ŞIRNEX - Cizîr’de 43 çocuğa yönelik istismar suçlamasıyla yargılanan Burak Ercan’a verilen cezaya tepki gösteren DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Bu kurumlar adaletsizliğin simgesi oldular. Toplumun bu kurumlardan adalet beklentisi yok” dedi.
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde bulunan bir okulda müdür yardımcısı iken 43 öğrenciye tacizde bulunduğu ortaya çıkan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) İşyeri Temsilcisi Burak Ercan hakkında açılanda davada ödül gibi ceza çıktı. "Cinsel taciz", “Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı” ve “Basit cinsel saldırı” suçlamalarıyla Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ercan’a, Z.Y. yönünden “cinsel taciz” suçundan 7 ay 15 gün hapis ceza verilmesine ve cezanın Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılmasına (HAGB), E.Y. yönünden 7 ay 15 gün ceza verilmesine ve cezanın HAGB’ye bırakılmasına karar verirken, B.S. yönünden “sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı” suçundan 3 yıl 9 ay ceza verildi. Bu karara HAGB uygulanmadı. Ayrıca diğer 4 mağdur çocuk yönünden ise faile beraat kararı verildi.
Mahkemenin kararına tepki gösteren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Parti (DEM Parti) Sözcüsü ve Şirnex Milletvekili Ayşegül Doğan, bu kararla benzer suçların özendirildiğine dikkati çekti.
‘TC’NİN MİLİTARİST KODU YAYILIYOR’
Kurdistan’da, özellikle de Şirnex’te kolluk güçleri aracılığıyla kadınlara ve çocuklara yönelik işlenen hak ihlallerinin çetelesinin uzun olduğunu belirten Doğan, “Bu yıllara yayılan bir politikadır. Zaman zaman özel savaş politikalarının uygulandığı pilot bölgelerden bahsediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin zaten militarist bir kodu var. Bu militarist kodun özelikle kullanıldığı yerler bu pilot bölgelerdir. Buradan başlayıp Türkiye'nin çeşitli bölgelerine yayılıyor” dedi.
“İki gün önce yargılanan Burak Ercan, bu güne kadar süre gelen cezasızlık politikasının yeni bir halkası oldu” diyen Doğan, “Şaşırmadık, farklı bir karar beklemiyorduk zaten. Bir kadın olarak, siyasetçi olarak ve bir gazeteci olarak farklı bir karar beklemiyordum. Bu davayı daha önce de takip ediyordum. Somut delil arama, dosyada eksik belge gibi gerekçelerle yargılama engelleniyordu. Adil yargılamanın uygulanmadığı bir ülkede, bir istismarcı söz konusu olduğunda adil yargılama ‘uygulanıyormuş’ gibi yapma, hukuksuzluğa ve kanunsuzluğa kılıf uydurmaktır” diye konuştu.
‘CEZASIZLIK POLİTİKASI SÜRDÜRÜLÜYOR’
Burak Ercan’ın duruşmasının görüldüğü saatlerde Türkiye’de 7 kadının erkek şiddetiyle katledildiğini vurgulayan Doğan, şöyle devam etti: “Bu kadınlar, cezasızlık politikasının sonucunda katledildi. Adeta bir cins kırımı yaşanıyor. Yaşanan kadın cinayetleri bunun acı örnekleridir. Cezasızlık ve ödüllendirme politikası yerine caydırıcı politikalar uygulanırsa bunun önüne kesileceği bilindiği halde aynı saatlerde Cizîr'de böyle bir karar veriliyor. Bütün bunlar bir makro fotoğrafın çeşitli yerlerde farklı tezahürüdür. Zaten ilgili kurumlardan adaleti sağlamalarını beklemiyoruz. Çünkü ilgili kurumlar artık adaletsizliğin sağlandığı kurumlar oldu. Adaletsizliğin simgesi oldular. Toplumun da artık bu kurumlardan adalet beklentisi yok. Ama şöyle bir beklentisi var. İki gün önce burada görülen duruşmada kamuoyu olarak ne kadar sahip çıktık. Bu adaletsizliğe maruz kalan insanların ne kadar yanlarında olabildik? Çünkü yıllardır süren bir davadan bahsediyoruz. Öncelikle bu haberler yalanlandı. Sonra çeşitli gerçekler bulunmaya çalışıldı. Çocuklar suçlandı, aileler şikayetlerini geri çeksin diye tehdit edildi.”
‘BÖYLE KAPANMAYACAK’
Bu davanın burada kalmayacağını ve böyle kapanmayacağını ifade eden Doğan, şunları söyledi: “Bu sanıklar, savunma için her zaman mili güvenlik, beka sorunu diyecekler. Her zaman söyledikleri gibi bir takım örgütlerle kendilerini ilişkilendirecekler. Çünkü bu en kolayı ve bunlar gerekçe olarak sunulabilir. Bu tür politikalar, insan hakları ihlalleri uygulandığı yerlerde özel olarak seçilen ve uygulanan kavramalar. Bu yüzden burası bir pilot bölge olarak seçilir ve ilk uygulamalar buradan başlar. Ama bu burayla sınırlı kalmayacaktır. Bunu Türkiye'nin çeşitli yerlerinden görüyoruz. Bu coğrafyada bu suçları işleyenler yargılama başlamadan önce koruma isterler. Koruma altına aldıklarında da aynı suçları işlemeye devam ediyorlar. İlgili kurumlardan adaletin ve hukukun uygulamasını ne yazık ki bekleyen kalmadı. Bunun için biz STK'ler, bu konularda çalışma yürüten çocuk kurumları, kadın kurumları, barolar ve siyasetçilerin bu tür davaları takip edip sahiplenmesi gerekiyor. Burada bir cezasızlık politikası var ve ‘yeni bir karar daha eklendi’ demekle yetinmemeliyiz. 43 çocuk söz konusudur. Bunun için konu burada kalmayacak olayın takipçisi olacağız.”
MA / Ömer Akın