RIHA - Kuzey ve Doğu Suriye'de verdikleri mücadelenin önemine değinen Kongra Star Koordinasyon Sözcüsü Remziye Mihemed, "Kadın öncülüğündeki yaşam demokratik ulus perspektifini besliyor. Bu tüm kadınların mücadelesidir" dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye’de erkek egemen kapitalist sisteme alternatif kadın özgürlüğü merkezli inşa edilen demokratik ulus sistemi, saldırı ve ambargoya rağmen 12 yıldır büyük bir kararlılıkla adım adım örülüyor. Tahakküm üzerine kurulu ulus-devlet sisteminin aksine bir arada demokratik yaşamı esas alan model, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm kentlerinde kadın öncülüğünde Kürt, Arap, Ermeni ve daha birçok halk tarafından inşa ediliyor ve geliştiriliyor.
Ortadoğu’nun en baskıcı ülkesinden (Suriye) dünya kadınlarına ulaşan bu mücadele, mahalle mahalle, köy köy, sokak sokak güçlenerek, “başka bir dünyayı” tüm kadınlara vaat etti.
YEKÎTIYA STAR’DAN KONGRA STAR’A
BAAS rejiminin erkek egemen zihniyetinin baskıcı politika ve yaklaşımlarına karşı 2005’te Yekîtiya Star ile temeli atılan mücadele, 15 Ocak 2016’da Kongra Star çatısı altında özerk bir yapıya büründü. “Kadın Özgürleşmeden Toplum Özgürleşmez” sloganıyla 2016’dan beri kendisini örgütleyen Kongra Star Koordinasyon Sözcüsü Remziye Mihemed, kadın mücadelesine dair değerlendirmelerde bulundu.
TARİHİ DEĞİŞTİREN ÖNCÜLÜK
Bölgedeki örgütlülük sürecinin Yekîtiya Star ile önemli bir sürece evrildiğini belirten Remziye Mihemed, Yekîtiya Star’ın Qamişlo’da 12 Mart 2004’de futbol karşılaşması sırasında rejimin provokatörlüğü sonucu başlayan saldırılarda Kürtlerin başkaldırısına öncülük ettiğini söyledi. “Örgütlenme olduğunda kadınların neler yapabileceğini ilk olarak burada gördük” diyen Remziye Mihemed, “Savaşın ilk başladığı yıllarda ne BAAS rejimi tarafından ne de diğer paramiliter örgütler tarafından burada yaşayan kadınlar hesaba katılmadı. Çünkü onlar için kadının varlığı yoktu ve kadınlar 2004’deki başkaldırı tecrübesiyle 2011’de başlayan savaşa katıldı. Devrime öncülük edilmesiyle de tarih bizim için değişti” diye belirtti.
KADINLAR YAŞAMIN HER ALANINDA
Kadın örgütlülüğünün sadece savaşta değil, toplumun inşasında da kazanımın elde edilmesine vesile olduğunu söyleyen Remziye Mihemed, bu aşamadan sonra kadın kimliğinin tanınmasıyla birlikte demokratik ulus yapısına geçişte büyük bir adım atıldığını dile getirdi. Yekîtiya Star’dan aldıkları mirasla örgütlülüklerinin Özerk Yönetim ile birlikte özerk bir yapıya büründüğünü söyleyen Remziye Mihemed, şöyle dedi: “Savaşın ardından, kadınların örgütlenme faaliyetleri başladı. Kadınların ortak bir duyguyla işgale ve sömürüye karşı bir araya gelebilecekleri anlaşıldı. Bu anlamda pek çok çalışmaya imza atıldı. 2016’dan bu yana eşbaşkanlık sisteminin Özerk Yönetim’de oturduğunu söyleyebiliriz. Kadın temsiliyetinde belirlediğimiz kotadayız. Kadınların her alanda rol alması sağlanıyor. Çocuk yaşta evlilik ve kadınların miras hakkından mahrum edilmesiyle mücadele edildi. Kadınların boşandıktan sonra çocuklarını alma hakkı sağlandı. Bu çalışmaların birçoğu Mala Jin’in kurulmasıyla sağlandı.”
KADIN KATLİAMLARINDA YÜZDE 3 DÜŞÜŞ
Demokratik ulus felsefesi içerisinde “demokratik aile” yapısının oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Remziye Mihemed, bunu da kadınların özgürleşmesini sağlayarak yapmaya çalıştıklarını dile getirdi. Meclis ve kadın kurumlarının kadına yönelik şiddette süreci hassasiyetle yürüttüğünü söyleyen Remziye Mihemed, “Son bir yılda Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın katliamları ve kadın intiharlarında yüzde 3’lük bir düşüş olduğunu söyleyebiliriz. Bunun en önemli nedeni, devrimden sonra Özerk Yönetim’in çocuk yaşta evlilikleri ve çok eşliliği yasaklaması oldu. Yanı sıra burada yürütülmeye çalışılan özel savaşa karşı mücadeleyi de sayabiliriz” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN’IN FİKRİYATI
Kadın örgütlenmesinde esas aldıkları ilkelere değinen Remziye Mihemed “Kadın akademileri kurduk ve bu akademilerde devrim şehitlerine, devrim değerlerine, kadın özgürlük mücadelesi ve Özerk Yönetim üzerine kurulu olduğu temel ilkelere bağlılığı esas aldık. Çalışmalara her kimlikten kadınları katarak demokratik ulus fikriyatını güçlendiriyoruz. Kültürel soykırıma karşı kurduğumuz Hîlala Zêrîn hareketiyle farklı kimliklerden kadınların bir araya geldiği bir alan yarattık. Bölgeye dönük özel olarak bir göçertme politikası izleniyor. Buna karşı kadınların toprağını sahiplendiği bir mücadele örülüyor. Tüm bu gelişmeler Rojava Devrimi ile gerçekleşti. Yarattığımız sistem Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fikriyatıdır, biz pratiğe geçirdik” ifadelerini kullandı. Kadınların yanı sıra “özgür eş yaşam” temelinde erkeklere de eğitim verildiğini kaydeden Remziye Mihemed, Şehba, Cizîr kantonlarında eğitim alan erkeklerde de farkındalık oluştuğunu söyledi.
‘TÜM KADINLARIN MÜCADELESİ’
“Rojava Devrimi” ile Ortadoğulu kadınlara nefes alabilecekleri bir alan açıldığına dikkat çeken Remziye Mihemed, şöyle devam etti: “Son süreçte Özerk Yönetim’e dönük saldırılarda ilk önce kadınların hedef alındığını görüyoruz. Devrime ve burada kadın eliyle oluşturulan yaşama öncülük eden kadınların hedef alınması tesadüf değil. En başta da belirttim; kadın eliyle kurduğumuz bu yaşam demokratik ulus perspektifini besliyor. Bu da ulus devletlerin erkek sistemine tehdit olarak görülüyor ve hedef alınıyor. Bu anlamda burada yürüttüğümüz kadın mücadelesi tarihidir. Tüm dünya kadınlarının mücadelesidir.”
Remziye Mihemed, 8 Mart’a giderken Ortadoğu’da örülen kadın mücadelesini büyüteceklerinin altını çizdi.
MA / Ceylan Şahinli