AMED - Depremde 37 yurttaşın yaşamını yitirdiği Dündar Apartmanı’nın 2 müteahhidinin 22 yıl 6’şar ay hapis cezasıyla yargılandığı ve bu gün karara çıkması beklenen davada, avukatların ek süre talebi nedeniyle ertelendi.
Mereş merkezli depremde yıkılan ve 37 kişinin enkazında yaşamını yitirdiği Dündar Apartmanı’nın 2 müteahhidi ile arsa sahibi hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar ay hapis istemiyle açılan davanın duruşması görüldü. Merkez Rezan (Bağlar) ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi'ndeki Dündar Apartmanı'nın depremde yıkılmasıyla ilgili tutuklanan müteahhitler İlhami Dündar ile Sercan Erbey tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlanırken, sanık ve müşteki avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
TANIKLAR DİNLENDİ
Duruşmada tanık olarak dinlenen Veysi Kılıç, yıkılan binanın enkazında çocukları Muhammed, Mina ve Ömer’in can verdiğini, eşinin ise yatalak hale geldiğini ifade ederek, sorumlulardan şikâyetçi olduğunu belirtti.
Tanık olarak dinlenen müteahhit Sercan Erbey’in dayısı Mehmet Salih Karakurt ise kendisi ve Erbey’in akrabası 5 kişinin Dündar Apartmanı inşaatında ev aldığını, ancak Erbey’in iflas etmesi nedeniyle binanın yarım kaldığını ve evlerini alamadıklarını söyledi. Erbey’in binanın bodrum, dükkân artı 3 katını yaptığını ve binanın 6 kat olacağını bildiğini söyledi.
TUTUKLULUĞUN DEVAMI TALEBİ
Tanık ifadelerinin ardından iddia makamı, tutukluluğa ilişkin verdiği mütalaada 2 sanığın da tutukluluğun devamı yönünde karar verilmesini istedi.
Tutukluluğa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapan müteahhit İlhami Dündar, binayı devralırken, binanın tüm kaba işlerinin bitmiş olduğunu, kendisinin sadece ince işlerini yaptığını savunarak, tahliyesini talep etti.
‘KOLEKTİF SORUMLULUK VAR’
Deprem nedeniyle yaşanan yıkımda idarenin de sorumluluğuna işaret eden Dündar’ın avukatı Mahsuni Karaman, yaşananlarda kolektif bir sorumluluk olduğunun altını çizdi. Karaman, “Kolektif sorumluluğu 2-3 müteahhide yıkmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla deprem dosyaları aklanma dosyaları haline geldi” ifadelerini kullanarak, müvekkilinin adli kontrol tedbiri kapsamında tahliyesini talep etti.
‘ETRAFIMI TEFECİLER SARDI BIRAKTIM’
Binanın inşaatını devralan müteahhit İlhami Dündar’ın binanın tamamının bittiği ve kendisinin ince işlerini yaptığına dair savunmasına göndermede bulunan binanın ilk müteahhidi Sercan Erbey, “Bir insan neden inşaatını tamamladığı bir binayı bırakır? Bir insan çürük olduğunu bildiği akrabalarına 5 daire neden satar? Binanın kabasının tamamını yapmışsam neden binayı yarım bırakayım? Etrafımı kara insanlar sardı, tefeciler sardı, yapamadım, devam edemedim. Ben 5 katını yaptım, sağlam yaptım, çünkü korkuyordum” diye konuştu.
Erbey, binanın çökmesinde sonradan kirişlerin kesilerek asansör yapılmasının, alta fırının bulunması, kalorifer tesisatının çekilmesinin, binada meydana gelen 2 yangın sonrası denetiminin yapılmaması ve fazladan kat çıkılmasının etkili olduğunu savundu.
PROTOKOL MAHKEMEYE SUNDU
Erbey’in avukatı Muharrem Erbey ise, 1998 tarihli müteahhit İlhami Dündar ile arsa sahibi Seydo Bozkaya arasında Diyarbakır 1’inci Noteri tarafından düzenlenen bir protokolü mahkemeye sundu. Binayı devralan müteahhit İlhami Dündar’ın “asansörün ve kalorifer sistemi”nin kendisi tarafından çekilmediği iddiasına karşı Erbey’in sunduğu protokolde binada asansör yapımı ve kalorifer çekilmesi durumda hissedarların yapacağı mali sorumluluklarının belirlenmesi amacıyla yapıldığı anlaşıldı. Protokolün kendi tezlerini doğruladığını ifade eden Erbey, Yargıtay’ın daha önce depremlerde verdiği bazı kararları mahkemeye sunarak, müvekkilinin tahliyesini talep ederek, savunmalarını yapmak üzere ek süre talebinde bulundu.
NOTER ONAYLI PROTOKOLÜ KABUL ETMEDİ
Erbey’in savunmasında mahkemeye sunduğu protokol, mahkeme başkanı tarafından sanık İlhami Dündar’a soruldu. Dündar ise böyle bir protokol imzalamadığını savunarak, Seydo Bozkaya’yla sadece tapu işlemlerini yaptığını ileri sürdü.
TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI
Savunmaların ardından esas hakkındaki savunmalarını yapmak üzere sanık avukatların süre talebini kabul eden mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Mayıs’a erteledi.