların tümünü Dêrsim halkıyla birlikte 31 Mart’ta güçlü bir biçimde cevabımız sandık başında olacaktır. İttifak geldiğinde kayyım atanacak, dolayısıyla oylarınız boşa gidecek diyorlar. Biz bu tür manipülasyonlara alışkınız. Dersim halkı da alışkın. Hem AKP’nin, CHP’nin hem de Hüseyin Aygün’ün ittifakımızı zayıflatmaya ve kitleleri uzaklaştırmaya dönük bu tür manipülasyonların farkındayız, ancak halkımız nezdinde zerre kadar önemi yok.
EMEP GYK Üyesi Kurul: İktidar, devletin tüm olanaklarıyla Dêrsim’de mevcut. Kolluğun içerisinde, kurumlarda var. İktidarın bunun üzerinden yerelleşmesini görüyoruz. Dêrsim halkı nezdinde bir meşruluğu yok. Konsolide edebileceği oy potansiyeli sadece asker ve polis oyları. Ancak bugün bağımsız olarak kendini ilan eden adayın kendisi bahsettiğiniz söylemleri kuruyor. Çok geriden tutan, iktidarın kayyım politikalarını meşrulaştıran bir söylem kuruyor. CHP’nin adayı da bunu yapıyor. Bu kayyımı savunmaktır. Geçtiğimiz dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne dahi kayyım atanması tartışmaları vardı. ‘Kayyım atanabilir’ algısını üretmek bizim aklımıza başka sorular getiriyor. Hüseyin Aygün’e neden kayyım atanmıyor peki? Kayyım atanmayacak tek belediye başkanları AKP’li başkanlarıdır. CHP’liler üzerinden dahi bu tartışmalar yürürken, kendisine neden atanmasın? Acaba başka bir yakınlık ilişkisi mi kuruyor? Bu iddialarla karşımızda yer alan Aygün’e bakıyoruz. ‘Göçü durduracağız’ diyor. Kendisi Dêrsim’de yaşamıyor. Kendisi burada yaşasaydı, bunun bir anlamı olabilirdi ama kendisi göç etmiş. ‘1000 konut inşa edeceğiz’ diyor. Avrupa Birliği ile anlaşma yapmış. Daha seçilmeden AB ile anlaşma yapan herhangi bir aday tanımıyoruz biz, görmedik. Dêrsim halkı tarafından bu tür vaatler espri konusu oluyor.
Bazı çevreler kayyım politikasına dayanarak sizin de belirttiğiniz gibi oy devşirmeye çalışıyor. Bu ahlaksızlıktır.
DBP PM Üyesi Özdoğan: Kayyım, faşizmin kendisidir. 2016’dan itibaren Kürdistan’daki belediyelerimize dönük bir saldırı başlatıldı. Kayyım politikalarını uygularlarken önce zorla, baskıyla bunu kabul ettirmeye çalıştılar. Sonra ise bazı argümanlarla rızalık üretmeye çalıştılar. Bunların hiçbiri tutmadı çünkü yalandı. Kendi müfettişlerinin yaptığı araştırmalarda argümanlarını güçlendirecek hiçbir done yok. Dolayısıyla Kürt halkının iradesine saldırı vardı. Bundan sonra bunu devam ettirebilme iradeleri ve gücü yok. Halklarımız kayyım politikasının çıplak bir faşizm dayatması olduğunu gördü. Bazı çevreler kayyım politikasına dayanarak sizin de belirttiğiniz gibi oy devşirmeye çalışıyor. Bu ahlaksızlıktır. Biraz demokrat olan hiçbir insanın buna dayanarak oy istememesi gerekiyor. Demokratların bu duruşu ortaya koymaları gerekiyor.
İttifakınız Dêrsim halkına nasıl bir belediyecilik anlayışı sunacak?
SMF MYK Üyesi Gürz: İttifakı oluşturan özellikle yurtsever hareket, EMEP ve SMF’nin 20 yılı aşan bir yerel yönetim deneyimimiz, birikimimiz var. Bunlara yaslanarak, yeni dönemde yetmezliklerimizi tartışarak, ‘halkçı yerel yönetimler’ olarak ifade ettiğimiz halkın sorunlarını önceleyen ortak programımız ile bir belediyecilik inşa edeceğiz. Bizim temel referanslarımız var. Sermayeye, talana, soyguna, ranta karşı net bir tutumumuz var. Programımızın içeriği ve maddeleri çok açık. Halkın olanı halkla birlikte, şeffaf bir biçimde halkın hizmetine sunulduğu yerel yönetim paradigmasını savunuyoruz. Emekten, kadından, doğadan, hayvanlardan yana ve eşitlikçi, demokratik bir anlayışımız var. Halkın hesap sorduğu, denetlediği bir belediyecilik ile hareket edeceğiz. Halk meclisleri ve kent komisyonları gibi mekanizmalar yaratacağız.
Dêrsim’in bütün dinamiklerini kapsayan, hiç kimseyi ötekileştirmeden çözüm üreten bir anlayışa sahibiz. Biz Dêrsim’i, Dêrsimlilerin katılımıyla yönetmeyi hedef olarak koyduk.
EMEP GYK Üyesi Kurul: Bugün diğer güçlerin de belediyeyi halk ile yönetme gibi çeşitli iddiaları var. Ne karşımızda duranların ne iktidarın ne de burjuva muhalefetin bugüne kadar yönettiği bir belediyeyi halk ile yönetme pratiği yok. Sosyalistlerin, yurtseverlerin ise çeşitli eksiklikleri olsa da bu pratiği gösterdi. Şeffaflık örnekleri sergiledi. Halk meclisleri üzerinden insanların istihdam edilmesini sağladık. Bugün ittifakımızın halka sunduğu en önemli proje belediyeyi halkla yönetmenin çağrısıdır. Halk meclislerinin olmadığı bir belediyedeki ‘söz, yetki halkta’ söylemi havada kalır. Doğrudan sokaklardan, mahallelerden ve kurumlardan seçilmiş temsilcileri olan ve belediye meclisi tarafından bağlayıcılığı olan bir halk meclisinden bahsediyoruz. Bir danışma organı olarak önermiyoruz, bir karar alma organı. Ayrıca yönetemediğini düşündüğü başkan, başkan yardımcısı veya herhangi bir yöneticiyi geri çağırma yetkisini halka sunduğumuz bir perspektifimiz var.
DBP PM Üyesi Özdoğan: Belediyeyi ortak bir akılla halkçı bir anlayışla yöneteceğiz. Dêrsim halkının talepleri doğrultusunda inancına, diline, kültürüne uygun, doğasına zarar vermeyen bir anlayışla yönetmeye talibiz. Dêrsim’in bütün dinamiklerini kapsayan, hiç kimseyi ötekileştirmeden çözüm üreten bir anlayışa sahibiz. Biz Dêrsim’i, Dêrsimlilerin katılımıyla yönetmeyi hedef olarak koyduk.
MA / Fırat Can Arslan