HABER MERKEZİ – AYM, hakkında satış yasağı ve toplatma kararı bulunmayan kitapların cezaevlerindeki tutsaklara verilmemesini “ifade özgürlüğünün ihlali” saydı. Mahkeme, bu konudaki keyfiliğin önüne geçecek bir mekanizma kurulmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Anayasa Mahkemesi (AYM), farklı ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ya da hükümlülere posta yoluyla gönderilen bazı kitapların haklarında satış yasağı, toplatma ya da el koyma kararı bulunmamasına rağmen infaz kurumu eğitim kurullarının aldığı kararlar doğrultusunda teslim edilmesinin “hak ihlali” olduğunu hükmetti.
AYM Genel Kurulu, bu yönde başvurular üzerine 21 Aralık 2023 tarihinde aldığı “Serdar Güzelçay ve diğerleri” kararında Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan “ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar verdi.
Mahkemenin X hesabından bugün paylaşılan kararda, derece mahkemelerinin söz konusu kitapların verilmemesi yönünde aldığı kararlar üzerine başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğini gerekçesiyle yüksek mahkemeye başvurdukları belirtildi.
‘KEYFİLİĞİ ENGELLEYECEK MEKANİZMA YOK!’
Yapılan değerlendirmede “Başvurulara konu idari kararlar ile derece mahkemelerinin kararlarına bir bütün olarak bakıldığında kararların konu ile ilgili ve yeterli bir gerekçe içermediği görülmektedir. Somut olay bağlamında bir değerlendirme yapıldığında süresiz yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfîliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı anlaşılmaktadır” ifadeleri yer aldı.
Süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmesine ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun bulunulduğuna dikkat çekilen AYM kararında “Bu doğrultuda söz konusu süresiz yayınların daha etkin bir biçimde değerlendirilmesini sağlayacak ve mahpuslar arasında farklı uygulamaların doğmasını engelleyebilecek bir mekanizmanın kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır” denildi.
Nitekim yabancı dilde yayımlanmış dergilerden mahpusların yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin meselelerde keyfiliği engelleyecek bir mekanizma öngörüldüğü, bu şekilde bir düzen oluşturulmaya çalışıldığı belirtilen AYM kararının devamında şu değerlendirmelerde bulunuldu:
ADALET BAKANLIĞI YETKİLİ
“Kanun koyucu 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinde 14/4/2020 tarihinde yaptığı bir değişiklikle söz konusu dergilerin ceza infaz kurumuna alınmasında bir sakınca olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin yerel otoritelerce yapılmasının zorluğu nedeniyle Adalet Bakanlığının yetkili olacağını düzenlemiştir.
YENİ SİSTEM YİNİ AYM DENETİMİNE TABİ OLACAK
Hiç şüphesiz mahpuslar süresiz yayınlara erişmekte sınırsız bir hakka sahip değildir. Ceza infaz kurumunda bulunmanın bazı zorunlulukları ile infaz kurumlarının sahip oldukları imkânlar, mahpusların süresiz yayınlara erişmelerinde doğal bazı sınırlar oluşturur. Üstelik mahpuslar infaz kurumu kütüphanelerinden ve halk kütüphanelerinden yararlanma haklarına ilave olarak kanunda sayılan diğer usullerle süresiz yayınlara ulaşabilmektedir. Bu itibarla göndericisi denetlenemeyen kargo yahut posta yoluyla veya yakınları aracılığıyla ceza infaz kurumlarına teslim edilmek suretiyle hediye adı altında süresiz yayınlara erişime mevzuata dayalı, öngörülebilir, yeknesak uygulamaları temin edici bir politikayla sınırlama getirilebileceğinde bir kuşku bulunmamaktadır. Bu çerçevede getirilecek yeni sistemin nihai olarak bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olacağı da açıktır.
'ETKİN BİR DÜZENLEME KURULMALI'
Sonuç olarak mahpuslara süresiz yayınların verilmesi meselesine ilişkin idari ve hukuki tedbirler alınarak bu alanda yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu yapısal sorun devam edecek ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bu durum Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün sürekli olarak veya yineleyen biçimde ihlaline neden olacaktır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.”