ADANA - Adana ve Antalya'da sokağa çıkan kadınlar, sömürüsüz, şiddetsiz, savaşsız, bir dünya için mücadeleyi sürdürecekleri mesajını verdi.
Adana Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla "Eşit, özgür, adil, şiddetsiz ve savaşsız bir dünya kuracağız" şiarıyla Kasım Gülek Köprüsü'nden Uğur Mumcu Meydanı'na yürüyüş düzenledi. Yürüyüşün ardından "8 Mart Kadın Mitingi" gerçekleştirildi.
Yürüyüşte üniversite öğrencileri güvenli kampüs talep etti. Deprem bölgesinde rantçı politikalara tepki gösteren kadınlar cezaevindeki tutsak kadın siyasetçilerin fotoğraflarını taşıyarak özgürlüklerini talep etti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri Perihan Koca ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, DEM Parti belediye eşbaşkan adayları, DEM Parti kortejinde yer alıp erbaneler eşliğinde yürüdü. Yürüyüşte yer alan Barış Anneleri ve tutsak yakınları, “PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsakları selamlayarak, "Biji berxwedana zindana", "Bê serok jiyan nabe", "Jin jiyan azadî" sloganlarını attı. Anneler, tutsakların taleplerinin yerine getirilmesini istedi.
YASAK KARARINA TEPKİ
Mitingde Yasemin Göksu sahne aldı. Sahne alması planlanan Kolektîfa Rîtmên Azad Müzik Grubunun sahnesinin yasaklanmasına kadınlar tepki gösterdi. Sahneye çıkan grup üyeleri, yasaklama kararının keyfi olup, Kürt müziğinin engelleme olarak değerlendirip, yaşananlara tepki gösterdi. Saygı duruşu ile başlayan mitingde Koçyiğit ve Koca kitleyi selamlayarak, 8 Mart'larını kutladı.
'TESLİM OLMAYACAĞIZ'
Platformun ortak metni Derya Çiçek Nar ve Selma Çınkır tarafından okundu. Dünyanın bir çok yerinde kadınlar ve LGBTİ+’ları hedef alan sağ muhafazakar çizginin yükselme eğiliminde olduğuna dikkat çeken Derya Çiçek Nar, Türkiye’de de yanına Yeniden Refah ve HÜDAPAR’ı da alan AKP, MHP iktidarının aynı çizgide olduğunu sözlerine ekledi. Kadınları ev içi ücretsiz emek, kutsal aile ve annelik üzerinden evlere hapsetmeye çalışarak İstanbul Sözleşmesinin de feshedilmesinin ardından 6284 Sayılı Kanun’u da hedefe koyduğunu belirten Nar, “Dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımızı ataerkiye teslim etmeye niyetimiz yok” dedi.
‘SERMAYE BÜYÜRKEN KADINLAR GÜVENCESİZLEŞİYOR’
Neoliberal politikaların sonuçlarının Türkiye’de de yaşandığını aktaran Nar, iktidarın yaptığı düzenlemelerle esnek çalışmayı yaygınlaştırarak kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumunu olumsuz etkileyen bir politika izlediğini belirtti. Bakım yükünün kadına yüklendiğini dile getiren Nar, bu politikaların kadınları kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bıraktığını ifade etti. Nar, şunları söyledi, “Sermayelerine sermayeler katanlar kadınları yoksulluk çukuruna itiyor. Türkiye’de ve dünyanın hemen her yerinde kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, ‘ucuz emek gücü’ olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor. Olası bir krizde ilk işlerden biz kadınlar çıkartılıyoruz. İşsizlikle güvencesiz yaşam dayatmalarına mecbur bırakılıyoruz” diye konuştu.
'SAVUNACAĞIZ'
Basın açıklamasının kalan bölümünü de Selma Çınkır okudu. İktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıktıktan sonra kadınları şiddete karşı koruyan 6284 sayılı kanunun “yerli ve milli” olmadığını her fırsatta dillendirdiğini aktararak, “Medeni Kanun’a yönelik düzenlemelerle makbul aile ve makbul kadınlık anlayışını Anayasal düzlemde kalıcılaştırmak isteyen iktidar, nafaka hakkımızdan soyadı kanununa kadar kazanılmış haklarımızı gasp ediyor. Büyük Aile Mitingleriyle, kamu spotlarıyla LGBTİ+’lara karşı adeta bir imha politikası yürütülüyor. Kutsal ailenizin bir parçası değiliz, olmayacağız, nefrete inat varoluşlarımızı savunacağız” dedi.
KADINLAR BARIŞ İSTİYOR
Kürt sorununda inkar, çözümsüzlük ve savaş politikasına tepki gösteren Çınkır, “İsrail’in Filistin’i işgali en başta bölgedeki bütün etnik, dinsel/mezhepsel çelişkilerin daha da şiddetlenmesinin ve başka soykırımların da gündeme gelmesinin yolunu açtı. Uzun süredir Ortadoğu’da; Suriye’de, Irak’ta, Yemen, Sudan’da ve Ukrayna’da devam eden çatışma ve savaş hali ekonomik krizleri derinleştirirken, emekçiler, halklar ve kadınların içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaşıyor. Biz kadınlar savaş değil barış istiyoruz. İsrail’e karşı, Filistin halkının sesi oluyoruz. AKP hükümetinin Rojava’yı emperyalist sömürgeci çıkarları doğrultusunda işgalinin karşısında Kürt halkıyla dayanışmamız sürecek. Savaşın ve sömürünün olmadığı, özgür bir dünyayı mutlaka kuracağız” ifadelerini kullandı.
Miting halaylarla son buldu.
ANTALYA
Antalya Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla "Yoksulluğu, savaşı, erkek devlet şiddetini, gericiliği, ayrımcılığı, homofobiyi ve sömürü düzeninizi isyanımızla yıkacağız!" şiarıyla Aydın Kanza Parkı'nda toplanıp, Cumhuriyet Meydanı'na kadar yürüyüş düzenledi.
'KADINLAR EN ÇOK EVLERİNDE KATLEDİLİYOR'
Yürüyüşün ardından Cumhuriyet Meydanında miting yapıldı. Saygı duruşuyla başlayan mitinge Kürtçe ve Türkçe basın metni okudu. Kürtçe'yi Berivan Aydemir, Türkçe'yi ise Songül Şarklı okudu. Ortak açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "2023 yılında 248 kadının ölümü kayıtlara şüpheli olarak geçti. Veriler bize kadınların en çok yakınındaki erkekler tarafından katledildiğini gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin failleri hep en yakınımızdaki erkekler oluyor. Babalar abiler, eski eşler, sevgililer akrabalar. Kadınların en çok katledildiği yerler ise evleri oluyor. Kadına yönelik şiddete karşı önleyici politikalar geliştirmeyen, cezasızlıkla ödüllendiren AKP–MHP iktidarı kadını aile içine hapsetmeye çalışıyor. AKP-MHP'nin kadını kamusal alandan yok etmeye çalışan kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz."
Konuşmaların ardından yapılan müzik dinletisi ve halaylarla miting sona erdi.