AMED - Tecride Karşı Uluslararası Hukukçular Delegasyonu üyelerinden Stockholm Barosu üyesi avukat Lena Charlotta Lagnander, tecridin “metod” haline gelmemesi için dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 36 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan mutlak tecride karşı bir araya gelen Tecride Karşı Uluslararası Hukukçular Heyeti'nin temasları devam ediyor. Amed'de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Rosa Kadın Derneği, Adalet Nöbeti'ndeki tutsak yakınları, gazeteci meslek örgütleri, Amed Barosu, DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi'ni ziyaret eden heyet içerisinde yer alan Stockholm Barosu'ndan avukat Lena Charlotta Lagnander, İmralı’daki tecrit ve ziyaretlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TECRİT METODUNA KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI
Tecridin bir "metod" haline dönüşmesine karşı çok dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulunan Lagnander, "Bugün Abdullah Öcalan'a karşı uygulanan tecrit politikası, aynı zamanda politik tutsakların karşılaştığı muameleler Avrupa için de çok önemli. Bu durum zaten şimdiden Avrupa'daki şehirlerde de değişime yol açıyor. Mesela İsveç'te şu an terörle mücadele yasaları ve benzer yasalar değişmekte. Birkaç yıl içinde bizim de benzer durumlarla karşılaşacağımızdan endişe ediyorum" dedi.
ÖCALAN BİRÇOK İNSAN İÇİN SEMBOL
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın birçok insan için büyük sembol olduğunu dile getiren Lagnander, "Birçok insan onu, aynı ideolojiyi paylaştığı için, aynı görüşleri paylaştığı için destekliyor. Bunun yanında da aynı zamanda şöyle bir durum var ki, birçok konuda Abdullah Öcalan'ın ve diğer politik tutsakların insan haklarından mahrum olduğu ortadadır. Temel insan haklarını savunuyoruz ve buna erişim olmalı” diye belirtti.
Sahip olunan ideoloji ve fikirlerin tutsaklık sebebi olmaması gerektiğinin altını çizen Lagnander, şunları söyledi: "Fikirlerinden, ideolojilerinden ötürü mahkum bırakılan insanların durumuna karşı çıkmamız gerekir, çünkü bu olduğunda bile insanların temel olarak adil bir süreçle yargılanacaklarını, kendilerine adil davranılacağını, insan hakları temelli davranılacağını biliyor olması gerekir. Türkiye'de ismin Öcalan olsa da başka bir şey olsa da güvenli bir yargı süreci yaşayacağından asla emin olamazsın, asla güvende olamazsın."
‘BASKI UYGULAMAK ÖNEMLİ'
Abdullah Öcalan'dan 36 aydır hiçbir haber alınmamasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Lagnander, Amed’deki temaslarında da tecrit metodunun başka politik tutsaklara benzer şekilde uygulandığını duyduklarını ifade etti. Lagnander, “Bu konuda Türkiye rejiminin üzerinde bir baskı oluşturmaya çalışmak çok önemli" dedi.
RAPOR HAZIRLANACAK
Geçen yıl da geldiklerini ve izlenimlerini raporlaştırdıklarını hatırlatan Lagnander, “Yapabileceğimiz en önemli şey, burada gözlemlediğimiz şeyleri raporlayarak kendi ülkelerimize döndüğümüzde insanlara bu bilgileri aktarmak. Özellikle meslektaşlarımıza, avukatlara burada ne olduğunu detaylı aktarmak olacak" diye konuştu.
Hem yerel, hem ulusal, hem anayasanın hem de uluslararası yasaların takip edilmesinin çok önemli olduğunu sözlerine ekleyen Lagnander, yargının özerk olarak çalışması gerektiğini söyledi. Temel insan haklarını ve tutsakların haklarını savunmaya mutlaka devam edilmesi gerektiğini dile getiren Lagnander, "Hem Abdullah Öcalan için hem de bütün politik tutsaklar için geçerli insan haklarını ve tutsak haklarını savunmak çok önemli" ifadelerinde bulundu.
MA/ Müjdat Can