ERZIROM- DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “ikiyüzlü” politika yapmakla suçladığı AKP’li siyasetçilere Xinûs’tan yanıt verdi. Bakırhan, ayrıca “Şeyh Said Efendi’yi idam sehpasına götürenler Sayın Öcalan’a tecrit uyguluyor” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, seçim programı kapsamında bugün gittiği Erzirom’da, Qereyazî ilçesinde katıldığı halk buluşmasının ardından Xînûs ilçesine geçti. Bakırhan buradaki buluşmada Xînûs halkına seslendi.
Yaptığı konuşmada bulundukları toprakların son derece kutsal olduğunu dile getiren Bakırhan, “Bu topraklar, dilimizin, kültürümüzün, inancımızın, yaşamımızın karşılık bulması için bedel ödemiş topraklardır. Bizler Şeyh Said’lerden, Seyit Rıza’lardan, Selahattin’lerden Figen’lere, Gültenlere kadar aynı davanın mücadelesini yürütüyoruz. Bizim derdimiz Kürtler eşit olsun, Kürtler bu coğrafyada bin yıllardır yaşıyor, inkar edilmesin, reddedilmesindir. Kürtler anadilini özgürce kullansın. Kürt oldukları için ekonomik ayrımcılığa maruz kalmasın diyoruz. Kürdüz dediğimiz için, demokrasi ve özgürlük yok dediğimiz için Şeyh Said’lerden günümüze kadar başımıza gelmeyen zulüm kalmadı. Geçmişte idam sehpaları kuruluyordu, şimdi de cezaevlerinde binlerce kardeşimiz, binlerce yoldaşımız, oylarımızla seçmiş olduğumuz yöneticilerimiz, milletvekillerimiz var” dedi.
‘TECRİT VE İDAM AYNI ŞEY’
Kürtlerin yüzyıllardır bir zulüm politikasıyla karşı karşıya olduğunu ifade eden Bakırhan, “Yüzyıldır süren bu zulüm politikası biraz önce Karayazı’da, dün Mardin’de, Şırnak’ta, Amed’de, Siirt’te, Dêrsim’de nasıl Kürt halkını bitiremediyse bundan sonra da bitmeyeceğiz. Bu ülkeyi yönetenler bu gerçeği çok iyi bilsin. Kürt sorunu idam sehpalarıyla çözülmedi, çözülmez. Kürt sorunu cezaevleriyle, zulüm politikalarıyla bitmedi, bitmez. Kürtler bin yıllardır bu toprakların en kadim halklarından birisidir ve öyle olmaya devam edecektir. Türkiye’deki bütün farklılıkları yok sayan zihniyet, şimdi yine aynı politikalarına devam ediyor. Eğer herkesi Türk sayan politikalarınız karşılık bulsaydı, Hınıs halkı bugün burada bu coşkuyla partisini, adaylarını karşılamazdı. Demek ki bir yerde yanlış yapıyorsunuz. Yapmış olduğunuz yanlıştan vazgeçerek güçlü bir Türkiye, demokratik bir Türkiye, Kürtlerin eşit olduğu bir Türkiye için idam sehpaları ve cezaevleri yerine diyalog ve müzakereyi seçin. Şeyh Said Efendi’yi idam sehpasına götürenler Sayın Öcalan’a tecrit uyguluyor. İkisi de aynı şey. Ne tecrit politikaları ne inkâr politikaları kesinlikle karşılığını bulmayacaktır. Kürtler bin yıllardır var ve var olmaya devam edecek, anadillerini kullanmaya devam edecek” diye konuştu.
