HABER MERKEZİ - Paris’te düzenlenen “Cinsiyetçiliğe Karşı Mücadele” başlıklı konferansta, cinsiyetçilik ile mücadeleye dair kararlar alındı.
Fransa Kürt Kadın Hareketi (TJK-F) tarafından başkent Paris’te “Cinsiyetçiliğe Karşı Mücadele” başlıklı konferans düzenlendi. Paris'te 23 Aralık 2022'de katledilen Evîn Goyî şahsında kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlara adanan konferansa Jineoloji Akademisi üyeleri Necîbe Qeredaxî, Yasemin Andan ve Avrupa Kürt Kadın Hareketi Üyesi Gönül Kaya konuşmacı olarak katıldı.
Konferans, özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Üç oturumdan oluşan konferansın ilk oturumunda “Cinsiyetçilik kavramı ile tarihsel ve toplumsal olarak cinsiyetçiliğin toplumdaki etkileri” ele alındı. İkinci oturumunda “Günümüzde cinsiyetçiliğin sosyal siyasal ve ekonomik alana yansımaları” üzerine konuşulan konferansta, üçüncü ve son bölümde ise “Cinsiyetçiliğe karşı özgür eş yaşamın inşası, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede yol ve yöntemler” ele alındı.
JİNEOLOJİ TARTIŞILDI
Konferansta PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” belirlemesinin Kürt kadın mücadelesinin temeli olduğuna vurgu yapılarak, Jineoloji’nin temel amaçları ve stratejisi ortaya konuldu. Kadınların Jineoloji çatısı altında örgütlenmesinin gerekliliğinin altı çizilen konferansta, kadınların örgütlülük ve birlikte mücadeleyle patriarkal erke dayanan ulus devlet sistemine karşı mücadelesini büyütme çağrısında bulunuldu.
Son bölümde ise katılımcıların soruları yanıtlandı. Konferans, kararlar sonrası kapanış konuşmasıyla sona erdi.
Konferansın sonuç bildirgesinde ise şu kararlar yer aldı:
“* Toplumsal cinsiyetçiliğe karşı, özgür kadın bakış açısının Rêber Apo’nun felsefesi ve kadın kurtuluş ideolojisi temelinde tüm çalışmalarda esas alınması,
*Rêber Apo’nun vurguladığı gibi, ‘tüm sistemimizin özgür eş yaşama hizmet etme temelinde örülerek inşa edilmesi ve bunun özgür kadın, özgür erkek ve özgür ilişkiler biçiminde hayat bulması’ olmazsa olmazdır. Bunun için de, toplumun tüm kesimlerinin Önderlik paradigması temelinde bireysel ve toplu eğitimlere katılımının esas alınması,
*Özgür eş yaşam kültürünün hayat bulması için kapitalist modernitenin ya da geleneksel feodal kadın modelinin aşılarak, toplum içinde kadın devrimine ait özgür kadın kimliğinin oluşturulması, toplumsal inşada eşbaşkanlık sisteminin kurumsallaşması, deneyimlerin paylaşılarak eşit temsiliyetin nitelikli bir düzeye taşınması, bu noktada tüm kesimlerin kendini sorumlu görüp ona göre bir katılım göstermesi,
*Demokratik konfederal sistemimizin en önemli niteliği, eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi olmasıdır. Bu kurumsallaşmalara biçimsel yaklaşan, eşbaşkanların iradesini göz ardı eden, kararlara katmayan, sadece uygulayıcıymış gibi ortaya çıkan anlayış ve yaklaşımlara karşı, aktif cins ve örgütsel mücadele edilmesi,
*Eşbaşkanlık sistemini salt bir eşitlik olarak yeterli gören ve özgürleşme boyutundan kopuk ele alan anlayış ve yaklaşımları mahkum etmek. Eşbaşkanlık sistemini eşitlik ve özgürlük esaslarına dayalı olarak temel almak, bu ölçüler esas alınarak özgürlük boyutunu bir sorun olarak ele alıp mücadeleyi süreklileştirmek,
*Kadın kurtuluş ideolojisinin ilkeleri esas alınarak, cins mücadelesinin yaşamın her alanında aktif ve örgütlü bir şekilde büyütülmesi,
*‘Özgürlük ilkeleri demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmaya dayalı olarak örgütlendirilir’ bilinciyle var olan geleneksel ölçü ve bakış açılarına karşı cins mücadelesinin her alanda güçlü yürütülmesi
*‘Kadının özgürlüğü, toplumun özgürlüğüdür’ ilkesi temelinde ahlaki ve politik toplumun inşa edilmesinde komün ve meclis çalışmalarında eşit temsiliyet temelinde kadın katılımının güçlendirilmesi,
*Kadın çalışmalarını gerekli görmeyen, kendi yedeğine almaya çalışan veya sürekli olarak olumsuz sonuçları kadın çalışmaları ile izah eden anlayış ve yaklaşımlara karşı aktif mücadele etmek,
*Mücadele alanlarında açığa çıkan cinsiyetçiliğe karşı her alanda cins mücadelesinin radikalleştirilerek yürütülmesi, ataerkil, geleneksel ve iktidarcı duruşlara karşı aktif mücadele yürütülmesi,
*Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin radikalleştirilmesi, cinsiyetçi saldırıların üstünü örten yaklaşımların kabul edilmeyip radikal tutum geliştirilmesi,
*Toplumsal cinsiyetçiliğe, kadın katliamlarına, ev içi şiddete, çok eşliliğe taciz ve tecavüze, küçük yaşta evliliğe ve her türlü şiddete karşı etkin, radikal ve dönüştürücü tarzda mücadele yürütülmesi, bu saldırılara karşı toplumun örgütlü tutumunun açığa çıkarılması, bilinçlendirme çalışmalarının yürütülmesi,
*Toplumsal yaşamda cinsiyetçi ve eril dilin kullanımına karşı aktif mücadele edilmesi,
*Ekolojik yıkım, göç ve toplumsal krizin doğurduğu erkek şiddeti, dincilik, cinsiyetçilik, milliyetçilik gibi ideolojik saldırıların topluma yansıma şeklinin ve yarattığı tahribatların toplum içinde daha güçlü tartışılıp çözümlerin üretilmesi,
*Toplumsal sorunları güçlü işleyen, topluma yön verip çözüm iradesini açığa çıkaran, toplumsal cinsiyetçilikle mücadeleyi merkezine alan sosyal-kültürel, dönüştürücü yayın politikasının esas alınması,
*Toplumsal cinsiyetçilikle mücadelede belirleyici rolü olan kültür-sanat çalışmalarının kadın estetiğini oluşturmayı, verili kadın-erkek ilişki ve yaşam tarzını dönüştürmeyi ve özgür ahlakı açığa çıkartmayı amaçlayan çalışmaların daha örgütlü ve güçlü yürütülmesi,
*Cins mücadelesinin erkeğin değişim ve dönüşümünü esas alma temelinde aktif yürütülmesi, bu temelde erkeklere dönük özgün eğitimlerin yapılması,
*Her türlü sözlü, psikolojik ve fiziksel cinsiyetçi saldırılara karşı aktif mücadele edilerek, bu kişilere karşı tavır alınması. Bu bireylerin inşa çalışmalarında yer almaması.”