MÊRDÎN - Kadifekale'de Newroz yasaklarını bedenini ateşe vererek protesto eden ve ardında "İsmet Sezgin’e haber veriyorum; Newroz kutlanacak, lastikle olmasa da canımızla” notu bırakan Rahşan Demirel'in yaktığı ateş her yıl daha da gürleşti.
Mezopotamya ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan halklar tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanan Newroz Bayramı, Kürtler için direniş ve dirilişi ifade ediyor. Newroz denilince ilk akla gelen isimler, zulme ve inkar politikalarına karşı bedenlerini ateşe veren kişiler oluyor. Şirnex merkez ile Cizîr (Cizre) ve Nisêbîn (Nusaybin) ilçelerinde yaşanan katliamlara karşı 1992 yılında bedenini ateşe veren Rahşan Demirel de bu isimlerden biri.
15 Ağustos 1975 yılında Mêrdîn'in Nisêbîn ilçesinde dünyaya gelen Demirel, henüz 1 yaşındayken ailesiyle birlikte İzmir’e göç eder, Küçük yaşına rağmen eylemlerde en önde yer alır ve Kadifekale’de direnişçi yönüyle tanınan bir isim olur. Tarih 21 Mart 1992’yi gösterdiğinde ise, Kurdistan kentlerindeki Newroz kutlamalarına karşı saldırılara karşı Kadifekale'de bedenini ateşe verir.
Demirel'in bedenini ateşe verdiği tarihte, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’di. Sezgin'in talimatıyla o dönemin Newroz kutlamalarına yasak getirilmişti. Ancak buna rağmen Newroz ateşi etrafında yüzlerce kişi toplanmış ve Demirel de Newroz alanındaydı.
DEMİREL'İN NOTU
Demirel, yasak kararına karşı annesi Emine Demirel’e “Cizîr’de Nisêbîn’de halkımız katlediliyor, neden bir şey yapmıyoruz” diye sorduktan sonra Kadifekale surlarına çıkar ve bedenini ateşe verir. Demirel, gerçekleştirdiği eylemden geriye ise, bir karton kutu parçası üzerine yazılmış "Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadifekale'de. Cizre, Mardin ve Nusaybin'in cevabını vermek zorundayım. Bana sahip çıkın. İsmet Sezgin'e haber veriyorum, Newroz kutlanacak... Lastikle olmazsa bile, canımızla kutlanacak!" notunu bırakır.
DOĞDUĞU TOPRAKLARA GERİ DÖNER
Kale surlarında ateşin yükselmesiyle kaleye akın eden halk, Demirel'in notunu ailesine teslim eder ve cenazeyi almak isteyen polisin karşısına çıkar. Demirel'in bedenini polislere vermeyen ailesi, onu doğduğu topraklar olan Nisêbîn’e getirir. Ancak dönemin Tabur Komutanı Veli Küçük, cenaze törenini engeller. Cenazeye el koyan Küçük, Rahşan’ın annesi Emine Demirel’i de gözaltına aldırır işkenceden geçirir. Rahşan’ın cenazesi askeri abluka altında Nisêbîn’e sokulur ve burada toprağa verir. Rahşan’ın kız kardeşi Nalan da yıllar sonra 2014 yılı 8 Mart’ında PKK saflarında savaşırken, hayatını kaybeder.
‘BU TOPRAK UĞRUNA DEĞER…’
Anne Demirel, söz konusu günleri şu sözlerle anlatmıştı: "Nusaybin Tabur Komutanı yaklaştı bana, tanıdım Veli Küçük' tü. 'Cenazeyi bize verin' diyorlardı. Ben de 'Nusaybin'e sokacağım' diye üsteledim. Ama izin vermediler. Bir ambulans geldi, kızımı aldılar. Biz de bindik tabii. Nisêbîn’e doğru yola çıktık. Bizi karakola soktular. Bir baktım karakoldaki tüm arabalarda 'Ölürüm Türkiyem' çalıyor. Beni çektiler, karakola. Kızımı Nusaybin' e götürmek istediğim ve onlara vermediğim için, beni saatlerce dövdüler. Karakoldan çıktığımda birçok yerim ve kaburgam kırılmıştı. Sonra Veli Küçük yine yanıma geldi. 'Rahşan'dan çok söz ediyorlar, fotoğrafına bakmak istiyorum' dedi… Baktı ve dedi ki, 'Ne güzel kızmış. Neyin uğruna? Değer mi?' Ben de yerden bir avuç toprak avuçlayıp gözünün önünde akıttım, 'Bunun uğruna' dedim. 'Bu toprak uğruna değer…' Sustu. Rahşan' ı, Nusaybin'de yoğun askeri kuşatma altında toprağa verdik. İzmir'e döndük."
ÖCALAN: MEŞALE EYLEMİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan da söz konusu eyleme büyük önem atfetmişti. PKK Lideri Öcalan, “meşale eylemi” olarak yorumladığı eyleme dair şunları söylemişti: "İzmir kalesinde bir kendini yakma olayı var. Rahşan Demirel adında çok genç bir Kürt kızının direnmesi var. Şimdi oraya taşırılmış bir Kürdistan'ın Mardin gerçekliği var. Yurtseverlik zaten etkilidir. Bu genç kızda bir yandan savaş ve özgürlük tutkusu var, ama öte yandan kendisi oldukça zayıf. Örgütsel savaşım gerçeği etkiler. Newrozlu günler de yine hızlı ve yoğun yaşanır. Belli ki, burada kendisini özgürlük savaşımına müthiş vermek ve bir şeyler yapmak istiyor. Fakat bunun teorik gücünü fazla bulamadığı ve pratik geliştirme olanağını fazla yakalayamadığı için, yani tutkusu bir yerde teorik ve örgütlülük düzeyini aştığı için, buna rağmen bir şeyler yapmaya ahdettiği için, farklı bir eyleme yöneliyor. Oradaki kitlemizin içinde yaşadığı utanç verici koşullar, kendisinin özgürlük ve özgür yaşam anlayışıyla bağdaşmayan alçaltıcı yaşam koşulları, Newroz'un o dirilticiliği ve çekiciliğiyle birleşince, böyle bir meşale eylemi ortaya çıkıyor."