‘İKİYÜZLÜ POLİTİKA YÜRÜTÜYORLAR’
Bakırhan, sözlerine şöyle devam etti: “Şeyh Said Efendi idam sehpasına gitmeden önce, ‘İleride torunlarımızın bizden utanç duymaması bizim için onurdur’ diyordu. Biz de utanç değil, onur duyuyoruz. Sizler sadece Hınıslıların değil, bütün Kürtlerin onurusunuz. Kürt halkına yapılan düşmanlık kesinlikle karşılık bulmayacaktır. Kürtler kimseyi düşman olarak görmüyor. Ezilmesine rağmen hala bugün elini uzatarak ‘biz kardeşiz, birlikte yaşamak istiyoruz’ diyor. Bu ülkeyi yönetenler Kürtlerin uzatmış olduğu barış ve kardeşlik elini tutmak zorundadır. Meclis’te anadilimize ‘bilinmeyen dil’ diyenler, Erzurum’da Kürtçe klamlarla, şarkılarla seçim kampanyası yürütüyorlar. İkiyüzlülük yapıyorlar. Burada Kürtçe klamlarla seçim kampanyası yürüten ikiyüzlüler, Hakkari’de köylerine giden yurttaşlarımıza x-ray cihazlarından geçiriyorlar. Böylesine ayrımcılar böylesine bizi yok sayıyorlar. Ama unutmayın biz Şeyh Said’in torunlarıyız, onlara sözümüz var. Bir gün mutlaka ama mutlaka eşit ve özgür yurttaşlar olarak bu ülkede, kendi irademizle yaşayacağız.”
KURUM VE TUNÇ’A YANIT VERDİ
Kürtlerin 31 Mart seçimlerinde iktidara güçlü bir ders vereceğini ifade eden Bakırhan, “AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum diyor ki; 31 Mart’ta Gazze’deki mazlumlar sevinecek. Yahu gören de zanneder ki gerçekten de AKP iktidarı Filistin halkı için üzülüyor! Peki, Gazze’deki insanları seçim propagandası yapan Murat Kurum’a buradan soruyorum; İsrail’le en büyük gıda ticaretini yapan ülke hangisi? Türkiye! İsrail’in Filistin halkını katlettiği silahların demirini, metalini, çeliğini veren ülke kim? Bizler devlet bakanlarına söylüyoruz, insan biraz utanır, ayıptır! Artık Hınıs halkı, Tekman halkı, Karayazı halkı, Karaçoban halkı sizin bu yalanlarınıza kanmıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç diyor ki; 1990’lara dönüş yok. El insaf daha dün Kürtlerin katledildiği yılların başbakanı Tansu Çiller ile el ele seçim mitingi yapan sizler değil misiniz? Kürdistan’da JİTEM ile ittifak kuran sizler değil misiniz? Dün Kürtler beyaz toroslar tarafından kaçırılarak katlediliyordu, şimdi Süleymaniye’de, Hewler’de İHA ve SİHA’larla katlediliyor. Dün gaz kuyruğu vardı, bugün insanlar et kuyruğunda, ekmek kuyruğunda. 90’lı yıllardan hiçbir farkınız yok, hatta daha geri bir durumdasınız. Biraz akıllı olun biraz vicdanlı olun dilini kültürünü isteyen Kürtlere düşmanlık yapmak yerine onları muhatap alın. İnşallah 31 Mart’ta bizi yok sayan, irademizi yok sayanlara sandıkta nasıl muhatap olduğumuzu kanıtlayacağız” dedi.
‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE ÜLKEYE BOLLUK, BEREKET GELİR’
Bakırhan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Ha kayyım ha AKP zihniyeti, ikisi de aynıdır. İkisini de el birliği ile sandıkta gömeceğinize inanıyorum. Kürt sorunu çözülürse emin olun bu ülkeye bolluk, bereket gelir. Kürt sorunu çözülürse et için kuyruğa giren insanlarımız rahatlıkla et yiyebilir. Kürt sorunu çözülmediği için, yaylalarımızı, meralarımızı yasakladıkları için hayvancılık yapamıyorsunuz. Mazot pahalı, yem pahalı, saman pahalı, yaylalar meralar yasak. Peki siz Kürdü yoksulluğa itmek için bunu yapmadığınızı söyleyebilir misiniz? Hayır. Bilerek yapıyorlar. Kürtler tarımla uğraşmasın, hayvancılık yapmasın, Kürt üretmesin, Kürt geçimini sağlamasın. Bize bilerek yoksulluğu, adaletsizliği dayatanlara hep birlikte cevap vereceğiz.”
Konuşmasının ardan halkla vedalaşan Bakırhan, programının bir diğer durağı olan Qereçoban ilçesine geçti.